Kestane kebap yemesi sevap mı

Kestaneyi abartmadan yemekte fayda var. Özellikle kilo sorununuz varsa dikkatli olmanız gerekiyor.

Haberin Devamı

Mevsimlerle besinler birbirine karıştı! “Hangi meyve ne zaman çıkar? Neyin mevsimi geldi? Sebzenin turfandası hangisi?” gibi sorular eski önemini kaybetti. Teknoloji ve kimya (!) devreye girince (tüfek icat olunca) doğal yaşam (mertlik) bozuldu, her şey karmakarışık oldu. Ama yine de bazı şeyler eski tadını koruyor. “Kestane kebap-kış ilişkisi” de bunlardan. Akşam karanlığında işten eve dönerken sokaklarda burnumuza çalınan nefis kestane kebap kokuları hepimize hâlâ soğuk kış akşamlarını hatırlatmaya devam ediyor.
Kestaneyi herkes sever, kebabı, haşlaması fark etmez, herkes bayılır bu lezzete. Ancak beslenme ve diyet uzmanlarının ortak görüşü, bu güzelim besinin kalori içeriği yönünden pek de masum olmadığı yönünde.
İçeriğinde, başta “nişasta” olmak üzere lif, protein, potasyum, fosfor, kalsiyum gibi mineraller ve B grubu vitaminleri bulunan kestanenin 100 gramı 160 kaloridir. Biraz ayrıntıya girerek 34 g karbonhidrat, 3.2 g protein, 1.8 g yağ ve 8-10 g lif içerdiğini de ekleyebiliriz.
Kestaneyi de abartmadan yemekte fayda var. Özellikle kilo sorununuz varsa dikkatli olmanız gerekiyor. Bir porsiyon yani 100 gram kestaneye ancak “bir ara öğün” desteği olarak -o da sık sık olmaması koşuluyla- izin veriliyor.

Haberin Devamı

3 KESTANE=1 DİLİM EKMEK!

Uzun kış geceleri, çoğunlukla, akşam yemeğinden sonra televizyonun karşısına kurulup bazen neşeli bir dizi, bazen bir film veya ilginç bir açıkoturum izlemekle geçiyor. Genel alışkanlık, gözler ekran üzerinde yoğun bir şekilde çalışırken zevke göre meyve, kuruyemiş, hatta kestane ve patlamış mısır ile ağızları da meşgul etmek biçiminde oluyor.
Çocukluğumuzdan beri “vitamin deposu” olarak ezberlediğimiz meyveleri birer ikişer, soyarak ama saymayarak yiyoruz.
Biraz da sözde uzmanların heveslendirmesiyle kuruyemişleri “şifa niyetine” avuç avuç mideye indirip adeta “besileniyor” yani yağlanıyoruz. Kestane ya da patlamış mısırın zaten neredeyse “sevmeyeni yok” gibi bir şey!
Bir elma, bir portakal, üç kestane, bir avuç da patlamış mısır ile diziyi veya filmi tamamlayan biri yaklaşık 350 kaloriyi de midesine indirmiş oluyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, çoğunluğu yüksek glisemik indeksli besinlerden oluşan bu yoğun (!) çalışma ertesi gün yol-su-elektrik olarak değil ama yağ fazlası-sorun-endişe olarak geri dönüyor.

Haberin Devamı

BASİTİ DEĞİL KOMPLEKSİ İYİ

Nasıl ki araba benzinsiz yürümüyorsa vücudumuz da enerji kaynağı karbonhidratları deposuna koymadan kaliteli çalışmaz. Ama hangi karbonhidratlar ve ne miktarda? İşte bu sorunun yanıtı çok önemli. İçerdiği lif oranı yüksek, yavaş emilen, uzun süre kan şekerini kontrol edebilen “kompleks” karbonhidratlara (kuruyemişler, sebzeler, şekeri az meyveler) makul miktarları için pek bir sözüm ve itirazım yok ve ne yazık ki kestane dikkat edilmesi gereken bir besin. Tıpkı pirinç pilavı, mısır, kek, börek, muz, karpuz gibi o da kan şekerini çabuk yükselten, çabuk da düşüren, nişastası bol bir gıda, bir “basit” karbonhidrat!
Kompleks karbonhidratların en büyük özellikleri, içerdikleri lif oranının yüksekliği sayesinde kan şekerini fazla yükseltmemeleri. Sebzelerin çoğu ve meyvelerin bir bölümü bu gruba dâhil. Basit karbonhidratlar ise kan şekerini de pankreasın salgıladığı insülini de yükseltip yağ depolarını dolduran, diyabete, kalp-damar hastalıklarına davetiye çıkaran besinlerde mevcut. Seçim sizin!

UYARI

Haberin Devamı

Bu tüyoları bir kenara not edin

-Protein ve yağlar, karbonhidratların emilimini yavaşlatır. (Bulgur pilavını etli ya da yoğurtlu yiyin)
-Tam tahıl ekmeklerle beyaz ekmeğin kalori getirisi aynı ama tam tahıl ekmeklerin glisemik indeksi düşük. (Tam tahıllı ekmek yiyin, onu da 1-2 dilimle sınırlayın.)
-Bulgur pilavı ve kepekli makarna pirinç pilavına göre daha yararlı; daha tok tutuyor ve daha sağlıklı. (Siz yine de bunları abartmayın.)
-Kuru meyvelerin tazelere göre glisemik indeksleri daha yüksek. (Her bir kuru meyve bir fruktoz bombasıdır, tadında bırakın ve yerken sayın!)
-Patates, içerdiği nişasta nedeniyle zaten “kaçınılması gereken besinler top10”da yer alıyor. (Yine de soğuduğu zaman haşlanmış glisemik indeksinin düştüğünü anımsatalım.)
-Bir bardak portakal suyu 3 dilim ekmeğe bedeldir. (Sağlık desteği olarak yarım hatta çeyrek bardak taze sıkılmış portakal, greyfurt, nar suyu yeterlidir.)

BİR BİLGİ

Haberin Devamı

Dünden bugüne aşure

Muharrem ayındayız. Dini yönden önemli bir ay. Bu süreci lezzetlendiren besin ise aşure! Aşure yalnızca bize özgü bir tatlı değil. Binlerce yılın geleneği ile bazı farklılıklar olsa da tüm dinlerde yer alan bir sunum.
Aşurenin içerdiği malzemeler çeşitli ve yoğun. Bu da besleyici özelliğini ön plana çıkarıyor. Üstelik şeker dışında işlenmiş hiçbir yiyecek maddesi olmamasından dolayı un, şeker ve yağın bir arada kullanıldığı diğer birçok tatlıya göre daha sağlıklı. Şeker yerine kuru meyvelerin miktarını biraz artırıp tadını destekleyebilirsiniz.
Bir kâse aşure yaklaşık olarak 300 kalorilik enerji sağlar. Potasyum, magnezyum, demir, çinko gibi mineraller ve folik asit, tiamin gibi B vitaminlerinden zengin oluşu da cabası. Bol tarçın eklenerek veya 1 bardak süt ile yenilmesi kan şekerini daha yavaş yükseltmesine neden olacağından daha uzun süre tok tutacaktır.
Günlük beslenmenizden 2 dilim ekmek ve 2 adet meyve hakkınızı eksilterek 1 kâse aşureden alacağınız enerjiyi dengeleyebilirsiniz.
Dyt. Müge BAŞER

Yazarın Tüm Yazıları