Hastalarımızın bazı sorularını cevaplamakta bazen çok zorlanırız. Bunlardan biriyle geçen hafta yeniden karşılaştım: Yiyecekler mi yoksa kanserojenler mi daha önemli?
Yani, kanserle savaşırken kanserojenlerden korunmaya mı yoksa besinlerden faydalanmaya mı öncelik verelim? Her ikisinin de önemli olduğundan kuşku duymuyorum. Ama ben ağırlığın yiyeceklerden yana verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çevremizdeki kanserojenlerin arttığı düşüncesine katılsam da hala ve her şeye rağmen iyi beslenerek kansere karşı ciddi bir korunma sağlayabileceğimiz inancındayım.
Kanserden nasıl korunabileceğimiz konusu son günlerde çok popüler. Herkes bu konuyu konuşuyor. Korunmak için neleri daha çok yiyip içmemiz gerektiğine dair bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Son elli yıldır bir insanlık tehdidi haline gelen kanser salgınından korunmada yiyeceklerimizde bulunan bazı maddelerin neredeyse ilaç gibi çalıştığını bilmeyen, duymayan kalmadı. Bazı besinler içlerindeki bazı maddeler nedeniyle "anti kanser moleküller" gibi iş görüyor.
DOĞAL MUCİZELER
Mesela zerdeçalda bulunan kurkumin maddesi böyle bir etkiye sahip. Brokoli, lahana, karnabahar ve benzeri besinlerde bol miktarda yer alan sulforafan da çok güçlü bir antioksidan molekül. Kanserojenlerin etkilerini önemli ölçüde sınırlayabiliyor. Yine lahanada bulunan indol-3-karbinol da böyle bir madde. Zencefilde bulunan Cincerol, soyada bulunan genistein’in, biberiyedeki karnosol’un da güçlü birer kanser savaşçısı oldukları biliniyor.
Bu örnekleri daha da çoğaltmamız mümkün. Birazdan değineceğim yeşil çay mucizesinin mimarı epigallokateşin-3-gallat (EGCG), üzümdeki resveratrol, sarımsaktaki dialil disülfürler de bu tür mucize moleküller. Kısacası kanserden korunmak için birer kansersavar gibi çalışan, bir ilaç gibi iş gören yüzlerce doğal yiyecek ve içecek çevremizde bizi bekliyor. Yeter ki bunlardan faydalanmayı bilelim. Ama sahtekárların, üçkáğıtçıların dolduruşlarına gelmeden, sağlık tüccarlarının tezgáhlarına düşmeden ve bilimin aydınlatıcı ışığından uzaklaşmadan. Bugün ve yarın (Hürriyet/Pazartesi) kanser-beslenme konusunda aklınıza gelen birçok konuyu aydınlatmaya çalışacağım. Umarım faydalanırsınız.
ÇAYIN YEŞİLİ DE SİYAHI DA FAYDALI
Yeşil çayda bulunan ve kateşin adı verilen polifenol, yapısındaki moleküller -özellikle epigallokateşin gallat yani EGCG- sayesinde, hücrelere saldıran kanserojen serbest radikallerin etkilerini azaltmakla kalmıyor, kanserli hücrelerin yeni kan damarları oluşturmalarını da engellemeye yardımcı oluyor. Bu mükemmel faydayı yalnızca yeşil çay sağlamıyor. Bizim geleneksel tavşankanı çayımızda da bir hayli EGCG var. Ancak siyah çayın yapım sürecinde uygulanan mayalanma bu maddenin önemli bir kısmını yok edebiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki 23 fincan yeşil çay içtiniz mi kanınızdaki EGCG miktarı hemen artıyor. Vücudunuz tam bir antioksidan bayramı yaşamaya başlıyor. Maksimum yararı elde edebilmek için günde 45 fincan yeşil çay içmeniz yetiyor.
Yeşil çaydan hoşlanmıyorsanız siyah çaydan da faydalanabilirsiniz. Yalnız siyah çayın yeşil çaya oranla daha az EGCG ve daha çok kafein içerdiğini bir kez daha hatırlatalım. Yeşil çayın kanserden koruyucu etkisini gösteren çalışmaların sayısı oldukça fazla. Lösemi, meme, kalın bağırsak, prostat kanserlerine karşı ciddi bir koruma sağladığı birçok çalışmada ortaya konmuş. Ayrıca bu içeceğin antioksidan gücü nedeniyle kötü kolesterol LDL’nin damarlarda zararlı hale gelmesine yol açan oksidasyon sürecini azalttığı da gösterilmiş. Yani EGCG kalp damar hastalıklarından da koruyabiliyor. Ayrıca ciddi bir detoks gücü de var. Kanserojen toksinlerin vücuttan daha kolay atılmasını sağlıyor.
KÖRİ SOSLU YİYECEKLER YAPIN
Kanserle savaşan besin moleküllerinin daha birçok örneği var. Zerdeçal kökünden elde edilen ve körideki temel baharat olan kurkumin maddesinin çok güçlü bir kanser koruyucu olabileceği düşünülüyor. Bu molekülün kalın bağırsak, meme, yumurtalık, mide kanseri ve lösemi ile mücadelede güçlü bir yardımcı olduğu ileri sürülüyor. Kurkuminin kanserli hücreleri ölmeye zorladığını gösteren bulgular da var. Farelerde yapılan çalışmalar zerdeçalın kanserojenlere bağlı çeşitli türde tümörlerin gelişmesini engelleyebileceğini gösteriyor. Kanserli hücreleri ölüme zorlayan daha birçok besin var. Mesela hiç ciddiye almadığınız maydanoz bunlardan biri.
KIRMIZI MEYVELER KANSERE DUR DİYOR!
İlaç gibi besinlerin arasına mutlaka çilek, böğürtlen, yaban mersini, kiraz, nar, ahududu gibi kırmızı renkli meyveleri de eklemekte fayda var. Bu meyveler de birer anti kanser molekül deposu gibiler. İçlerinde bol miktarda polifenol ve ellajik asit var. Yine bu meyvelerin çoğunda antosiyanedinler ile rezrevatrol de bulunuyor. Likopen de içerebiliyorlar. (Likopenin domates, domates ürünleri, karpuz ve kayısıda daha çok olduğunu da hatırlatalım).
Ülkemiz dünyanın en şanslı meyve depolarından biri. Çok şükür bu kırmızı mucizelerin hemen hepsi topraklarımızda bol bol yetişiyor. Mesela önümüzdeki günleri tam bir nar festivali haline getirebilirsiniz. Uzmanlar günde sadece 1/4 bardak taze sıkılmış nar suyunun bile anti kanser savaşı için yetebileceğini belirtiyor. Nar suyunu diğer meyve suları ile de karıştırmanız mümkün.
MAYDANOZ, FESLEĞEN VE KEKİK DOLU SALATALAR HAZIRLAYIN
Maydanoz ve kerevizde bulunan apigenin isimli madde kanser hücrelerini ölüme yönlendirebiliyor. Biberiyede, fesleğen, nane, kekik, mercanköşkte bulunan uçucu yağlar da böyle bir güce sahip.
Konu kanserden korunma ve kanserle mücadelede yiyeceklerin rolü olduğunda daha söyleyecek pek çok söz var. Son zamanlarda sık konuşulmaya başlayan bir kavramdan da bahsetmek gerekiyor: Nutrasötikler.
ANTİ KANSER KOKTEYLLER
Yararlı meyve ve sebzeleri doğrudan tüketebileceğiniz gibi karışım yaparak da faydalanabilirsiniz. Bu karışımların içine güçlü tadı ve faydaları nedeniyle turunçgilleri eklemeyi de unutmayın. Portakal, mandalina, greyfurt ve limonda bol miktarda antioksidan, özellikle C vitamini var. Turunçgillerin -özellikle mandalinanın- kabuğunda bulunan bazı güçlü antioksidanlardan da faydalanmanız mümkün. Kabuklarından faydalanmayı düşündüğünüzde bunları rendeleyerek meyve suyu karışımlarına ekleyebilir, yoğurtla karıştırıp yiyebilir ya da salatalarınızın üstüne serpebilirsiniz. Karışımlar yaparken farklı tatlar elde etmeye de çalışın. Bunun için pancar, karabiber, sarımsak, yeşil ve kırmızı soğan gibi güçlü lezzetleri de bu karışımlara eklemeyi unutmayın.