Kanserden nasıl korunacağız

Son zamanlarda cevap vermemiz gereken en önemli sorulardan biri budur! Çünkü çoğu kanser önlenebiliyor.

Kanseri önlemenin tedavi etmekten daha kolay olduğundan artık hiç kimse şüphe etmiyor. Ama kanserden korunmak kolay başarılacak bir iş gibi de görünmüyor. Bilgilenmek, öğrenmek, öğrendiğiniz şeyleri hayata geçirmek gerekiyor. Bazen bunlar da yetmiyor. Yine de bir yerlerden kanser tuzağına yakalanabiliyorsunuz. Ama her halükarda dikkatli bir korunma planınız varsa riskiniz az, tedaviniz kolay oluyor.

GEREKSİZ RADYOLOJİK İNCELEMELERDEN KAÇININ

Kansere yol açan çevresel faktörler oldukça fazla. Mesela radyasyon son yıllarda giderek önemi artan bir konu haline geliyor. Yaşadığımız ortamlarda radyasyon yükü artıyor. Nükleer tesislerin artması, radyasyon ile çalışan teknolojilerin yaygınlaşması hatta gereksiz yere yapılan radyolojik incelemelerin bile kansere yol açabildiğinden artık hiç kimse kuşku duymuyor. Öyle ki lüzumsuz yere ve sık tekrarlanan mamografilerin hatta üst üste yaptırılan tomografi ve diğer incelemelerin bedeni tam bir radyoaktif bombardıman altına alabileceği biliniyor.

SİGARA HÁLÁ BİRİNCİ SIRADA

Sigara da önemli bir kanserojen. İçinde yüzlerce kanser yapıcı madde var. Örneğin çok ciddi bir kanser tetikleyicisi olduğundan kuşku duyulmayan "polonyum" sigarada var. Sigaranın içinde asetondan benzene daha yüzlerce kimyasal olduğu da biliniyor. Sigaranın özellikle akciğer kanserinde en önemli faktör olduğunu sağır sultan bile duydu. Her sigara içen kansere yakalanmıyor ama akciğer kanseri sigara içenlerde daha sık görülüyor. Akciğer kanseri vakalarının neredeyse yüzde 90’ı sigara tiryakiliğiyle ilgili bulunuyor. Bazı insanların sigara içmelerine rağmen kanser olmamaları sadece onların şanslarıdır.

Alkol de eğer çok fazla ve sık tüketilirse örneğin karaciğer kanserini tetikleyebiliyor. Yaşadığınız çevrenin soluduğunuz havanın da etkisi var. Özellikle egzoz gazlarından, fabrika bacalarından uzak durmak gerekiyor. Yüksek gerilim hatlarının yaydığı enerjilerin de tehlikeli olabileceği biliniyor. Cep telefonlarının ciddi bir tehlike haline geldiğini birçok kez yazdık.

TARIM İLAÇLARI ZEHİR SAÇIYOR

Yiyecek ve içeceklerde bulunan kimyasallar da çok önemli. Bunları yeniden sayıp dökmeye gerek yok. Özellikle tarım ilaçları konusunda hormonlanmış yiyecekler konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Diğer taraftan yiyeceklerin pişirildiği kapların da önemi var. Bakır kapların tehlikeli olabileceği, çelik kapların kullanılmaması gerektiği, alüminyum kapların mutfaklara sokulmaması gerçeği geç de olsa anlaşılmış bulunuyor.

Kullandığımız bazı kremlerin, güneş ışınlarının fazlasının, tembelliğin, hareketsizliğin, aşırı kilolu olmanın da kanser oluşumunu hızlandırabileceğini birçok defalar dile getirdik. Ayrıca D vitamini, folik asit gibi kansere karşı koruyucu oldukları bilinen maddeleri eksik almanın, kanserojenlerin etkisini azaltan antioksidan besinleri vücuda yeteri kadar kazandırmamanın da kansere yakalanmayı kolaylaştırabileceğini şimdiye kadar mutlaka duymuş olmalısınız.

STRES DE DEPRESYON DA KANSERE ZEMİN HAZIRLIYOR

İyi yaşayan, keyifli, mutlu, huzurlu bir hayat süren, stresi az bir yaşam tarzını seçenlerde de kanser daha az görülüyor. Gergin, kavgacı, stresli ve hatta inançsız insanlarda, sosyal bağları, ruhsal duygusal bağları zayıf olanlarda kansere daha kolay yakalanılabileceğini gösteren bulgular var.

Kişisel temizliğine dikkat eden ellerini düzenli olarak yıkayıp dişlerini fırçalamayı ihmal etmeyen uykusu kaliteli olanlarda da kanser görülme olasılığı azalıyor.

NE YAPMALI?

Bunları tekrar tekrar yazmamım nedeni ve belki biraz da canınızı sıkmamın nedeni şu. Araştırmalar yaşam tarzına gösterilen dikkatlerle ve düzenli sağlık kontrollerinin yaptırılması halinde kanserlerin neredeyse yüzde 75’inin önlenebileceğini gösteriyor. Önümüz ramazan! Doğru ve yanlışlarımızı -gerek bedensel gerekse ruhsal alanda- gözden geçirmek için önümüzde çok iyi bir fırsat var. Gelin bu fırsatı en iyi şekilde kullanalım. Bu güzel ayı beden ve ruhumuzun yeniden yapılanması kanser yapıcı faktörlerden mümkün olduğu kadar uzaklaşması derlenip toparlanması için bir fırsat ayı haline getirelim. Ne dersiniz?

İyi kolesterolünüz düşükse tokluk şekerinize dikkat

İyi kolesterolü düşük olanların özellikle 35 mg’dan daha az bulunanların gizli şeker hastaları olmaları ihtimali fazladır. Bu kişilerde sadece açlık şekerine bakmak yeterli olmayabiliyor. Mutlaka tokluk şekerine ve açlık-tokluk insülin seviyelerine de bakmak gerekiyor. Özellikle hafif göbeği olan düşük kolesterollü kişilerde bu izlemeyi yapmakta yarar var. Ben bu incelemelere ürik asit, trigliserid , VLDL analizlerinin de eklenmesini tavsiye ediyorum.

Arkadaşlarınızı en son ne zaman aradınız

Sağlıklı yaşam uzmanları iyi, güzel ve uzun bir hayat sürmek istiyorsanız arkadaşlarınızı her gün aramanızı tavsiye ediyor. Bunu özellikle sabahları yapmanızda ve güne arkadaş sohbetleri ve şakalarıyla başlamanızda büyük yarar var.

Güne keyifle başlamak o günü huzurla tamamlamanın en önemli belirleyicisi olarak gösteriliyor. Eğer stresiniz yoğunsa size hoş zamanlar geçirtecek güzel şeyler konuşmanıza fırsat verecek bir dostunuzu telefonla aramayı deneyin. Eğer o dost yakınlarda bir yerlerde ise doğrudan kapısını çalın ve ziyaret edin. Çünkü iyi bir dost güçlü bir tranklizandan daha da etkili bir gevşeme sağlıyor.

Tamamlayıcı tıpta yeni bir ufuk: Homeopati

Bu yazı dizisinde, sizlere Homeopati’nin temel ilkelerini ve modern tıp uygulamalarındaki yerini aktarıp güncel sağlık sorunlarındaki kullanım alanlarından söz edeceğim.

Fikir babalığını tıbbın atası Hippokrat’ın yaptığı Homeopati, doğal kaynaklardan yararlanarak elde edilen ilaçların çok düşük dozlarda ve farklı sürelerde kullanımına dayanan bir tıbbi tedavi yöntemidir. Bu ilaçların, geniş etki alanına ve neredeyse yok denecek kadar az yan etkiye sahip olmaları kullanımlarını kolaylaştırmaktadır. Ancak, bir homeopati uzmanı tarafından değerlendirildikten ve kişiye özel tedavi planı çıkarıldıktan sonra kullanılmaları istenen etkinliği sağlamada temel koşuldur.

Homeopatik ilaçların özelliği, sağlıklı kişiye verildiklerinde aynı hastalığın belirtilerine yol açan ana maddenin çok seyreltilmesinden elde edilmeleridir. Bunu, kısaca "benzerin benzer ile tedavi edilmesi" de denilmektedir.

Yaz nezlesi ve Homeopati

Sıcak yaz günlerinde, renksiz burun akıntısı, aksırık, gözlerde yanma ve sulanma ile seyreden ve genellikle viral ya da alerjik nedenlere bağlanan nezle can sıkıcıdır. "Allium cepa" adlı homeopatik ilaç bu durumlar için çok uygun bir tedavi seçeneğidir. Soğandan elde edilmesi, tıpkı soğan doğrarken yaşanan yakınmalara iyi gelmesi de homeopatik ilaçların etki mekanizmasını özetler.

İshale homeopatik yaklaşım

Bol lifli yaz meyvelerini aşırı miktarda yemek, açıkta ve sıcakta beklemiş besin maddesi tüketmek, yolculuklar sırasında değişik ortamlarda ve farklı besinlerle karşılaşmak, yeterli temizliğe sahip olmayan suları kullanmak yaz ishallerinin başlıca nedenleri arasındadır. Yalnızca bağırsak hareketlerinin hızlanmasıyla ve bol sulu dışkılamayla seyreden basit bir ishal olabileceği gibi, ateş yükselmesinin, kanlı ve/veya iltihaplı dışkının da eşlik edeceği viral, bakteriyel ya da paraziter bir ishal de olabilir.

İlk önlem, su ve tuz kaybını gidermek olmalıdır. Devam eden ateş, dışkı görünümündeki anormallikler bir doktor kontrolünden geçmeyi gerektirebilir. Sıradan, ateşsiz ishallerde ilk seçenek bitki kökenli "Podophyllum peltatum" adlı homeopatik ilaç olabilir. Beraberinde sıvı kaybının yarattığı belirtilere yönelik "China rubra" da kullanılabilir.

RH uyuşmazlığı nedir, önlenebilir mi

Kanı Rh (+) olan bir baba ile Rh (-) olan bir annenin hamileliğinde, bebek Rh (+) ise yani babanın kan grubunu almışsa bu yabancı grup ile annenin kanı uyuşmayacaktır. Bu durumda annenin kanına karışan bebeğin kanı yabancı olarak algılanıp, annede antikor denilen savunma faktörleri oluşacaktır. Daha sonraki karşılaşmalarda ise bu antikorlar yabancı olarak tanıdığı bu kan hücrelerini tahrip etmeye başlayacaktır. Bunun sonucu olarak bebeğin kan hücreleri parçalanır, anne sağlığı hiç etkilenmez.

Rh uyuşmazlığı durumunda bebekte kansızlık, sarılık, ileri durumlarda beyin hasarı, kalp yetmezliği ve ölüm olabilir. Bunların hepsi anne karnındayken başlayabilir.

Bebeğe fototerapi yapılması veya kan vermek gerekebilir. Rh pozitif çocukla oluşan ilk gebelikte ciddi problem oluşmaz çünkü anne henüz yeterince antikor üretmemiştir. Ancak, önlem alınmayan sonraki gebeliklerde problemler başlayabilir. Bir kan ürünü olan immünglobülun enjeksiyonları ile Rh hastalığı önlenebilir. İlk iğne 28. gebelik haftasında yapılabilir. Doğan bebek Rh (+) ise, ayrıca düşük, kürtaj sonrasında, dış gebelikte, plasentaya bağlı kanamalarda, amniosentez gibi prosedürlerden sonra ilk 72 saat içinde enjeksiyonun yapılması gerekmektedir.

Ramazanda sağlıklı beslenme nasıl olur

Ramazan ayı öncesi aldığımız maillerde yer alan sorulardan yola çıkarak 3 hafta boyunca sizlere "ramazanda sağlıklı beslenme" başlığı altında öneriler, tarifler, dikkat edilmesi gereken konular hakkında bilgi vereceğiz. Sağlıklı ve huzurlu bir ramazan geçirmeniz dileği ile...

İftardan sonra bol bol su içmeye özen gösterin. Su ve bitki çayları gün boyunca alamadığınız sıvı gereksiniminizi karşılamanıza yardım edecektir.

Sindirim sisteminizin sağlığı için çiğ sebze, salata veya zeytinyağlı sebze yemekleri ile meyve gibi posa-lif- oranı yüksek besinlere öncelik verin. Özellikle bu dönemde karşılaşacağınız sorunların başında kabızlık gelebilir. Sofralarınızda kuru kayısı, kuru erik hoşafları (şekersiz pişirebilirisniz) bulundurabilirsiniz.

Hurma glisemik indeksi yüksek bir meyve olmasına rağmen potasyum, magnezyum ve posa gibi yararlı besin unsurları içerdiği için orucunuzu açarken bu meyveyi tercih edin.

Kafein içeren içecek (kolalı içecekler, kahve ve demli çaylar) alımınızı sınırlayın. Eğer gerçek bir kafein bağımlısı iseniz, oruç tutmaya başlamadan önce kafeinli içecek tüketiminizi kademeli olarak azaltmaya başlayın. Birden bire kafein alımınızı kesmeniz baş ağrısı, sinirilik ve ruh hali değişikliklerine neden olabilir. Aşırı miktarda tüketilen çay, kahve gibi kafeinli içecekler idrar söktürücü özelliklerinden dolayı vücuttan sıvı kaybına neden olabilir, dikkat! (Devam edecek...)

Bölgesel zayıflama için şort işe yarar mı

Benim basen bölgemde sorun var her şeyi denedim ama bir sonuç alamadım. Yosun, sauna şort... Yardımcı olursanız sevinirim.

Bölgesel problemler deyince aklıma ilk önce şu soruları sormak geliyor. Genetik yönden vücut şekliniz mi böyle yoksa kilo problemi ile oluşan bir durum mu bu? Annenizin ya da babanızı ya da halanızın vücut şekli de böyle ise sizde büyük bir değişiklik beklemeyin. Ama kilonuz olması gerekenin üstünde ise kilo kaybı ile bu problemi bir miktar çözebilirisiniz. Ama ne olursa olsun sizin gibi bölgesel problemleri olanlar için egzersiz şart.

Uygun bir beslenme programı ile ideal (sağlıklı aralık) kilonuzda kalmaya çalışın. Bunun yanı sıra günlük 30-45 dakika tempolu yürüyüş yapmaya çalışın. Bir de bölgesel problemleriniz için özel hareketler ekleyebilirsiniz. Sauna şort gibi ürünler sadece su kaybı sağlar ve sizin sorununuzu çözmezler.

Tansiyonunuz tuza duyarlı mı

Bazı hipertansiyonlularda tuza duyarlılık önemli bir kan basıncı belirleyicisi haline gelebiliyor. Bu kişilerde hafif tuz kaçamakları bile ciddi sağlık sorunları yaratabiliyor. Tuzlu bir yiyecek hatta sodyum içeriği yüksek bir içecek bile kan basıncını yükseltebiliyor. Ne iyi ki her hipertansiyonlu tuza bu kadar hassas değil. Eğer kan basıncınızda sık sık oynamalar varsa bunun tuz veya sodyum tüketimini artırmanızdan kaynaklanabileceği aklınızda olsun.

Tükettiğiniz sodyumun büyük bir bölümünün tuzdan değil hazır satılan paketlenmiş yiyeceklerden geldiğini de unutmayın. Meşrubatlardan kahvaltılık gevreklere, turşu ve sakatatlardan bisküvilere kadar pek çok şey fazla miktarda sodyum içerebiliyor.
Yazarın Tüm Yazıları