Eskiye oranla daha sık hastalanmamızın hatta kanser sorunundaki patlamanın nedeni sık kullandığımız yeni teknolojiler olabilir mi?
Bu şüphe 20 yıldır vardı, son yıllarda iyice yoğunlaştı. Gerçekten de kullandığımız bazı teknolojilerin sağlığımıza ne gibi zararlar verdiğini doğru dürüst bilmiyoruz. Topraktan daha çok ürün almak için kullandığımız “genetik teknolojiler”, bitkilere, hayvanlara yaptığımız “hormonal müdahaleler”, ilaçlamada kullandığımız “böcek öldürücüler”in zararlarının yeteri kadar farkında değiliz. Bunlara yeni biri daha eklendi: Elektromanyetik radyasyon!
6-7 ay kadar önce sevgili Uğur Dündar’la Arena programında yaptığımız söyleşide sağlığımızı tehdit eden teknolojilerden birinin de elektromanyetik kirlenme, yani cep telefonları ve “kablosuz internet” olabileceğini belirttim. Gelişmeler beni haklı çıkarıyor. Kullanımı hızla artan kablosuz internet bağlantısının (Wi-Fi) yaydığı elektromanyetik dalgalar nedeniyle sağlığımızı ciddi düzeyde tehdit edebileceği anlaşılıyor. Fransa’da okul ve kütüphanelerde kablosuz internet bağlantısının (yani Wi-Fi’nin) kullanımı yasaklandı. Diğer Avrupa ülkelerinde ise bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri oluştu (Bunların başında Avusturya, Fransa ve İtalya geliyor). Bizdeyse bu konuda da hâlâ “çıt yok”!
ÇOCUKLARI DAHA ÇOK ETKİLİYOR
Elektromanyetik kirlenmenin özellikle yeni doğanlar ve büyüme çağındaki çocuklara zarar verebileceği söyleniyor. Bu zararların temelinde hücresel bozulmalar yatıyor. Bu bozulmalardan öncelikle hamile kadınlar, yeni doğan çocuklar, sonra da 14 yaş altı büyüme çağı çocukları etkileniyor. En hassas organın beyin olduğu düşünülüyor (Fransa Sağlık Bakanlığı’nın küçük çocukların cep telefonu kullanımının yasaklanmasını ya da onlara özel kulaklıklı cep telefonu üretiminin sağlanmasını talep etmesinin sebebi bu). Teknoloji üreticilerinin sığındıkları nokta “yeteri kadar bilimsel araştırma yapılmamış olması”. Ayrıca “Dünya Sağlık Örgütü’nün bile bu konuda henüz ciddi bir strateji oluşturmaması” da etkili bir mücadeleyi önlüyor.
Ne yapmalı
Çok gerekli olmadıkça bu teknolojilerden uzak durun. Kullanmanız gerektiğinizde kablolu interneti veya kulaklıklı cep telefonunu tercih edin. Kablosuz internet bağlantısını özellikle hamileler ve yeni doğanların yanında asla çalıştırmayın. Onları cep telefonlarından uzak tutmayı unutmayın. 14 yaş altı çocuklara kulaklık olmadan telefon kullandırmayın. 4-8 yaş arasındaki çocuklarda kullanımını iyice sınırlayın. Dizüstü bilgisayarlarınızı uzun süre dizinizin üstünde ya da karnınızın üzerinde tutmayın (aşırı ısınma sperm üretimini bile etkileyebilir). Yatarken cep telefonunuzu başucunuza koymayın. Baz istasyonu bulunan binalarda oturmayın.
Sonuç sigaraya benzeyebilir
Sigaranın öldürücü etkilerini kanıtlayan bilimsel araştırmaların sonuçları bilimsel olarak ancak yetmişli yıllarda (yani atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra) ortaya çıkarılabildi. Bana göre elektromanyetik enerji yayan teknolojilerin de 5-10 yıl sonra zararları iyi anlaşılacak ve bu cihazların üzerine de “on dört yaş altı çocukların kullanması yasaktır” gibi ibareler er geç konulacak. Daha sonra da sigara paketlerinin üzerine yazıldığı gibi “sağlığı tehdit eder” gibi duyurular eklenecek. Ben sigarada yaşanan yasaklanma süreçlerinin kablosuz internet ve cep telefonlarında da yaşanacağını düşünüyorum.
Panik atak da astımla karışır mı
Elbette hem de en çok karıştırılan hastalıkların başında gelir. Panik atak özellikle gençlerde ve kadınlarda daha sık rastlanan bir durumdur. Bunlarda kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, bulantı, mide ağrısı, parmaklarda uyuşma, terleme, ateş basması, ölüm korkusu gibi şikayetlerle beraber nefes darlığı da vardır. Ancak öksürük, hırıltı gibi semptomlar yoktur. Muayeneleri de tamamen normaldir. Bu hastalar panik atak tanısı alana kadar doktor doktor gezerler, ellerinde sayısız reçete ve tıbbi inceleme vardır. Tecrübeli bir doktor daha hastayı görür görmez bunun panik atak mı, astım krizi mi olduğunu kolayca anlayabilir.