Paylaş
Kendi adıma söyleyeyim, iflah olmaz bir iyimser olarak ben o toplantıdan sonra yeniden umutlandım, “İyi günler yakındır” diye düşündüm. Fahrettin Koca açıklamalarında, “Çin aşısının Türkiye çalışmasında erken dönemdeki koruyuculuğunun yüzde 91.25 oranında bulunduğunu” belirtti. Bakan aynı toplantıda şubat sonuna kadar 50 milyon doz Sinovac aşısının uygulanmasını umduğuna da işaret etti. Anlaşılan o ki ilk aşamada 9 milyon vatandaşımız aşılanacak. Şubat sonuna kadar da rakam 25 milyona ulaşacak. Bakan açıklamalarında BioNTech aşısı hakkında da sevindirici bilgiler verdi. “Ocak ayında 1.5 milyon BioNTech aşısı gelebilir. Mart sonuna kadar 4.5 milyonu net, 30 milyonu opsiyonel olmak üzere ciddi miktarda BioNTech aşısı için de imzaları atmak üzereyiz” dedi. Kısacası pandemi sürecinin ucundaki umut ışığı kabul ettiğimiz aşılanma konusundaki gelişmeler şimdi daha net ve açık. Umalım ki o açıklamalar doğru çıksın. Sözler tutulsun. Aşılama süreci bir an önce başlasın.
İYİ HABER
AŞININ YAN ETKİLERİ DE OLDUKÇA SINIRLI
BİLİNDİĞİ gibi Sinovac aşılarının Faz 3 çalışmaları eylül başından bu yana devam ediyor. Çalışmaları yürüten ekibin sorumlusu Prof. Dr. Serhat Ünal’a göre aşı sadece yüksek bir etkinlik oranına sahip değil, aynı zamanda oldukça önemsiz ve çok düşük oranda yan etkiler oluşturmasıyla da umut vaat ediyor. Bizdeki çalışmalarda baş ağrısı, yorgunluk, aşı yerinde kızarıklık ve ağrı dışında ciddi bir sorun yaşanmamış. Aradan 3 aya yakın bir zaman geçmesine rağmen can sıkıcı hiçbir yan etkiye rastlanmamış. Bu da sevindirici bir haber.
BİR UYARI
ZATÜRRE ORANINDA ARTIŞ VAR
COVID-19’un en korkulan sonuçlarından biri yol açtığı zatürre problemi. Üzülerek belirteyim: Bu probleme yakalananların önemli bir bölümünün yaşadıkları solunum sıkıntısı nedeniyle yoğun bakıma almak zorunda kalıyoruz. Maalesef bir kısmını da kaybediyoruz. İşte bu nedenle hastalığa yakalananlardaki zatürre oranı çok önemli bir parametre. Oran düştükçe daha az insanımız yoğun bakıma alınıyor, daha az can kaybı yaşanıyor. Pandeminin ilk dönemlerinde (mart-nisan ayları), bu oran yüzde 15-20’lerin üzerindeydi. Son haftalarda yüzde 3’ün bile altına düştü. Ama bu hafta yeniden yüzde 4.1 gibi can sıkıcı bir yükselişe şahit olduk. Peki, sebep ne? Zatürre oranındaki artışın sebebini alt kutuda bulabilirsiniz.
BİR UYARI
İLAÇLARI KULLANMAYANLARDA ZATÜRRE ORANI DAHA YÜKSEK
SAHADA çalışan doktor arkadaşlarımızdan gelen net bilgi şu: Zatürre komplikasyonunun ortaya çıktığı vakaların çoğunda hastaların verilen ilaçları kullanmadığı anlaşılıyor. Uzmanlara göre ilaç kullanımına direnç arttıkça zatürre vakalarının sayısı da artıyor. Lütfen ilaçlarınızın kullanımı konusunda önünüze konulan önerileri eksiksiz uygulayın.
AKLINIZDA OLSUN
MUTASYON ÇOCUKLAR İÇİN DAHA MI RİSKLİ
SON günlerde çok gündemde olan mutasyon meselesi hakkındaki görüşlerimi 2 gün önce yazdım. Kanaatim o ki mutasyon konusu gereğinden fazla büyütülüyor. Mutasyon konusunda benim kafama takılan, aydınlatılmaya muhtaç olduğunu düşündüğüm tek bir konu var: Acaba mutasyondan sonra çocuklarımız ve gençlerimiz için risk biraz daha mı arttı? Sorunun yanıtını alttaki kutuda vermeye çalışacağım.
YENİ SORU
MASKELER HANGİ MESAFEDE DAHA GÜVENLİ
ŞU bilgi çok net, açık ve kesin: Maske takmayan birinin şu veya bu şekilde herhangi bir zamanda virüse yakalanma olasılığı neredeyse yüzde 100’e yakın. Kısacası, maske şimdilik bir numaralı korunma aracımız. Ama maskeler hakkında da sürekli yeni bilgiler, yeni ayrıntılar öğreniyoruz. Bilindiği gibi virüs taşıyıcı biri, sadece tek bir hapşırık ile ortalama 200-300 milyon kadar virüs yüklü parçacığı etrafa yayabiliyor. Bu yüzden hapşıran birinin kullandığı maskenin güvenliği bir numaralı mesele olarak kabul ediliyor. ABD’deki bir üniversitede, New Mexico State Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma, bu konudaki merakımızı da büyük ölçüde giderdi. Çalışmanın sonuçlarına bakılırsa N95 maskeleri hapşıran birinin dağıtabileceği virüs yüklü damlacıklarının nerdeyse yüzde 100’ünü bloke edebiliyor. N95 maskelerini ise BEZ MASKELER izliyor. Bez maskeler damlacıkların en fazla yüzde 3.6’sının geçişine izin veriyor. Aynı araştırmada daha güvenli bir önlem olarak maske takma yanında mesafe meselesine de dikkat çekiliyor. Araştırmanın sonuçlarına bakılırsa en güvenli mesafeyi 2 metre ve daha fazlası oluşturuyor.
BANA GÖRE
ÇOCUKLARI VE GENÇLERİ KORUYUN
VİRÜS bu mutasyon ile muhtemelen hücrelere daha kolay yapışabilme, dolayısıyla bulaştığı kişiyi daha kolay hasta edebilme potansiyeli kazandı. Bilindiği gibi çocuklarda virüsün hücreye girerken yapıştığı ACE2 reseptörlerinin sayısı yetişkin ve yaşlılardan çok daha az. Zaten bu nedenle de virüs çocukları kolay kolay hasta edemiyor. Eğer bu son mutasyon ile yeni koronavirüs çocuklar ve gençlerde az sayıda da olsalar o reseptörlere daha kolay tutunma yeteneği kazanmış ise bu gelişme çocuklarımız için yeni bir risk faktörü olabilir. Kısacası, konu açıklığa kavuşana kadar çocuklar ve gençlerimizi daha sıkı korumamızda fayda var.
OKUR SORUSU
K2 VİTAMİNİ NE YAPIYOR
K2 vitamini D vitamini ile ortaklaşa çalışan önemli bir doğal mucize. Kalsiyumun kemikler ve dişlere giderek oralarda birikmesini teşvik ediyor. Bir başka işi de kemik tamir ustası osteokalsin isimli proteini aktive etmek. Ayrıca K2, yumuşak dokularda kalsiyum birikmesini önleyen bir süpürge gibi de çalışıyor. Kalsiyumun böbrekler ve kan damarları gibi alanlarda birikmesine engel olan bir proteini aktive ederek böbrek taşı ve damar kireçlenmesi gibi kalsiyum birikimine bağlı sorunlara da engel oluyor. Kısacası, yeterli K2 vitamini stokuna sahip olmak sağlığımız için vazgeçilmez bir ayrıntı.
KISA BİLGİ
BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİREN 6 BİTKİSEL DESTEK
- Beta karotel
- Ekinezya
- Çörek otu
- Ihlamur
- Karamürver
- Umklaoba
Paylaş