İnsülin direnci ve hipoglisemi

Ynsülin direnci ve reaktif hipoglisemi, son yılların en sık rastlanılan sağlık sorunları arasında...

Haberin Devamı

Her iki deyim, sağlık sayfalarının gündeminden ve kilo sorunu olanların dilinden düşmüyor. Oysa her hipoglisemi mutlaka insülin direncinin varlığı anlamına gelmiyor, her kilo problemi insülin direncinden kaynaklanmıyor.

İnsülin direnci ile ilişkili kilo sorununa daha çok göbek-karın-bel genişliğinin arttığı, bacak-kalça bölgesinin ince kaldığı durumlarda rastlanıyor. İnsülin direnci ile ilişkili hipoglisemiye yemek sonrasında ortaya çıkan uyku hali, yorgunluk, terleme şikayeti olanlarda rastlanıyor. Yani doğru bir teşhis çok önemli.

Ynsülin direnci tanısı koymak için önce kanda insülin ve şeker seviyelerini belirlemek gerekiyor. Yani açlık ve tokluk insülin-şeker seviyelerini saptamak çok önemli... Açlık insülini 10 üniteden, özellikle 15 üniteden fazla, tokluk şekeri yüksek ya da hipoglisemikse, bu veriler insülin direncini matematiksel olarak da doğruluyor. Ayrıca insülin direncini özel bir formülle de (HOMA-IR) hesaplamak mümkün.

DİRENÇ NASIL AZALTILIR

En etkili tedavi, kilo vererek elde ediliyor. Kilo vermek için düşük glisemik yükü olan besinlerin seçilmesi gerekiyor. Yoksa insülin seviyesi düşmüyor, verilen kilolar kısa süre sonra yeniden alınıyor. Hem de fazlasıyla!

Ynsülin seviyesini azaltmak için destek olarak kromdan faydalanmak mümkün. Günde 200-400 mg kromium pikolinot faydalı olabiliyor ama krom desteğinin gücünü fazla abartmamak gerekiyor. Tarçın da etkili bir insülin direnci azaltıcısı. Tarçının insülinin kullanımını kolaylaştırdığı, insülin-şeker dengesini iyileştirdiği kabul ediliyor. Günde 2-3 çay kaşığı toz tarçın istenen yararı sağlıyor.

En etkili çözüm, reçeteli ilaçlarla sağlanıyor. Metformin, akarbuz, glitozon en sık kullanılan reçeteli ilaçlar. Özellikle metformin çok tercih ediliyor. Bu ilacın (ve diğerlerinin) doktor kontrolü altında kullanılması gerekiyor.

Egzersiz özellikle büyük kas gruplarını çalıştıran aerobik egzersizlerin de etkili birer direnç çözücü oldukları kesin! Özellikle haftada 4-5 kez tekrarlandıkları ve 30 dakikadan daha uzun yapıldıklarından başta yürüyüş olmak üzere her türlü aerobik egzersiz kas dokusunun insüline yanıtı iyileştiriyor.
Ynsülin direncinin fazla kiloluluk ve obezite dışında hipertansiyon, diyabet ve aterosklerotik kalp hastalığı ile de ilişkili olduğunu hatırlatalım.

Haberin Devamı

Kansere karşı acil önlem planı

Haberin Devamı

Kanser riskini azaltmak elinizde... Bunun için işe öncelikle aşağıdaki 10 uyarıyı dikkate alarak başlayabilirsiniz...

1- Sigara içmeyin.

2- Daha az alkol kullanın.

3- Daha sık taze meyve, sebze ve lifli tahıllar yemeye gayret edin.

4- Aşırı kilo almaktan kaçının. Düzenli, dengeli beslenin, düzenli ve ılımlı egzersiz yapın.

5- Güneş ışınlarına uzun süre ve yoğun olarak maruz kalmaktan kaçının.

6- Açıklayamadığınız bir belirti fark ettiğinizde hemen doktorunuza başvurun.

7- Yılda bir kez check-up yaptırın. Özellikle ailenizde kanser sabıkası varsa bu kontrolleri önemseyin.

8- Gereksiz yere röntgen filmi çektirmeyin.

9- Kansere yol açabilen toksin maddelerle temas etmeyin. Temiz bir çevrede yaşamaya özen gösterin.

10- Cinsel organlarınızı düzenli olarak kontrol ve muayene edin.

Haberin Devamı

Atıştırmayı bırakın

20:00’den sonra abur cubur tüketme alışkanlığı olanlardan mısınız? Televizyonda sevdiğiniz diziye kendinizi kaptırmışken, çok heyecanlı bir film izlerken, ders çalışırken ya da sohbet ederken bir yandan bir şeyler atıştırmayı adet haline mi getirdiniz? Yşte size bu zararlı alışkanlıktan kurtulmanın basit ipuçları:

Asla ara öğünleri atlamayın

Aralarda meyve, kuruyemiş (önerilen miktarda), yağsız tost veya sandviçler, süt-yoğurt tüketin

Kahvaltı ve öğle yemeğinde mutlaka tahıl, et, sebze tüketin

Akşamları sebze-salata, yoğurt yiyin

Akşamüzeri (yemekten 2 saat önce) mutlaka ara öğün tüketin

Akşam yemeğinden 1-2 saat sonra meyve tüketin

Akşam bol bol açık çay, bitki çayı ve su için

Haberin Devamı

Memeden akıntı gelirse

Emzirmesi olmayan bir kadında kendiliğinden veya meme başını sıkmakla akıntı gelebilir. Bu akıntı sarı, yeşil, kahverengi veya kanlı olabilir. Adetleri devam eden bir kadında, bir sonraki periyodda akıntı geçmezse veya menopoz sonrasında akıntı görülmüşse, doktora gidilmelidir.

Bu arada, akıntıyı kontrol etmek için memelerin sık aralarla sıkılması uyarıyı devam ettireceği için önerilmemektedir. Genellikle memenin fizyolojik bir fonksiyonu olmakla birlikte, böyle bir akıntının kanserle ilgili olması ihtimali de vardır. Bundan dolayı; 40 yaş üzerindeyseniz, memede bir kitle fark ediyorsanız, akıntıda kan varsa, sadece tek memeden akıntı geliyorsa, hemen doktora gitmelisiniz.

Yazarın Tüm Yazıları