Paylaş
ÖNCE şunu bilelim: Bu çok önemli maddenin vitamin mi, hormon mu olarak kabul edileceği konusunda bile tartışmalar var. Onu belki de “bedenin güneşle eşleşerek ürettiği” doğal bir “ilaç” gibi kabul etmemiz lazım. “İlaç gibi” deyimini bilerek kullandım, D vitamini gerçekten eşi bulunmaz bir koruyucu ve tedavi edicidir. Bedenin hiçbir doku ve organı yoktur ki sağlığı ondan etkilenmesin. Hiçbir sistemi yoktur ki onun eksikliğinden zarar görüp varlığından keyif almasın. Kısacası o adeta bir “iç doktor” gibidir.
YÜZDE 90’I CİLTTEN
D vitamini ihtiyacımızı sadece yiyecek içeceklerle karşılayabilmemiz mümkün değil. Her gün bir kova süt de içseniz, 3-5 kilo balık da yeseniz, bir hocamızın önerdiği gibi “her kahvaltıda on yumurta” da tüketseniz günlük D vitamini ihtiyacınızı sadece besinlerle karşılamanız olanaksızdır, ihtiyacın yüzde 90’ı ciltte üretilen D vitamini ile karşılanır. Bunun için de cildi güneşle buluşturmanız yani fırsat buldukça “güneşlenmeniz” gerekir.
SAAT 3’TEN SONRA
Tam da bu noktada “Ne zaman güneşleneceğiz” , “Ne süre ile güneşleneceğiz”, “Güneşin cilt kanseri yapma ihtimali nedeniyle koruyucu kremler sürerek mi, yoksa koruyucu kullanmadan mı güneşleneceğiz” gibi sorular akla geliveriyor. Bu soruların yanıtları hakkında tartışmalar hâlâ sürüyor. Mesela “güneşlenme zamanı” konusunda önemli fikir ayrılıkları var. Bana göre en uygun güneşlenme zamanı sabah 11’den önce, öğleden sonra 2’den, hatta 3’ten sonraki zaman dilimi. Bu zaman dilimlerinde güneşlendiğinizde güneş ışınlarının cilt kanseri yapabilme riski azalıyor. Bu görüşün tersi düşüncede olanlar da var. Onlara göre “Amacınız cildinize D vitamini ürettirmekse en uygun zaman güneş ışınlarının bedene dik geldiği öğle saatleri olmalıdır” ve “gölgenizin boyunuzdan daha kısa olduğu saatler” D vitamini üretimini maksimuma çıkarmak için en uygun zaman dilimidir.
AHMET HOCA İSE ‘12’ DER
Prof. Dr. Ahmet Aydın hoca da bu düşüncede olan biliminsanlarından biri. Fikirlerini dinlemektea fayda var. Ben hâlâ öğle saatlerinde güneşlenmeye pek sıcak bakan biri değilim ama Ahmet hocaya da çok güvenirim, bu nedenle ısrarcı değilim. Bu saatlerde güneşe maruz kalmanın sadece cilt kanseri bakımından değil, genel sağlık yönünden de –özellikle orta yaş ve sonrası ile çocuklar için riskli olabileceği kanaatindeyim.
KORUYUCU SÜRELİM Mİ
AMACINIZ cildinize D vitamini ürettirmekse bunun 20-30 dakikalık bir bölümünü koruyucu kullanmadan gerçekleştirin. Küçük çocuklar ve yaşlılar için süre daha da kısa tutulmalı. Güneşlenme deyince aklınıza ille de kumun ya da şezlongun üzerine mayo giyip yatmak gelmemeli, kafanızda koruyucu bir şapka, gözünüzde koruyucu bir gözlük olmalı, hedef sadece D vitamini üretimi ise el ve ayakları güneşle buluşturmakla yetinilmeli. Vücudunuzun daha büyük bölümlerini güneşle doğrudan temas ettirirseniz üreteceğiniz D vitamini miktarı çoğalacaktır.
KAÇ DAKİKA YETERLİ
UZMANLARA göre öğle saatlerinde 20-30 dakika güneşlendiğinizde toplamda 10-30 bin ünite civarında D vitamini üretebiliyorsunuz. Öğle öncesi ve öğleden sonra yapacağınız güneşlenmelerde üreteceğiniz miktar ise azalıyor. En yüksek miktarda üretim güneşlenmenin ilk 20 dakikası içinde oluyor, üretim maksimuma ulaştıktan sonra daha fazla D vitamini öncüsü madde yapılamıyor. Bu nedenle de sadece D vitamini miktarımı arttıracağım diye akşama kadar kumlarda debelenmenin bir anlamı yok.
Cildimizde D vitamini üretmek için bazı tüyolar...
Sık sabunlanmayın
GÜNEŞİN etkisiyle cildin üst tabakalarında üretilen D vitamini 48 saat boyunca geri emilerek kana geçiyor. Güneşlenmeyi takiben şampuan ya da bol sabunla cildinizi ovalayarak yıkayacak olursanız D vitaminini vücudunuzdan uzaklaştırmak durumunda kalacaksınız. Güneşlendikten sonra ılık ya da soğuk suyla duş almalısınız.
Güneş şart
“GÜNEŞTE cilt kanseri riski var, D vitamini takviyesi alsak olmaz mı” sorusu “Olmaz!” diye yanıtlarım. Eğer doğanın size sağladığı bu mükemmel fırsatı kullanmazsanız biyolojik süreçler beklendiği kadar düzenli işlemez, etkili olmaz.
El ve ayak bile yeter
Sadece yaz aylarında değil, fırsat bulduğumuzda güneşli her havada yarım saat kadar el, ayak ve yüzümüzü güneşle buluşturalım.
Kapkara olmayın
GÜNEŞLENMENİN ilk 20-30 dakikasından sonra ve hele hele ciltte bronzlaşma belli bir düzeye ulaştığında D vitamini üretimi minimuma iner. Yılda sadece 5-10 gün bedeninizi güneşle buluşturup kömür karası düzeyinde yanmak yerine yıl boyunca fırsat buldukça onu güneşle buluşturmalısınız. Bu daha bol D vitamini üretimine yol açacaktır.
Çocuk ve yaşlılar
ALTI aydan daha uzun bir süre cildimizi güneşle buluşturma fırsatı yakalayamazsak D vitamini seviyelerimizi ölçtürelim. D vitamini düzeyinde makul rakam aralığı 40-110 ng/ml.dir. Bana sorarsanız optimal değerler 60-80 arasıdır ve en güvenli seviyelerdir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar D vitamini eksikliğine son derece hassastır.
Paylaş