Paylaş
Şekerin her türlüsü belleği bozuyor
Gizli ya da açık diyabet fark etmiyor; kan şekerindeki her türlü yükselme beyin-bellek ilişkisini sabote ediyor. Özellikle “insülin fazlalığı/insülin direnci” ile karakterli olan metabolik sorunların her türlüsü ortada kan şekeri oynamaları yokken bile belleği olumsuz etkiliyor.Yıllar önce Diyabetes Care’de yayınlanan bir araştırmada da bu net ve açık olarak gösterilmiş. O araştırmada hiperinsülineminin diyabet ortaya çıkmasa bile zamanla bilişsel fonksiyonu olumsuz etkilediği gösterilmişti.Diğer taraftan sürece bir de kan şekeri yüksekliği eklenmesi durumunda bellekteki bozulma daha da netleşmekteydi. Burada da artan glikoz düzeylerinin proteinlerle etkileşmesi neticesi oluşan “ileri glikozilasyon ürünleri”nin beyinde hasar oluşturduğu belirtilmişti.Özeti şu: Kilo sorununuz varsa, göbekli biriyseniz en az yılda bir kez kanda şeker ve insülin düzeylerinizi ölçtürün. Bunlarda en ufak bir yükselme bile olursa riskinizi azaltmak için beslenmenizi düzene sokun, fazla kilolarınızı verip fiziksel aktivitenizi artırın.
B vitaminlerinin hepsi belleği koruyor
Bellek-vitamin ilişkisi söz konusu olduğunda akıllara anında B12 vitamini geliyor. Ne var ki bilişsel gücün gerilemesi sadece B12 vitamini noksanlığı ile ilişkili değil. Diğer bazı B grubu vitaminlerinin noksanlığı da belleği olumsuz yönde etkiliyor.
Folik asit bunlardan biri. Biliyorsunuz folik asit de bir B vitamini. Eksikliği sık görülen bir problem. Keza B6 vitamini eksikliği de belleği olumsuz etkiliyor.
Bu üçlünün (B12, B6, folik asit) eksikliği homosistein isimli maddenin yükselmesine yol açıyor. Homosistein artışıyla yaşlılardaki bilişsel gerileme sorunu, hatta Alzheimer hastalığı riskinin artması arasında bir ilişkiden söz ediliyor.
B1 vitamininin (tiamin) eksikliğinde de bellek kusuru beklenen bir sonuç. Tiamin noksanlığına en çok kronik alkoliklerde rastlanıyor.
Özeti şu: Belleğinizde bir sorun olduğunu düşünüyorsanız bu durumun B vitamini noksanlıklarıyla alakalı olabileceği de aklınızda olsun.
Beyaz şeker mi esmer şeker mi?
Kısa cevap “esmeri, beyazı fark etmez, şekerin her türlüsü zararlıdır” şeklinde özetlenebilir. Ama biz yine de azıcık detaya girelim.
Prensip olarak beyaz şeker kristalize şekerdir, içine melas ilave ederseniz esmer renk alır. Yani şekeri esmerleştiren şey kalitesi değil eklenen melastır.
Ne kalori açısından, ne de sağlık zararları açısından ikisi arasında ciddi bir fark vardır. Eğer daha sağlıklı olayım diyorsanız şekerin her türlüsünden uzak durun.
Diyet saçmalıkları bu yıl yine devrede!
Yaklaşan yaz mevsimiyle birlikte fazla kilolardan kurtulma telaşı da devreye girdi. Her yılın nisan, mayıs ve haziran ayları fazla kilolara yani ilave yağlara veda etme zamanlarıdır. Ne var ki yine bu aylar her yıl bir yenisi ortaya çıkan hatalı diyetler ve kilo verme tavsiyeleri nedeniyle “kilo gazisi” haline gelme bakımından da en riskli zamanlardır.
Pazartesi sabahı ofisimde böyle birkaç tane kilo verme saçmalığı ile karşı karşıya kaldım, onları sizinle de paylaşmaya karar verdim.
Tavsiyem şu: Eğer fazla kilolarınızı vermek istiyorsanız her şeyden önce yanlış yollara girmekten sakınmalı, bedeninize zarar vermemeye çalışmalısınız.
“Neden kilo aldım?” sorusunun yanıtını bulmadan kilo vermeyi unutmamalı, hele hele “şok diyet, hızlı diyet, açlık orucu, hapla-çöple zayıflama” gibi saçmalıklardan kesinlikle uzak durmalısınız. Yoksa siz de kronik bir diyetçi veya muhtemel bir kilo gazisi haline gelebilirsiniz.
O saçmalıklara gelince. Buyurun...
Parazit diyeti!
Bağırsaklarında parazit besle, kilo ver! Pazartesi sabahı gördüğüm bir hastamdan işitince inanmakta oldukça zorlandığım saçmalıklardan ilki buydu.
Aslında yurtdışı merkezli bazı kuruluşların Türkiye’ye detoks turları yaptıklarını ve bu arada “elitlerimize” (!) bağırsak kurdu ilaçları kullandırarak zayıflamayı önerdiklerini duymuştum.
Şimdi bir yenisini daha öğrendim: Parazit yumurtaları yutarak bağırsakta tenya besleyip (!) fazla kilolardan kurtulmak.
Bu akıllara ziyan öneriyi internet sayfalarında bazı sağlıkçıların isimleri ve resimleriyle birlikte pazarlıyorlarmış.
Aman dikkat!
Ketoza gir, fazla yağlardan kurtul!
Bedeni ketoza sok, kilo ver! Ketojenik diyetlerin çok özel bazı durumlarda geçici bir çözüm olarak tedavide kullanılabileceğini ileri süren (mesela bazı beyin hastalıkları) çalışmalar var.
Hatta bu tür diyetleri tedavi amacıyla uygulayan nörolojik merkezlerin de olduğunu biliyorum ama sağlığı yerinde birini ketoza, yani asidoza sokarak kilo verdirme saçmalığının nedenini anlamakta güçlük çekiyorum.
Ketojenik diyetlerin mucidi sanırım ünlü Amerikalı zayıflama uzmanı Dr. Atkins’ti. Sonra bir benzerini Dr. Dukan Avrupa’da uygulamaya soktu.
Şimdi de aynı metodun endüstriyel hale getirildiği ve pazarlandığı anlaşılıyor.
Meyveyi hayatından çıkar!
Bu da yeni bir diyet saçmalığı. Adını “sıfır meyve diyeti” koymuşlar.
Tamam, meyvenin fazlası zararlı. Tamam, aşırı früktoz yükü bizi hasta edebiliyor. Ama bu bilgilerin hiçbirisi her biri birer vitamin, mineral, antioksidan bombası olan, çoğu tıka basa posa içeren meyvelerden tamamıyla vazgeçmemiz anlamına gelmiyor.
Eğer birisi size diyet yaparken meyve yemeyeceksiniz diyorsa her kimse o, siz ondan uzak durun.
Neden kahvaltıda yumurta?
Yumurta mükemmel bir besin de ondan. Her şeyden önce müthiş bir protein topu. Orta boy bir yumurtada 6-7 gram civarında protein var. En küçüğü bile 5 gram kadar protein içeriyor. Ayrıca yumurta proteininin kalitesi de çok yüksek. Bedenimizde üretilemediği için dışarıdan alınması zorunlu olan yaşamsal aminoasitlerin çoğu yumurta proteininde zaten var.
Düşük kalorili bir besin olması ve tok tutması da mühim bir avantaj. İçinde başta lütein olmak üzere farklı ve güçlü antioksidanların bulunması ise onun besinsel değerini daha da artırıyor.
Diğer taraftan B grubu vitaminlerden de zengin bir besin.
Haftada en az 3-4 gün kahvaltıya yumurta eklemek, öğünlere daha sık yumurta bazlı özellikle ilave etmek bu nedenle son derece akılcı bir yaklaşım.
Kabızlığa doğal çözümler
Keten tohumu: 1-2 çay kaşığıyla başla-
yın, 1 yemek kaşığına kadar çıkmayı deneyin.
Yeşil sebzeler: Her sofrada yer verin.
Ravent: Güçlü bir bağırsak uyarıcısıdır.
Erik: Sorbitol içeriği nedeniyle bağırsaklarınızı hareketlendirir.
Kivi: Güçlü posa yapılanması
kabızlıkla mücadelede işe yarıyor.
Su: Bilinen en güçlü kabızlık düşmanlarından biri.
Yulaf: Mükemmel bir kahvaltılık seçimi. Özellikle yulaf lapası işinize yarayabilir.
Kefir: Arifi tarife gerek var mı?
Paylaş