Paylaş
Yaklaşık bir aydır bacaklarımda gezinip duran böceklerden şikâyetçiyim! Her gece, uykumun en güzel, en keyifli yerinde beni korku ve ter içinde uyandırıyorlar. Ayaklarıma saldırdıkları yetmezmiş gibi son günlerde ellerimde de dolaşmaya
başladılar!
Bu şikâyetleri bir komşunuzdan dinlemişseniz eğer, eminim ki “amma da uyduruyor” dersiniz.
Ama, söz konusu hikayeyi bir doktora anlatırsanız o, anlattıklarınızı ciddiye alır ve size ardı ardına şunları sormaya başlar:
- Ayaklarında uyuşma var mı? / Yanma üşüme oluyor mu? / Gece krampları ya da ağrılı bacak kasılmaları da böceklere eşlik ediyor mu?
Yukarıdaki hasta hikâyesi ile son zamanlarda eskisinden daha sık karşılaştığımız, giderek artan sayıda insanın, bacaklarındaki huzursuzluk nedeniyle huzursuz geçirdikleri gecelerden ve uyku bozukluklarından
yakındığı kesindir.
HUZURSUZ BACAK SENDROMU NEDİR?
Huzursuz bacak sendromu diye tanımlanan bu tablonun kesin nedeni bilinmiyor.
Uzmanlar, huzursuzluğun kaynağının aslında bacaklar değil, beyin olduğunun altını çiziyor. “Sorun bacaklarda değil beyinde, bacaklardaki huzursuzluk bahane, bacaklara değil beyne bakmak, bu sorunu yaşayanları yapılanmalarında bir problem olup olmadığını araştırmak lazım” diyor.
Ayaklardaki uyuşma, yanma, karıncalanma, kramplar sıklıkla akşam saatlerinde ortaya çıkıyor, geceleri daha da artıyor ama, bacaklarınızı uzun süre hareket ettiremediğiniz durumlarda (uçak, otobüs, tren seyahatleri, toplantılar), aynı şikâyetler gündüz saatlerinde de görülebiliyor.
Akşamları yapılan ağır egzersiz ve antrenmanlar, beslenme hataları ve bazı sağlık sorunları -örneğin demir eksikliği, B12 eksikliği, şeker hastalığı, ağır metal zehirlenmesi, aşırı çay, kahve, sigara, alkol bağımlılığı, bazı ilaçlar- sorunun ortaya çıkmasında ve şiddetlenmesinde etkili olabiliyor.
Ama öncelikle araştırılması gereken psikolojik durum olmalı, stres, korku, endişe veya gözden kaçmış bir depresyon inatla araştırılmalıdır. Söz konusu şikâyetler eğer bir gün sizde de olursa lütfen hemen endişelenmeyin, korkmayın. Geçici mi kalıcı mı olduğunu takip edin.
Sorunlar giderek arttığında şiddetlendiğinde ise tıbbı yardım almanızda fayda olabilir.
BİR SORU/BİR CEVAP
Kolesterolü neden düşürmeliyiz
Kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin yükselmesiyle koroner kalp hastalığı ve damar hastalıkları arasında yakın bir ilişki var. Eğer LDL kabul edilebilir seviyelerin üzerindeyse makul seviyelere indirilmesi gerekiyor.
Yüksek LDL kolesterol düzeylerini düşürmenin koroner kalp hastalığını ve yeni bir koroner problemi ile karşılaşmayı önlediğini kanıtlayan binlerce çalışma var. Bu çalışmaların ortak noktası kötü kolesterol LDL azaldıkça koroner kalp hastalığına yakalanma riskinin de düşmesi. Bununla beraber koroner kalp hastalığının tek risk faktörü kolesterol yüksekliği değil.
Örneğin sigara içmek, en az kolesterol yüksekliği kadar etkili bir risk faktörü. Kan şekeri yüksekliği de koroner kalp hastalığını kolaylaştıran faktörlerin başında geliyor. Araştırmalara göre kolesterol, kan şekeri ve hipertansiyonunuz yüksekse, kalp-damar hastası olma ihtimaliniz de felç ve benzeri sorunlara yakalanma olasılığınız da belirgin olarak artıyor. LDL kolesterolü düşürmenin tek yolu ilaç kullanmak değil. Özellikle sadece “korunmak” veya “önlemek” için kolesterol ilacı içmenin faydalı olup olmadığı tartışılmalı. Eğer yıllık sağlık taramalarınızda LDL kolesterolünüz çok yüksek bulunmuşsa, buna bir de iyi kolesterol HDL’nin azalması, Trigliserit isimli yağın artması da eşlik ediyorsa durumu lütfen ciddiye alın. Problemin çözümü ise ilaçlarda değil, fazla kilolarınızı vermede, aktivitelerinizi artırmada (mesela daha sık ve çok yürüyün), yiyip içtiklerinize dikkat etmededir, unutmayın!Dr. Evren ALTINEL
BİR BİLGİ
Şeker hastalığı risk faktörlerini biliyor musunuz
Kırklı yaşlar sonrasında ortaya çıkan, özellikle ellili yaşlar sonrasında sıklığı artan şeker hastalığının en önemli risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır. Özellikle ailenizde şeker hastalığı sık görülüyorsa bu risk faktörlerinden uzak kalmaya çalışın.
- Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorunu, özellikle göbeklenme hali…
- Hareketsiz bir yaşam tarzı
- Yüksek kan basıncı ve yüksek kolesterol, trigliserid, ürik asid seviyelerine sahip olmak
- Sağlık hikâyesinde geçirilmiş kalp hastalığı veya kalp krizi bulunmak
- Doğum ağırlığı yüksek (4,5 kilodan fazla) bir bebek dünyaya getirmiş olmak
- Genetik öyküsünde, aile bireylerinde şeker hastalığının sık görülmesi durumu
- 45 yaşın üzerinde olmak
- Hamilelik diyabeti (gebelik diyabeti) geçirmek
- Reaktif Hipoglisemi ve hiperinsülinemisi olmak
- Ailede yaygın orta-ileri yaş diyabeti akrabaların olması
DÜZELTME
Sade sodada kalori yoktur!
16 Mayıs Çarşamba günü yayınlanan “içecekler ve kalorileri” başlıklı listede meyveli ve şekerli soda yerine sehven sade soda yazılmıştır. Doğrusu meyveli soda olacaktır. Bilindiği gibi sade soda kalorisizdir. Düzeltir, özür dileriz.
Paylaş