Kan basıncı, kanın damar duvarına yaptığı basınçtır. Vücudunuzun ihtiyacına göre kan basıncınız, gün içinde değişen zamanlarda yükselir veya düşer.
Bu düşme ve yükselmeler daima fizyolojik sınırlar içinde olur. Kan basıncı, korktuÄŸunuz, sinirlendiÄŸiniz veya yemek yediÄŸinizde, üşüdüğünüzde yükselirken; sıcak havalarda, dinlenme halinde olduÄŸunuzda düşmektedir. EÄŸer, kan basıncınız sürekli olarak veya sık sık normalin üzerinde veya altında bulunuyorsa, "Hipertansiyon" ya da "Hipotansiyon" probleminizin olması muhtemeldir. Â
Kan basıncının yükseldiği durumu ifade eden hipertansiyon, daha sık görülen ve sağlığınız için daha tehlikeli olan bir sorundur. Sürekli yüksek seyreden kan basıncı, damarlarınızın zarar görmesine ve kalbinizin aşırı çalışmasına, yük altında kalmasına neden olur. Kan basıncı yüksekliğinin herhangi bir belirti vermemesi nedeniyle, bu hastalığa "sessiz katil" denmektedir. Bunun nedeni, hipertansiyonun günün birinde kalp krizi ya da inmeye yol açarak veya görme kaybı, böbrek yetmezliği, aort yırtılması gibi sorunlara neden olarak yaşamı sonlandırıcı bir katil haline gelebilmesidir.
DOĞRU BESLENMEYİ ÖĞRENİN
Hipertansiyonun tedavisinde, beslenme tarzı önemlidir. Yanlış beslenip, kilo alarak veya fazla miktarda tuz tüketerek kan basıncınızı, hipertansiyon yönünde tetikleyebileceğiniz gibi; hipertansiyon sorununuzu, doğru ve akıllı beslenme planları yaparak ilaç kullanmadan da çözümleyebilirsiniz. En azından kullandığınız ilaç miktarını azaltabilirsiniz. Sağlıklı bir kiloda kalmak, fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmek, az miktarda tuz ve sodyum içeren sağlıklı bir diyet uygulamak, alkol kullanımını sınırlamak, besin seçimlerinde potasyum ve magnezyumdan zengin olanlara öncelik tanımak, birlikte yapılabilirse, hipertansiyon ile mücadelede önemli bir mesafe kat edilebilir.
DASH DÄ°YETÄ° NEDÄ°R?
Amerika’da yapılan geniş klinik araştırmalar, yukarıda bahsedilen besin değişimlerini daha pratik hale getirmiştir. Hipertansiyon tedavisine, diyet yönünden yaklaşım ifade eden bu program, Amerikan Hipertansiyon Birliği ve daha sonrada bütün dünyada geniş bir kabul görmüştür. Bu program "Dash" olarak bilinir.
SEBZE VE MEYVEYE YÖNELİN
Dash diyetinin özelliği, meyve-sebze ağırlıklı bir beslenmeyi önermesidir. Bu beslenme planında kırmızı et, tatlılar ve şeker içeren meşrubatlar azaltılmaktadır. Magnezyum, potasyum ve posadan zengin besinler daha çok tüketilmektedir. Bir günde kullandığınız toplam tuz miktarını, yarım çay kaşığı ile sınırlamaktadır. Bu miktar yiyip içtiğiniz besinlerde bulunan, pişirmede ve sofrada kullanılan tuzun tamamını içerir. Günümüzde paketlenmiş besin tüketimi arttığından, satın aldığınız ürünlerin üzerindeki etiketleri dikkatli okumanız ve sodyum içeren miktarları doğru anlamanız gerekmektedir. Ayrıca, soya sosu gibi hazır soslar, mono-sodyum-glutamat, sodyum-benzoat gibi maddeleri gözden kaçırmamak, kullandığınız anti-asit ve reflü ilaçlarında bulunan sodyum miktarını da dikkate almak zorundasınız.
Dash diyetinde seçilen yiyeceklerin, sebze ve meyveden zengin olması, tahıl ve bakliyatın akıllıca kullanılması ile vücudun kazandığı posa, magnezyum ve potasyum miktarı da oldukça yüksektir. Bu beslenme planında ciddi bir kalori kısıtlanması yoktur. Daha ciddi bir kalori kısıtlanması arzulandığında, sebze ve meyvelerin miktarının artırılması tavsiye edilmemektedir.
Beslenme planınızı kendiniz yapın
Hipertansiyon sorununun çözümüne besin seçimleriniz ile katkıda bulunmak istiyorsanız, beslenme planınızı siz de yapabilirsiniz. Bunun için tabağınızdaki yiyeceklerin ve içtiğiniz içeceklerin neler olduğunu sorgulamanız yeterli olacaktır. Özellikle, birkaç gün veya birkaç hafta tükettiğiniz tuz miktarını dikkatle izlemeye çalışmalısınız.
l Yiyeceklerinizi hazırlarken sebze ve meyve miktarını arttırmalı, süt ürünlerinin yağsız veya düşük yağlı olanlarını kullanmalısınız.
l Soda, şekerli çay, alkol yerine, su veya taze sıkılmış meyve suları içmelisiniz.
l Et tüketiminizi (kırmızı et, balık) günde iki porsiyon (170 gr) ile sınırlamalısınız (bir deste iskambil kağıdı büyüklüğündeki et yaklaşık 90-110 gr’dır).
l Haftada iki-üç gün et yememeli, vejetaryen bir beslenme planı hazırlamalısınız.
l Daha sık sebze, tahıl, kuru fasulye, makarna kullanmalı ama miktarları abartmamalısınız.
l Potasyumdan zengin olduğu bilinen kayısı, haşlanmış patates, portakal ve magnezyumdan zengin olduğu bilinen bakliyatlara, ceviz gibi yağlı tohumlara daha fazla yer vermeyi de unutmamalısınız.
l Ispanak, muz, soya fasulyesi, ay çiçeği tohumu, kuru üzüm, maydanoz, fındık, yer fıstığı, avokado gibi yiyeceklerin de bol miktarda potasyum içerdiğini hatırlatalım.
Diyetler sizi aceleye getirmesin
Kalça ve bel bölgemde fazlalıklar var, yaza kadar hızlı bir şekilde bunlardan kurtulmak istiyorum. Ne yapabilirim?
Kıyafet modası gibi hızlı kilo verdiren diyet modasının rüzgar gibi estiği şu günlerde sağlıklı ve doğru zayıflama kurallarını bir kez daha hatırlatalım:
* Zayıflama diyetleri kilo vermeye ve kaybedilen kiloları geri almamaya yöneliktir.
* Sadece tek bir besin (örn. greyfurt suyu) veya tek bir yemek (örn. lahana çorbası) seçerek zayıflama diyeti uygulamayınız.
* Hap veya yosun şeklinde kullanılan ürünlerle zayıflamak beslenme alışkanlıklarınızı ve sağlığınızı bozar.
* Sağlıklı zayıflamak istiyorsanız diyetiniz enerji ve besin öğeleri yönünden yeterli, dengeli ve çeşitli olmalıdır.
* Diyetlerinizin mutlaka bir diyetisyen tarafından hazırlanmış veya önerilmiş olmasına dikkat edin.
* Diyet; kişinin ağız tadını bozmayacak şekilde, sosyo-ekonomik durumuna uygun, yaşam tarzına adapte edilmiş şekilde, esnek olmalıdır. Adını bile duymadığınız yiyecekleri yemek zorunda kalmak hızlı zayıflamak anlamına gelmez.
niluferinceis@yasasinhayat.org
Vitamin-mineral destekleri her derde deva mı
Vitamin ve mineral destekleri alarak yetersiz beslenmenizin yaratacağı sorunları çözebileceğinizi düşünürseniz, yanılırsınız. Bu destekler sadece eksiklikleri belirlendiğinde ya da bazı sorunlar nedeniyle yeterli miktarlarda alınamadığında, bazen de vücudun yaşadığı geçici sorunları ortadan kaldırmakta kullanılmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmeden vitamin ve mineral ihtiyacınızı karşılayamazsınız. Bu maddeler besinlerde diğer sağlıklı unsurlar ile bir aradadır. Bunların hepsinin birlikte alınması yararı en üst noktaya çıkarmaktadır. İhtiyacınızdan fazla vitamin almak, ne beyninizi daha fazla çalıştırır, ne de vücudunuza enerji kazandırır. Bu destekleri kullanarak kanserden korunacağınızı da düşünmemelisiniz. Araştırmalar, Selenyum, Likopen, Rezveratrol, Beta karoten gibi besin unsurlarının kansere karşı koruyucu olduğunu gösteriliyorsa da bunları destek olarak kullanmadan önce doktorunuzla konuşmalısınız.