Sık görülen, sessiz ve derinden giden, ciddi bir belirti vermemesine rağmen hipertansiyon, yarattığı sorunlarla bazen yaşamı bile tehdit edebilen bir sağlık sorunudur.
Sanıldığından çok daha sık görülen bu problemi aklı başında her hastanın ciddiye alması gerekiyor. "Benim ailemde hipertansiyon yok!", "Ben şişman veya fazla kilolu değilim!" gibi gerekçelerle kafanızı kuma gömmeyin. 20-40 yaş arasında her yıl iki kez, 40-60 yaş arasında yılda üç-dört kez, 60’ından sonra ise her ay tansiyonunuzu ölçtürüp, kan basıncınızı kontrol ettirin. Çünkü hipertansiyon sadece genetik mirastan veya fazla kilolardan kaynaklanmıyor. Böbrek hastalıklarının, böbreküstü bezi tümör ve adenomlarının, beyin urlarının, şeker hastalığı, porfiria ve benzeri metabolik sorunların, hatta uzamış stres ve depresyonların bile hipertansiyonu tetikleyebileceği çok iyi biliniyor. Kısacası hipertansiyon özellikle 40’lı yaşlardan sonra herkesin karşılaşabileceği önemli ve tehlikeli sağlık sorunlarından biri olarak görülüyor. Siz kendinize ne kadar iyi bakarsanız bakın, kilonuzu ne kadar iyi izlerseniz izleyin, uykunuza özen gösterip stresinizi ne kadar kontrol ederseniz edin hipertansiyon belası kapınızı her zaman çalabiliyor.
NEDEN SESSİZ KATİL?
İşin kötüsü hastalığa yol açmadıkça yani kalp, böbrek veya gözlere zarar vermedikçe yüksek tansiyonunun farkına bile varmıyorsunuz. Tansiyon yüksekliği ile birlikte olduğu kabul edilen baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, kulak, boyun ve ensede basınç hissi, göz kararması gibi işaretler de sanıldığı kadar güvenilir belirtiler değil. Bu belirtilerin hiçbiri olmadan küçük tansiyonunuz 10’un, büyük tansiyonunuz 20’nin üzerine çıkabiliyor. Bir kez daha hatırlatalım, tansiyon yüksekliğinin olup olmadığını anlamanın güvenilir tek yolu tansiyon aletiyle kan basıncını ölçmekten geçiyor. Kan basıncı saatten saate, günden güne, ruh haline, uyku, stres ve gerginlik düzeyine, alkol ve yiyecek tüketimine göre değiştiği için tansiyon yüksekliğine karar vermeden önce üst üste ölçümler yapmanın doğru olduğu belirtiliyor. Genel kanaat tercihen ayrı günlerde en az 3 kez ölçüm yapıldıktan sonra hipertansiyonun mevcut olup olmadığına karar verilmesi yönündedir.
TANSİYONU AİLESİNDEN MİRAS
Başaran Ulusoy’un hipertansiyonu muhtemelen genetik kökenli. Böyle düşünmemin nedeni kişisel sağlık geçmişinde ve mevcut sağlık durumunda hipertansiyona yol açabilecek herhangi bir sağlık sorununun olmaması. Ayrıca aile mirasında şeker hastalığının bulunması da bu olasılığı güçlendiriyor. Araştırmalar şeker hastalığı ve hipertansiyon ikilisinin genetik miras bakımından çoğu kez bir arada bulunduğuna işaret ediyor. Bu ikiliye LDL kolesterol yüksekliği ve/veya trigliserid yüksekliğiyle, HDL yani iyi kolesterol düşüklüğünü de eklemek mümkün. Bu tabloya çoğu kez ürik asit yüksekliği de ekleniyor. Eğer hareketsizlik veya kilo problemi gibi bir sorun varsa söz konusu dörtlü, ki bunlara mahşerin dört atlısı diyenler de var, daha sık bir araya geliyor, daha erken yaşlarda filizleniyor. Başaran Bey’in yaşam tarzı seçimleri yönünden son derece dikkatli ve doğru bir süreç içinde olması sevindirici. Bu süreçleri kontrol altında tutmaya devam ederse hipertansiyon dışında kalan diğer sorunlarla karşılaşma olasılığının bir hayli az olduğunu belirtmek isterim. Başaran Ulusoy’un genetik miras notu orta: 7
Başaran Ulusoy bir hipertansiyonlunun yapması gereken beslenme planını neredeyse eksiksiz uyguluyor. Sebze-meyvesi bol, bakliyat ve tahılı dengeli, hayvansal protein seçiminde balığa ağırlık veren böyle bir planın onu uzun bir süre problemsiz tutacağından hiç kuşkusu olmasın. Kilosunu kontrol etmeye devam etsin. Başaran Ulusoy’un beslenme notu iyi: 8
STRES TETİKLİYOR
Başaran Bey, stres durumundan hiç bahsetmiyor ama ben onun ortanın üzerinde bir stres yükü taşıdığını düşünüyorum. Stresin özellikle hipertansiyonlularda daha da önemli olduğunun altını çiziyorum. Çabuk kızıp öfkelenenler, her şeyi kafasına takıp sinirleniverenler ve bazen bir alev parçası gibi parlayıverenlerin kan basınçlarını kontrol altında tutmaları güçleşiyor. Uzmanlar, stresin temel neden olduğu yüksek tansiyonluların da olabileceğini belirtiyor. Özellikle zaman hassasiyeti, ekonomik yoğunluğu ve dikkati, sosyal gelgitleri fazla olan alanlarda çalışanlarda hele bir de A tipi kişilik söz konusu ise hangi tedavi yapılırsa yapılsın kan basıncını kontrol altına almak güçleşiyor. Başaran Bey’in stres yönetimi konusunda biraz daha dikkatli olmasında yarar olabilir. Başaran Ulusoy’un stres yönetim not orta: 7
UYKUSUZLUK HASTA EDİYOR
İyi bir uyku hipertansiyona karşı en etkili önlemlerden biri. Ne kadar uykunun yeterli olacağı kişiden kişiye değişir. Ortalama uyku 7-8 saattir ama bazı insanlar 5-6 hatta 4 saatle bile idare edebilir. Benim gecede 9-10 saat uyuyan ama gene de uykusunu alamadığını söyleyen pek çok hastam var. Önemli olan size yetecek kadar uyuyabilmeniz ve sabahları yorgun kalkmamanız. Eğer gün içince uyuklama dönemlerinden, yorgunluktan, uykusuzluktan yakınıyorsanız, çabuk öfkeleniyor, işinize bir türlü kafanızı veremiyorsanız uyku kalitenizin düşük olduğunu veya uyku sürenizin yetersiz olduğunu bilmelisiniz. Uykusuzluğun yalnızca enerji seviyenizi değil, ruh halinizi, sağlığınızı yani yaşam kalitenizi derinden etkilediğini bilmelisiniz. Uykusuzluk sorunu çekenlerde hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, unutkanlık ve bellek kaybı, cinsel problemler, duygu-durum bozukluklarına daha sık rastlanıyor. Başaran Bey uyku yönünden şanslı biri. Herhangi bir sorun yaşamadığı için notu da yüksek: 9
Başaran Ulusoy’a aktivite bakımından da iyi bir not vermek gerekiyor. Gün içinde yeteri kadar aktif olduğu anlaşılıyor. Ayrıca yürüme, bisiklete binme ve diğer aktiviteleri de sık sık yaptığını belirtiyor. Aktivite notu yüksek: 8
Başaran Ulusoy’a sağlık ve mutlu bir yaşam diliyorum.
BAĞIRSAK GAZI NEDEN OLUŞUR NASIL ÖNLENİR?
Önemli bir toplantıda, ciddi bir randevuda ya da en olmayacak herhangi başka bir ortamda oluşan bağırsak gazları can sıkıcı, keyif kaçırıcı sorunların başında yer alır.Bağırsak gazlarının nedeni besinlerin sindirim sürecinde oluşan değişimleridir.Özellikle meyve-sebze, taneli tahıllar ve baklagiller en çok gaz yapan besinlerdir.Bu besinlerin aynı zamanda en sağlıklı besinler gurubunda bulunması ayrı bir şanssızlıktır.Gazın nedeni bu besinlerde bulunan posa miktarının fazlalığıdır. Ayrıca ülseratif kolit, divertikülit veya Crohn hastalığı gibi bağırsak hastalıklarında, kabızlık giderici laksetiflerin aşırı kullanımında da gaz oluşabilmektedir. Bazı insanlarda süt ürünleri yedikten sonra da aşırı gaz ortaya çıkabilir. Tahıllarda bulunan glutene alerjisi olanlarda da gaz şikayetine sık rastlanır. Suni tatlandırıcılardan bazılarının gaz yaptığı bilinmektedir. Antibiyotik kullananlar da gaz oluşumu artabiliyor.
DOĞAL ANTİOKSİDANLAR DAHA FAYDALI
Başaran Ulusoy besin desteklerinden faydalanma ve özellikle antioksidan gücü yüksek besinleri tüketme konusunda da başarılı. Üzüm suyu, portakal, kivi, greyfurt, fındık, ceviz gibi besinler binlerce yıldır olduğu gibi bugün de sağlıklı beslenmenin en önemli oyuncuları. Bu listenin içine nar, kayısı ve siyah eriği, kiraz, vişne, ahududu, böğürtlen ve kuşburnunu da eklemekte fayda var. Biz kliniğimizde antioksidan kapasitesini yükseltmek istediğimiz hastalara antioksidan haplar yerine, antioksidan zengini besinleri öneriyoruz. Favorilerimizden biri de nar. Her yemekte salataya birkaç kaşık nar ilave etmek, salatada, balıkta ve et yemeklerinde sos olarak nar ekşisinden faydalanmak müthiş bir antioksidan kapasite oluşturuyor. Bu kapasiteyi ara öğünlerde kuru kayısı ile desteklemeyi öneriyoruz. Mevsiminde taze kayısı daha da iyidir, siyah erik kuru veya taze olabilir, siyah üzüm kuru veya taze olabilir. Şimdi meyve ve sebze suyu karışımlarına öncelik veriyoruz. Ne iyi ki besin üreticileri de bu olumlu ve önemli değişimleri fark etti. Şimdi onlar da sebze ve meyve suyu karışımlarını birlikte sunan katıksız, yüzde yüz saf ve taze hazır ürünleri tüketiciye sundular. Başaran Ulusoy’un besin destekleri ve genel vücut destekleri konusunda da iyi bir notu var: 9
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Başaran Ulusoy (58)
TÜRSAB Başkanı
Kendime çok iyi bakarım. Bu yüzden tek önemli sağlık sorunum hipertansiyon. Stresin sebep olduğu öyle yorgunluk ve dikkat eksikliği gibi sorunlarım yok. Ailemde belirgin tek rahatsızlık şeker hastalığıydı. Ama ileri yaşlara kadar sağlıklı yaşamayı başarıyorlar. Sık sık açıkhavada yürüyüşe çıkıyorum. Bisiklete biniyorum. Tabii günlerimin çok hareketli geçtiğini de belirteyim. Erken yatma alışkanlığım yok ama iyi bir uyku çekmeyi başarıyorum.
Kiloma çok özen gösteriyorum. Öğünlerim daima düzenlidir. Gece ve gündüz atıştırma huyum yok. Ama hızlı yemek yerim. Sebze ve bol meyve yiyorum. Balığa bayılıyorum. Et ve makarnayı da soframdan eksik etmiyorum. Ancak, yağlı yiyeceklerden ve hamur işlerinden uzak duruyorum. Düzenli olarak tansiyon ilacı dışında bir ilaç almıyorum. Ama sıkı bir besin desteği listem var: Öncelikle her sabah bal, greyfurt, portakal ve kivi karışımını mutlaka içiyorum. Fındık ve cevizi de unutmuyorum. Üzüm suyu içiyorum. Sigara içmiyorum. Arada sırada 1-2 kadehi geçmemek kaydıyla alkol kullanıyorum.