Paylaş
Cilt bakımı önceliklerimizden biri haline gelir. Cilt sağlığı konusundaki tavsiyeleri daha bir dikkatle okur, izler, her öneriye kulak kabartırız.
Ama, üzülerek belirtelim ki güzellik endüstrisinin bu alanında ciddi bir “manipülasyon” ve “yönlendirme” çabası var. Bilhassa kadınlar dayanılması güç vaatler ve inanılmaz önerilerle her yıl başka bir ürüne veya yeni bir teknolojiye yöneltiliyor.
Bu ürünlerden yüzde 90’ının hiçbir işe yaramadığını, özellikle yüz cildine yapılan teknolojik uygulamaların neredeyse yarısının herhangi bir yararının olmadığını biliyoruz.
Ama yine de insanları bu önerilerden uzak tutmak mümkün olmuyor.
RİSKLERİ DE VAR
Fotoğrafın bir de çirkin yüzü var... Bu önerilerden faydalanacağım diye her yıl çok sayıda kadın cilt sağlığını kaybediyor.
Ortaya çıkan komplikasyonlar nedeniyle neredeyse cildi eskisinden de kötü hale geliyor.
Özetle cildi güzelleştirme veya gençleştirme alanı sizin ve benim zannettiğimizden çok daha büyük ekonomisi olan, çok karmaşık ilişkilerin döndüğü “akçeli” ve karmakarışık bir alan.
Her yıl bir yenisi önerilen lazer teknolojilerinin, kök hücre uygulamalarının, kollajeni canlandırıcı ya da üretimini arttırıcı manipülasyonların, kırışıklık azaltıcı ultrasonografik teknolojilerin, cilt içine uygulanan ve içinde hangi maddelerin bulunduğu bugün bile hâlâ açıklanmayan mezoterapi benzeri yaklaşımlarının çoğunun arkasında ciddi bir bilimsel çalışma yok!
Öyle olduğu için de cilt hastalıkları uzmanlarının çoğu bu alana hâlâ soğuk bakıyor!
Ne Yapmalı
Benim tavsiyem şu: Cildinizle ilgili önerileri uygulamadan önce iyice bir düşünün. Okuyun, araştırın, sorun, öğrenin ve mutlaka ikinci hatta üçüncü bir “fikir” alın. Kulağınıza hoş gelen her önerinin üzerine balıklama atlamayın. Bu önerilerin kullanım tarihlerinin bazen birkaç kayıttan daha kısa sürebileceğini aklınızdan hiç çıkarmayın. Paranızın, umutlarınızın boşa gitmesi bir yana, sağlığınızın bile bozulabileceğini lütfen unutmayın.
Bana göre sağlıklı bir cilde sahip olmanın yolu onu içten beslemekten dıştan desteklemekten geçiyor. İçten beslemenin anahtarı da cilde iyi gelen besinlere öncelik veren bir yeme içme planı yapmak olmalıdır. O planın ana hatlarını aşağıdaki kutuda bulacaksınız.
Cilt dostu besinler
KESİP SAKLAYIN
1-Koyu renkli meyveler, kırmızı, yeşil elma, siyah erik, siyah üzüm, kiraz, vişne, yabanmersini, çilek, cilt dostu yiyecekler olmaya devam ediyor, domates ilk sıralardaki yerini koruyor.
Listede nara da mutlaka yer açmanız havucu, kırmızı pancarı da unutmamanız lazım. Cilt dostu meyveler listesine portakalı, mandalina ve greyfurdu eklemeyi de unutmayın. Bu meyvelerdeki “D-limonen” adı verilen madde en az domatesteki likopen, nardaki elajik asit kadar güçlü bir cilt dostu doğal ilaç...
2-Deniz ürünlerini, özellikle yağlı balıkları sık yiyin. Yeşil ve siyah çaydan bol bol faydalanın ve tabii ki bol ve sık sebze tüketin.
Sebzelerin de renklilerini seçmeye özen gösterin. Kırmızı, yeşil, sarı biber, ananas, tere roka, nane ve maydanoz listenizde mutlaka yer alsın.
Yağ olarak zeytinyağını ya da fındık ceviz keten tohumu yağını tercih etmeye çalışın.
Sırası gelmişken aşırı, tuz şeker ve beyaz unu sık ve fazla tüketilen tam yağlı süt ve et ürünlerini şarküteri ürünlerini mayonez ve benzeri hazır sosların, hazır satılan pudingler ve benzeri tatlıların cildiniz için olumsuz sonuçlara açabilecek besinler olduğunu da hatırlatalım.
Cilt dostu destekler
BİR ÖNERİ
- Coenzym Q10: 30-50 mg/gün
- Alpha Lipoic Acid: 100-200 mg/gün
- Omega-3 (EPA+DHA): 300 mg/gün
- L-Carnitin: 200-500 mg/gün
(*) Yukarıdaki kürü 3 ay uygulayıp 1 ay ara vererek 2-3 kez tekrarlayabilirsiniz.
Paylaş