Hangi kolesterol önemli

Kanında yüksek miktarda kolesterol bulunanlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma olasılığının daha fazla olduğunun anlaşılması, kolesterol sorununa ilgiyi artırmıştır.

Kalp damar hastalıklarının bütün dünyada birinci sırada gelen ölüm nedeni olduğu dikkate alınırsa bu ilgi doğaldır. Diğer taraftan çok sayıda bilimsel çalışma ile yüksek kolesterol seviyelerini azaltmanın kalp hastalığı riskini düşürdüğü de anlaşılmıştır. İşte bu nedenle, kolesterol yüksekliği sorunu ile mücadele etmekte her zaman, her yaşta yarar var. Mücadele ne kadar erken başlatılırsa, başarı şansı o kadar artıyor.

BU RAKAMLARI EZBERLEYİN!

Kanınızda dolaşan kolesterolün temel olarak iki tipi var: İyi ve kötü kolesterol. LDL-kolesterol kötü kolesterol olarak biliniyor, HDL-kolesterol ise iyi kolesterol olarak tanımlanıyor. İlk harflerini dikkate alarak bazı hastalar LDL-K’ye (L)anetli Kolesterol, HDL-K’ye (H)ayırlı Kolesterol adını da veriyorlar! Yüksekliği tehlikeli olan kolesterol tipi LDL kolesteroldür. Bu kolesterol fazla miktarda olduğunda damar sertliğine yol açan süreçler harekete geçiyor. LDL-K’nin 100’ün altında olması mükemmel bir durum olarak kabul ediliyor. 100–130 arası risk sınırı, 130–160 arası yüksek, 160’ın üzerindeki değerler ise çok yüksek olarak değerlendiriliyor. HDL-K için tam tersi bir durum söz konusu. Bu kolesterolün yüksek olması arzu ediliyor, 60’ın üzerindeki değerler mükemmel olarak değerlendiriliyor. Erkekte de kadında da 50’nin altında olması pek arzu edilmiyor. Kadınlarda 45’in, erkeklerde 40’ın altı riskli bulunuyor. 35 ve altındaki değerler ise tehlikeli bulunuyor.

Aslında her iki kolesterolün de kabul edilebilir limitte olması en güvenli durumdur. Bununla birlikte LDL kolesterolün yüksek, HDL kolesterolün düşük olduğu durumlar en riskli hallerdir. Yalnızca LDL’nin yüksek ya da HDL’nin çok düşük olduğu durumlarda da dikkatli olmak gerekiyor.

TOPLAM KOLESTEROLE GÜVENMEYİN

Toplam kolesterol değerine bakarak kolesterol sorununu izlemek geçerli kabul edilmiyor. Toplam kolesterol denince iyi ve kötü kolesterol ile trigliserid değerlerinin 1/5’inin toplamı anlaşılıyor. Eğer trigliseridiniz çok yüksekse (örneğin 500’ün üzerinde ise) toplam kolesterol değeri dolaylı olarak yüksek çıkabiliyor. İyi kolesterolünüz çok yüksek olduğu zaman da toplam kolesterolünüzü olması gerekenden daha yüksek bulabiliyorsunuz. İşte bu nedenle daha güvenli sonuçlar alabilmek için toplam kolesterol/HDL kolesterol oranının takip edilmesi öneriliyor. Bu oranın güvenilirliği üzerinde genelde fikir birliği mevcuttur. Oranın 4’ün altında olması düşük risk düzeyini, 4–6 olması orta risk düzeyini, 6’nın üzerinde olması ise yüksek risk düzeyini işaret etmektedir.

Yıllık sağlık kontrollerinizde kolesterol ölçümlerinizi yaptırmayı unutmayın. Bu ölçümlerde iyi ve kötü kolesterol değerlerinizin ne durumda olduğunu mutlaka öğrenin ve belleğinize kaydedin. Kolesterol sorunu yönetilebilir bir sorundur. Lütfen böyle bir sorununuz varsa dikkatle izleyin.

Thin-prep smear testi ve avantajları

Vajinal smearde doktorunuzun rahim ağzından aldığı hücre döküntüleri bir cam üzerine direkt yayılır. Bu sırada hücreler ezilir, katlanır, kan ve koyu akıntı içerisinde kalabilir. Bunlar sitopatoloğun mikroskopik incelemesini snırlayan / zorlaştıran etkenlerdir. Yeni kullanılan Thin-prep tekniğinde örnek bir sıvı içerisine toplandıktan sonra gelişmiş otomatik Thin-prep 2000 processor tarafından işlenirken kan, akıntı, iltihap hücreleri ortamdan uzaklaştırılır ve sitopatolog mikroskopta yalnızca rahim ağzından dökülen hücreleri inceleme imkanına sahip olur. Bu yeni yöntemin 4 kez daha fazla duyarlı olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.

Thin-prep için alınan örnekler pap smear’in yanı sıra başka biyolojik testlerin yapılmasına da olanak sağlar. Genellikle uygulanan rahim ağzı kanserlerinden sorumlu Human Papilloma Virüs (HPV)’ün yüksek riskli tiplerinin araştırılmasıdır. Thin-prep vajinal / servikal smear tekniğini ve gerektiğinde moleküler düzeyde virüs araştırmasının rutinde senede bir yaptırılmasını öneriyoruz.

Mutlaka balık yiyin

Balık haftada 2–3 kez mutlaka yenmesi gereken besinler arasındadır. Balığı kızartarak değil ızgara, buğulama ya da fırında pişirerek yemek daha sağlıklıdır. Her türlü balığı yiyebilirsiniz ama çok fazla iri olmayan küçük balıkları seçmeniz daha az toksin almanızı sağlayabiliyor. En iyisi sürekli aynı balığı yemek yerine balık seçiminizi çeşitlendirmenizdir. Seçtiğiniz balıkların bazen tatlı su, bazen göl, bazen de deniz balıkları olması hatta farklı denizler avlanmış olması elde edeceğiniz yararı artıracak (muhtemel zararı ise) asgariye indirecektir. Yeni yapılan bazı çalışmalar balığın sadece mükemmel bir Omega–3 ve D vitamini kaynağı olmadığını, balık proteinlerinin gençleştirici ve özellikle cilt yaşlanmasını geciktirici özelliklerinin olduğunu ortaya koyuyor.

Karbonhidratın fazlası yaşlanmayı hızlandırır

Unlu ve şekerli besinlerden yapılmış, işlenmiş karbonhidratların yaşlanmayı hızlandırdığı anlaşılıyor. Bu besinler psikolojik olarak rahatlatıcı, lezzet olarak mükemmel ve eğlenceli olsalar da konu sağlık olunca yerken biraz dikkatli olmak gerekiyor. Bilhassa tatlılar, pasta, kek, börek, çörek türü yiyeceklerin sizi beklediğinizden daha hızlı yaşlandıracağı aklınızda olsun. Bu ürünlerin “yedikçe yediren” yiyecekler olduğunu, bu nedenle de kilo kontrolünü zorlaştırdığını bilmek gerekiyor. Beslenme uzmanları işlenmiş karbonhidratlardan elde edilen yararı “bir parça kâğıdın yanması” gibi görüyor. Kâğıt da hemen alev alıyor, tutuşuyor, ışık saçıp parlıyor ama birkaç dakika sonra elinizde külü kalıyor. Fazla miktarda şeker, un, nişasta içeren besinlerde de aynı durum söz konusu. Bunlar da kana birdenbire karışıyor, hızla enerji veriyor ama aynı hızla kandan çekiliyor. Sonuç olarak size inip çıkan bir şeker dengesi ve kalçalarınıza, göbeğinize eklenmiş yağlar kalıyor.

 

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları