Sorumsuz ot-çöp tüccarlarının dışında bazı aktarlar da hem doktor hem eczacı kılığına giriyor, teşhisinizi koyup en uygun bitkisel dermanı anında yazıveriyorlar! Bu işi ticaret haline getiren bazı doktorlar da var. Kısacası bitkisel bir destekten faydalanmayı düşündüğünüzde dikkatli ve bilgili olmanızda fayda var
Halkımızın geleneksel ve doğal tıp yöntemlerinden faydalanma konusuna müthiş bir ilgisi var. Bunda reçeteli bazı ilaçların ardı ardına yasaklanmasının da etkisi olmalı. Geçtiğimiz 10 yılda bir romatizma ilacı, bir kolesterol hapı, bir şeker hastalığı ve bir zayıflama tableti ardı ardına yasaklandı. Durum böyle olunca hastalar da kullandıkları ilaçlardan kuşku duymaya başladı. Haksız da sayılmazlar. Çünkü eldeki raporlar dikkate alınırsa (tıpkı sigara endüstrisi gibi) ilaç endüstrisi de aslında bu sorunları çok önceden biliyor. Biliyor ama ya önemsemediği ya da işine gelmediğinden gerçeği açıklamıyor. Geleneksel ve doğal tıbbi tedavilere ilginin artması iyi bir gelişme ama bunun da bazı riskleri var. Mesela dünyanın her ülkesinde durumdan vazife çıkaran bazı ‘Ot-çöp tüccarları’ ortaya çıkmaya başladı. Bu uyanıklar bizde de var. Nerede ürettikleri, nasıl doze ettikleri, daha da önemlisi kanserden tansiyona, kolesterolden kiloya pek çok soruna iyi geldiğini hangi uzmanlık ve deneyimleriyle iddia ettikleri belli olmayan bazı bitkisel ürünleri halkımıza satmaya çalışıyorlar. Durumdan vazife çıkaranlar sadece bu sorumsuz ot-çöp tüccarları da değil. Bazı aktarlar da hem doktor hem eczacı kılığına giriyor, teşhisinizi koyup, bitkisel dermanı anında yazıveriyorlar! Bu işi ticaret haline getiren bazı doktorlar da var. Kısacası bitkisel bir destekten faydalanmayı düşündüğünüzde dikkatli ve bilgili olmanızda fayda var.
HOCALAR NE DİYOR
Ülkemizde fitoterapi yani bitkisel ürünlerle tedavi konusunda yetişmiş uluslararası saygınlığa sahip çok sayıda bilim insanımız var. Konunun duayenlerinden biri de Prof. Dr. Ekrem Sezik. Birkaç gün önce Ekrem Hoca ziyaretime geldi. Son yıllarda televizyon ve gazetelerde sık sık röportajlar veren bazı kişilerin yaptıkları yanlış yönlendirmelerle ilgili şikâyetlerini, düşündüğü çözüm önerilerini, kısacası konuyla ilgili fikirlerini benimle paylaşma lütfunda bulundu. Önümüzdeki günlerde bu kişilerin yaptıkları önermelerin yanlışlıklarını ve fitoterapi alanındaki her türlü doğru bilgiyi Ekrem Hoca’nın ve bilimsel fitoterapi kuruluşlarının da yardımıyla sizlere aktaracağız. Konunun sadece tüccarlık veya simsarlığını yapanların yanlışlarını göstereceğimiz bir çeşit sağlık zaptiyeliği yapacağız.
Bu kitabı okuyun
Ekrem Hoca’nın ziyaretinden hemen bir gün sonra postadan mükemmel bir kitap çıktı! Doç. Dr. Canfeza Sezgin tarafından yazılan ve Hayy Kitap tarafından yayınlanan eserin adı ‘Hangi Kansere Hangi Bitki’. Dr. Sezgin bu eserinde kanser türlerine göre modern tıbbın onayladığı tamamlayıcı tedavileri anlaşılır bir üslupla anlatmış. Etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış yetmiş dokuz bitkiyi tek tek masaya yatırmış. Kitabı büyük bir dikkatle okudum ve konuyla ilgili herkesin bu kitabı kütüphanesinde bulundurması gerektiği kanaatine vardım.
Kudret narı karaciğere zarar verebiliyor
Kudret narı kanser, şeker hastalığı ve kan yağlarının yüksekliğinin tedavisinde kullanılabilen bir bitkisel destek! Dikkatli kullanılmadığında karaciğere zarar verebiliyor. Ayrıca kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarının, özellikle insülin kullanan hastaların dikkatli kullanmasında fayda var. Düşük ve kanama ihtimalini artırdığı için bu desteği hamilelerin kullanması uygun değil. (‘Hangi Kansere Hangi Bitki’)
Aloevera mucize mi
Aloeveranın güneş yanıklarında bazı uçuklarda (özellikle genital herpeste) işe yarayabileceğini gösteren, cilt yara ve enfeksiyonlarında faydalanılabileceği belirtilen özellikleri var. Bununla birlikte bir yıldan fazla ağız yoluyla alınması kalın bağırsak kanseri gelişme riskini artırabiliyor. Şiddetli karın ağrısı ve apandist ataklarına sebep olabiliyor. Kanda elektrolit dengesini bozarak kas güçsüzlüğü ve kramplarına neden olabiliyor. Kan şekerini düşürebildiği, yara iyileşmesini geciktirebildiği de belirtilmiş. (‘Hangi Kansere Hangi Bitki’)
Hamileler yeşil çay içmesin
Yeşil çayın özellikle antioksidan gücü son yıllarda çok sık konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyor. Polifenol içeriği daha yüksek olduğu için yeşil çayın siyah çaydan daha sağlıklı olduğu doğru. Anti kanserojen ve damar sertliğini önleyici faydaları biliniyor. Bununla birlikte hamilelerin, emziren kadınların, ülserli hastaların yeşil çay içmemeleri öneriliyor. Demir emilimini bozabileceği için eğer demir hapı yutuyorsanız iki saat önce ya da dört saat sonra yeşil çay içmenizde fayda var. (‘Hangi Kansere Hangi Bitki’)
DÜZELTME 24 Ekim 2010 tarihli Pazar ekimizde yayımlanan “Lüfer’e ağ attık, deniz anası çektik” başlıklı yazıda İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi eski dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk için, sehven Dekan Yardımcısı ifadesi kullanılmıştır. Düzeltiriz.