Fotoyaşlanma hızınızı yavaşlatmak elinizde

Cildimizin yaşlanmasında en önemli etken, genetik faktörler. İkinci önemli faktör ise güneş ışınları. Bugünlerde tatil ve bronzlaşma düşlerinin çekiciliğine kapılıp aşırı güneş altında kalmayın, dinleniyorum derken ‘‘yaşlanmayın’’...

Cildinizi yaşlandıran iki temel etken var. Birincisi ve en önemlisi cildinizin genetik olarak yaşlanmaya nasıl programlandığı. Mensup olduğunuz sosyal kökenden, yaşadığınız coğrafyadan ve ailenize ait genetik kodlardan ifade bulan cildinizdeki genetik yaşlanmayı hızlandırmak ya da yavaşlatmak, sizin elinizde. Sigara ve alkol kullanımınız, kafein bağımlılığınız ve su tüketiminiz, uyku ve stres düzeyiniz, toksin yükünüz, kullandığınız kozmetiklerin ihtiva ettiği zararlı kimyasallar cildinizdeki genetik kodlara bağlı ‘‘kader çizgilerinin’’ derinliğini etkileyen çevresel faktörler.

PHOTOAGİNG NEDİR

Cildinizi yaşlandıran ikinci faktör ise uzun süre güneşe maruz kalma sonucu oluşan ‘‘fotoyaşlanma’’dır (photoaging). Cilt yaşlanmanızı etkileyen faktörler, tabii ki sadece genetik yapınız ve güneş ışınları ile sınırlı değil. Daha pek çok faktör cildinizi etkiliyor. Bu çevresel faktörleri önemseyerek veya boş vererek cildinizin yaşlanma hızına siz karar verirsiniz.

Yedikleriniz ve içtikleriniz, kullandığınız vitamin, mineral ve besin destekleri, sigara, alkol, kafein ve şeker tüketiminiz, kilonuz, uyku ve stres seviyeniz, mutlu ya da mutsuz oluşunuz ve daha birçok şey, genetik yaşlanma hızı ne olursa olsun cildinizi etkileyecektir. Eğer sigara içiyorsanız, fazlaca alkol, bol bol karbonhidrat ve şeker tüketiyorsanız cildinizin daha erken yaşlanacağından ve kırışıklıklarınızın daha derin olacağından emin olabilirsiniz.

Egzersiz yaşamanızın bir parçası değilse, cildi besleyen ve koruyan bazı desteklerden (C vitamini, E vitamini, beta-karoten, alpha lipcic acid, Coenzyme Q-10, çinko-selenyum, Gamma Linoleie Acid, Proantosiyonidinler) yeterince yararlanamıyorsanız, olumsuz ve negatif düşünceler, korku, endişe zihninizi sürekli işgal ediyorsa, kısacası keyifsiz ve mutsuzsanız, genç, sağlıklı, parlak, yumuşak ve kırışıksız bir cilde sahip olabilmeyi unutabilirsiniz.

GÜNEŞ YAŞLANDIRIR

Bütün bu sayılan çevresel etkenler içinde cildinizi yaşlandıran temel faktör, güneş ışınlarının cildinize ultraviyole ışınları ile verdiği fotoyaşlanma zararıdır. Fotoyaşlanmanın derecesini de bir ölçüde genetik yapınız belirler. Açık ve beyaz tenli iseniz cilt fotoyaşlanmanız daha erken ve daha hızlıdır. Ayrıca cildinizin yıllar boyunca güneşe ne kadar süreyle ve hangi yoğunlukta maruz kaldığı da önemlidir. Güneşe bağlı fotoyaşlanmanın cildinizdeki etkilerini daha iyi gözlemlemek istiyorsanız giysilerle kapattığınız güneş ışığından etkilenmeyen beden bölgenizdeki pürüzsüz cildinizle (kalçalarınız, kolunuzun iç yüzü) yüz ya da el sırtınızdaki kuru, kırışık, lekelerle dolu cildinizi kıyaslayabilirsiniz. Güneşten fazlaca etkilenen cilt bölgeleriniz daha koyu, kırışık, kalın, lekeli ve cansızdır. Cildinizin güneşten etkilenen bölümleri ile giysilerle kapatılmış olan alanlar arasındaki bu farklılık güneşin cildinizdeki yaşlandırıcı etkisinin (fotoyaşlanmanın) en güzel kanıtıdır.

Fazla ultraviyole ışını cilt hücrelerini bozuyor

Fotoyaşlanmayı oluşturan güneşteki UVB ışınlarıdır. UVA ışınları da ciltte yaşlandırıcı değişikliklere yol açabilir. Güneşte çok uzun süre kalıp UVB'yi bloke edici koruyucu ürünler kullanırsanız, UVA ışınlarının etkisi daha çok sorun olur. Ultraviyole ışınlarının etkisi ile cilt hücrelerinde oluşan zararın tamir edilememesi cildinizdeki bu ilerleyici ve geri dönüşsüz hasarın başlıca sebebidir. Güneş ışınları sadece cilt hücrelerinize zarar vermez, cildinizin ana destekleri olan kalojen ve elastik lifleri de bozar. Cildinizdeki kahverengi lekelerden de güneş ışınları sorumludur. Eğer yüzünüzü, ellerinizi güneş ışınlarından yeterince koruyabilirseniz, ileri yaşlarda bile genç görünümlü ve kırışıksız bir cilde sahip olabilirsiniz. Bu nedenle ‘‘antiaging skin care’’ programlarına ve güneşten korunmaya çok erken yaşlarda başlamalı, fotoyaşlanmayı önleyici tedbirleri yaşamınızın bir parçası yapmalısınız. Bu programlara ne kadar erken başlarsanız başarı şansınız o kadar yüksektir. 18 yaşına geldiğinizde cildinizin toplam ultraviyole radyasyonuna maruziyetinin yüzde 50'sine, 30 yaşınızda ise yüzde 75'ine ulaştığını bilirseniz korumanın çok erken yaşlarda başlatılmasını daha da önemsersiniz. Vakit asla geç değildir. Şimdi hemen başlayabilirsiniz.


DİKKAT


Güneş ışınlarının yazı kışı yoktur

Diğer önemli bir nokta, güneş ışınlarıyla oluşan hızlı ve erken cilt yaşlanmasının yaz-kış fark etmeyen sürekliliğidir. Güneş ışınlarından korunmak için sadece yaz aylarında güneşlenirken koruyucu içeren ürünleri kullanmanız yeterli olmaz. Günlük yaşamınızda da güneşe maruz olan cilt kısımlarınızı (yüzünüz, elleriniz, boynunuz, dekolteniz) ihtiyacınız olan koruma faktörünü içeren kaliteli ürünlerle korumalısınız. Kısacası tatil dışında, günlük hayatta da korumasız olarak geçirdiğiniz zamanın cildinize verdiği zararı önemsemelisiniz. Cildinizi koruma programına şimdi ya da yarın ama ne kadar erken başlayabilirseniz o kadar iyidir. Erken davranmanız cildinizin yaşlanma hızını ve derecesini azaltacaktır. Makyaj malzemelerinizi ve nemlendiricilerinizi seçerken güneş koruyucusu içerenleri tercih etmeli, koruyucu cilt ürünlerini gün boyu kullanmayı bir alışkanlık haline getirmelisiniz.


SON SÖZ


Etkili koruma faktörü içeren ürün kullanın


Sıcak yaz günlerinde siz dinlenirken cildinizin yorulup yaşlanmamasını istiyorsanız, yeterli ve etkili koruma faktörü içeren cilt ürünleri ile onu korumalısınız. Güneş ışınları, gerekli koruma tedbirleri alındığında cildinizi photoaging (fotoyaşlanma) ile kırışık, kuru ve pörsümüş hale getirmez. Birçok cilt sorununun (lekeler, keratozik bozulmalar) ve cilt kanserinin de kontrolsüz güneş ışını ile ilişkisi olduğu bilinmektedir. Cildinizi güneşten koruyun.
Yazarın Tüm Yazıları