Fibromiyalji can yakıyor

Neredeyse geceleri uyumasını bile olanaksız hale getiren ağrılardan şikayet eden orta yaşlı kadın hastam bu sorunlarının artık dayanılmaz hale geldiğini, ağrıları nedeniyle hayata küstüğünü ve evden bile çıkmak istemediğini anlatırken oldukça üzgündü.

Uzun yıllar önce zaman zaman ama seyrek aralıklarla gelen ve birkaç ağrı kesici hapla kısa sürede düzeliveren bu ağrılar artık neredeyse sürekli hale gelmişti. İşin kötüsü ağrılar karında şişkinlik, gaz, hazımsızlık, kabızlık, terleme, bulantı, iştahsızlık veya açlık nöbetleri, uykusuzluk ya da aşırı uyku hali ve anlatılması zor bir yorgunluk hissi ile birlikte ortaya çıkıyordu. Bu hasta hikayesi konu ile ilgilenen doktorların özellikle romatoloji, fizik tedavi ve iç hastalıkları uzmanlarının ve hatta psikiyatristlerin çok iyi bildikleri bir klinik tabloyu hatırlatır: Fibromiyalji.

Fibromiyalji halsizlik, yorgunluk, uyku sorunları, endişe, aşırı gerginlik ve ruhsal gelgitlerle seyreden bazen dayanılması çok güç ağrılara yol açabilen romatizmal bir sorundur. Ağrılar eklemlerden ziyade kaslarda, özellikle kasların kemiğe yapıştığı bölgelerdedir. Kadınlar, erkeklere oranla 7-10 kat daha sık fibromiyaljiye yakalanır. Fibromiyalji’nin orta yaşlı veya menopoz dönemini yaşayan kadınlarda sık görüldüğü, ağrı kesicilere bile cevap vermeyen şiddetli ağrılara yol açabildiği biliniyor.

AĞRILAR BAZEN ÇOK ŞİDDETLİDİR

Fibromiyaljili hastalar eğer ağrıları yoksa oldukça sağlıklı görünürler. Fizik muayeneleri de ağrılı noktalar dışında normaldir. En önemli muayene bulgusu kasların belirli noktalarında saptanan ağrılı noktalardır. Bu hassas noktalara sırt kaslarında, kürek kemikleri bölgesinde, boyunda, kaba et civarında ve belde daha çok rastlanır. Kas ağrıları bazen hastalığın ilk ve tek belirtisi olarak kalır. Ağrılar tek bir bölgede olabileceği gibi yaygın şekilde de ortaya çıkabilir. Bu ağrılara üşüme, yanma, karıncalanma, uyuşma gibi yakınmalar da eşlik eder. Ağrıların hava şartlarındaki, ruhsal durumdaki ve uyku düzenindeki değişimlerle ilişkili olması tipiktir. Gezici ağrılar da sık görülür. Öyle ki bazen hasta ağrı öyküsünü anlatırken neredeyse bütün eklem ve kaslarını sırayla göstermek zorunda kalır.

YORGUNLUK VE DEPRESYONA SIK RASTLANIYOR

Yorgunluk fibromiyaljinin ikinci önemli belirtisidir. Sabah yataktan yorgun kalkma, gün içinde anlaşılması güç yorgunluk dalgalanmaları yaşama, uyku bozuklukları ve özellikle geceleri sık sık uyanma önemli işaretlerdir. Yorgunluğa depresyon da eşlik edebilir. Bu durumda odaklanma güçlüğü, unutkanlık, genel bir hüzün hali, sık tekrarlayan baş ağrıları atakları sık görülür. Klinik tabloyu çoğu kez kabızlık, ishal atakları, karın ağrıları, gaz, şişkinlik, idrar yakınmaları, cilt pullanmaları, yanmaları, döküntüleri ve spastik kolon atakları (karında gaz, şişkinlik ve kramplar) tamamlar. Adet düzensizliklerine de daha sık rastlanır.

Fibromiyaljinin nedeni bilinmiyor. Uyku bozukluları, depresyon, ruhsal duygusal- travmalar, hormonal ve metabolik değişikliklerin üzerinde duruluyor. Teşhis ve tedavi için deneyimli bir uzman ile işbirliği gerekiyor. Bazen iç hastalıkları, romatolog ve psikiyatristlerin birlikte çalışmaları gerekebiliyor.

TEDAVİ KOLAY DEĞİL

Fibromiyaljinin tedavisi pek kolay değildir. Fibromiyalji tedavisi hekimin de hastanın da yüzünü pek güldürmüyor. Hastalığı azaltmak, uykuyu düzenlemek, kas spazmlarını çözmek, hastaların kendilerine güvenini yeniden temin etmek kolay olmayabiliyor. Ağrı kesiciler, anti depresanlar, kas gevşeticiler, fizik tedavi uygulamaları, kişisel terapi uygulamaları ve egzersizler yardımcı olabiliyor. Fibromiyalji tanısı da, tedavisi de kolay olmayan bir sağlık sorunudur. Tedaviye erken başlamak tedavi şansını yükseltir. Eğer yukarıdaki hikayeye benzer yakınmalarınız varsa telaşlanmayın, korkmayın! Önce bu konuda deneyimli uzmanları öğrenmeye ve onlarla güvenli bir işbirliği içine girmeye çalışın.

Botoks gibi peptid

Yedi aminoasit içeren ve bu nedenle Snap-7 olarak tanımlanan heptapeptidin sinir kavşağındaki etkisi diğer peptidlerden daha güçlü gibi görünüyor. Snap-7 aminopeptidi bu özelliği ile diğer peptidlere göre kırışıklıklar üzerinde daha etkili. Bunu sinir kavşağında mevcut Snap-25 reseptörlerini (asetilkolin salınımını önlemek için) bağlayarak yapıyor. Bu durumda sinir uçlarının kasların kasılması için ürettiği sinyaller bloke ediliyor. Sinir-kas ilişkisinde tekrarlayan hareketler bozulduğunda (kırışıklığa yol açan mimikler engellendiğinde) kırışıklık ve çizgilerin oluşumu da önleniyor. Snap-7 bir başka peptid olan Argirelin ile kullanıldığında daha etkin hale geliyor.

Öyle görünüyor ki botoksa benzer etkiler gösteren bu iki peptidin karışımı cilt kırışıklıklarını önleme ve mevcut kırışıklıkları gidermede yüz güldürücü sonuçlar sağlayacak. Sırası gelmişken hatırlatalım cildinizdeki kırışıklıkların çoğu cilt kaslarınızın kasılmasıyla oluşan mimik işaretleridir. Özellikle alın, göz çevresi, ağız çevresi, dudak kenarında oluşan çizgi ve kırışıklıklar kas kasılmaları ile ilişkilidir. Bu kırışıklıklardan korunmada peptidlere daha çok iş düşecek gibi.

Dermatolog Dr. Şerife GÜNEL

Elma sirkesi metabolizmayı hızlandırıyor

Elma sirkesi veya bu sirkenin özütlerini içeren ürünler çoğaldıkça bu konuda bize gelen sorular da artıyor. Elma sirkesinin kilo vermeye yararlı olup olmadığı, detoks etkisi yapıp yapmayacağı merak ediliyor. Elma sirkesi içerdiği potasyum ile vücuttan fazla suyun ve toksik kimyasalların atımını hızlandırıyor. İçerdiği yüksek kalsiyum oranı ile kemik yapısına katkıda bulunurken, osteoporozun önlenmesine de yardımcı oluyor. Elma sirkesinde bulunan malik asit ve asetik asitler bakteri ve mantarlarla savaşıyor. Malik asit bazı kişilerde eklemlerin çevresinde biriken ürik asit birikimlerini çözerek eklem ağrılarını da hafifletiyor.

Elma sirkesinin içinde bulunan bazı amino asitlerin vücuttan toksinlerin atımını hızlandırdığı biliniyor. Bağırsaklarda iyi huylu bakterileri destekleyerek probiyotik etki de gösteriyor. Elma sirkesi cilde de son derece faydalıdır. Cildin normal asit dengesini korur, kan dolaşımını artırır. Alfa hidroksi asitlerle soyulma, kabuklanma ve yağ depozitlerini çözer. Ancak bütün bunların yanında elma sirkesinin en önemli özelliği metabolizmayı hızlandırmasıdır. Araştırmalar iyi bir kilo yönetimi programıyla birlikte kullanıldığında elma sirkesinin kilo kontrolüne yardımcı olabileceğini ortaya koyuyor. Burada önemli olan nokta elma sirkesi özütlerini tüm diğer desteklerde olduğu gibi doktorunuzun bilgisi dahilinde kullanmanızdır. Öyle görülüyor ki elma sirkesi önümüzdeki dönemde daha çok konuşulmaya başlayacak.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Boyum 170 cm; 25 yaşında bir bayanım. Benim kaç kilo olmam gerekiyor?

İdeal kilonuz nedir

Bu sorular çok geldiği için bir tanesini örnek alarak size tekrar cevap vermek istiyorum. "170 cm boyuna sahip olan 25 yaşında bir genç bayanın ideal kilosu" diye bir kavram artık yok. Sağlıklı vücut ağırlığı aralığı derseniz size hemen cevap verebilirim. Boy ile kilo arasındaki hesabı gösteren BKI (beden kütle indeksi) değerine göre 55 kg- 72 kg arası sizin için ideal vücut ağırlığı aralığınız. Her insanın vücut şekli farklıdır. Kiminin baseni daha büyük, kiminin omuzları daha geniştir. Bu nedenle siz 58 kg iken de 65 kg iken de iyi görünüyor olabilirsiniz. Sadece sağlığınızı etkileyen 55 kg’ın altına düşmemek ve 72 kg üzerine çıkmamak. Sağlıklı vücut ağırlığını korumanın yanı sıra vücudunuzdaki yağ-su-kas durumu da önem kazanıyor. Bunun için kliniklerde veya spor merkezlerinde vücut analizi yaptırabilirsiniz. Kilonuz 70 kg’a yakın ama kas oranınızda yüksekse sorun yok, ama kilonuz 55-60 kg’larda ve yağ oranınız yüksekse bir beslenme programı ve spor ile yağ kaybını sağlayabiliriniz.

gunes@yasasinhayat.org

Yemekten hemen sonra yenen meyve şişmanlatır mı

Son zamanlarda adı bile unutulan, bir zamanların ünlü (!) Fransız beslenme uzmanlarından biri meyvelerin yemekten sonra değil ara öğünlerde yenmesini öneriyordu. Ona göre mide asit üretiminin arttığı yemek sonrasında meyve yendiğinde mide bol miktarda meyve alkolü oluşturuyor ve bu alkol hızla emilerek yağa dönüşüyordu (!) Yakın bir zamanda Kolombiya Üniversite’sinde yapılan bir çalışma bu teoriyi çürüttü, yemeklerden hemen sonra yenilen meyvelerin ve tatlıların daha az kilo aldırdığını ortaya koydu. Şekerli yiyecekleri proteinli yemeklerle birlikte tüketenler daha az ve geç acıkıyordu. Ara öğünlerde tatlı yemek ise kanda ciddi insülin-şeker dalgalanmalarına ve açlık ataklarına neden olabiliyordu. Sonuç olarak yemeklerden sonra yenilen meyvenin kilo aldıracağı şimdilik kanıtsız bir şehir efsanesi.

Diyetisyen Seren Aksüs
Yazarın Tüm Yazıları