Paylaş
Ortak bulgulardan biri de şu: Aileler ile birlikte ev sofralarında yenen yemeklerin azalması, özellikle çocuk obezitesinde önemli bir rol oynuyor.
Günümüzde eskiye oranla, çok az aile ortak ev sofralarını paylaşıyor. Çok az aile hep birlikte bir masaya oturup yiyip içiyor. Çok az ailede anneler yemek hazırlamaya zaman ayırıyor. Çok az aile yemek sofralarını bir paylaşma, eğlenme, sohbet etme yeri olarak kullanıyor.
Çoğu ailede anneler de çalıştığından ev yemekleri dışarıdan, fastfood dükkanlarından (pizza, köfte, burger...) temin ediliyor. Ülkemizdeki pizza zincirlerinin patlaması da zaten bunun kanıtı. Artık neredeyse her mahallede bir pizza dükkanı var! Telefonun ya da bilgisayarın tuşuna basıp 5 bin kalorilik bir pizzayı beş dakikada getirtebiliyorsunuz.
Tek suçlu pizza mı? Değil tabi ki. Hamburgerler ve son yıllarda giderek yaygınlaşan kebap işi “Turkish fastfood ürünler” (!) de önemli bir sorun olma yolunda. Bu ürünlerle birlikte kolalı içecekler ve meyve suyu konsantreleri tüketimi de bir sorun.
Dahası var...
BU GiDiŞ KÖTÜ GiDiŞ...
Bazı evlerde, evdeki aşçı ya da bakıcı kadının pişirdiği yemekler bile artık ortak sofralarda yenmiyor. Çocuklar bilgisayar ya da çalışma masalarında, anne babalar televizyon karşısında birbirinden habersiz bir şeyler atıştırarak midelerini doldurmaya çalışıyor.
Çok iyi biliniyor ki birlikte yediğimiz yemeği daha yavaş yeriz. Çok iyi biliriz ki birlikte yediğimiz yemeklerden daha çok keyif alırız. Ve araştırmalar da gösteriyor ki yavaş ve keyif alınarak yenen yemekler daha az kalori yükler, daha az kilo aldırır. Bu yemeklerin yağı tuzu, unu, şekeri, nişastası daha azdır. Hazır yemeklerdeki tuz, şeker, yağ bunlarda pek düşüktür.
Ne kadar meşgul olursanız olun, işiniz ne kadar çok zamanınız ne kadar az olursa olsun, kendinizi düşünmüyorsanız bile çocuklarınızın sağlığını düşünmeniz ve ev sofralarını yeniden kurmanız gerekiyor. Hatta boş zamanlar yaratıp mutfakta birlikte yemek hazırlamaya çalışmanız lazım. En azından hafta sonlarında bunun için özel ve keyifli zamanlar yaratmak mümkün. Bunlar mümkün değilse günün hiç olmazsa bir-iki öğününü, mesela kahvaltı ve akşam yemeklerini “ailece yemeye” ayırmayı düşünün.
Bu basit önlemin ciddi bir kilo sorununu çözmek için ciddi bir önlem olduğu kesindir. Bu önerimin yalnız bedensel obezite değil, ruhsal obezite hatta toplumsal obezite sorununun çözümünde bile işe yarayacağından hiç kuşkunuz olmasın.
Haşimato hastaları selenyum desteği almalı mı?
BiR NOT
Günde 50 mikrogram civarında selenyum desteği almanın Haşimato hastalığını kontrolde faydalı olabileceği söyleniyorsa da bu henüz bilimsel olarak onaylanmış ve herkesin kabul ettiği bir bilgi değil. Bu nedenle her Haşimato hastasının, her gün düzenli selenyum desteği alması gerekmiyor.
Ben özellikle aile ekonominize yük getirecekse böyle bir şeyi tavsiye etmem. Kesin bilgi için sizi izleyen uzmanla görüşmeniz daha doğru olur.
Paylaş