Paylaş
Beslenme-bağışıklık ilişkisinde ilk sırada da bedenin ihtiyaç duyduğu kadar enerjiyi her gün düzenli olarak kazanması geliyor. Bu çok önemli bir nokta, dikkat etmezseniz vücudunuz kısa bir süre sonra halsiz, güçsüz düşüp enfeksiyonlara yakalanma ihtimaliniz artıyor.
Örneğin açlık oruçlarına girerek ya da yalnızca sebze sularıyla beslenerek kilo vermeye çalışan “detoks gazileri”nin bu saçma sapan kürlerden sonra çok sık hastalanmaları, zatürree, apandisit veya sinüzit olmaları bundandır.
Ama bu öneriyi yanlış anlayıp da aşırı -fazla- beslenmeye, sağlıklı da olsa fazlaca yiyip içmeye de kalkmayın! Aşırı kalori tüketimi de, yenilip içilenler sağlıklı olsa da yağlanmaya, aşırı yağ birikimi ise bağışıklık gücünde azalmaya neden olabiliyor. Obezlerin sık grip, nezle olmalarının sebebi de budur.
MİKROBESİNLERDEN ZENGİN BESLENİN
Beslenme açısından dikkat etmeniz gereken ikinci nokta ise “dengeli” olmasıdır. Bu, besin planınızın “karbonhidrat-protein-yağ” oranları bakımından dengeli olması anlamına gelir. Yani günlük beslenme planınızda eti, sütü, yoğurdu, bakliyatı, tahılı, zeytinyağını, sebze-meyveyi bulundurmamız gerektiğini anlatıyor.
Daha güçlü bir bağışıklık sisteminiz olmasını istiyorsanız üçüncü bir noktayı daha dikkate almalısınız: Seçtiğiniz besinler vitamin, mineral ve benzeri “mikrobesin unsurları”nı da ihtiva etmeli! Özellikle de C ve A vitaminini, betakaroteni, çinko ve selenyumu mümkün olduğu ölçüde de D vitamin ve demiri bulundurmalı. Antioksidanlardan zengin olmalı.
Besinlerle bu tür mikrobesin unsurlarını yeteri kadar kazanamazsanız, bedeniniz kısa bir süre yorgun düşecek, karşılaştığı ilk enfeksiyon savaşını büyük bir olasılıkla kaybedecektir. Daha da kötüsü, enfeksiyon daha ağır ve şiddetli, daha uzun ve problemli geçebilecektir.
Özetle, özelikle kış aylarında beslenmenize ayrı bir itina göstermenizi tavsiye ederim. Özellikle şunlar çok önemli ayrıntılar: “Sabahları mutlaka kahvaltınızı yapın. Öğün atlamayın. Alkolden uzak durun. Probiyotik gücü fazla olan yoğurda, kefire yer ayırın. Aşırı un ve şeker tüketmeyin. Zeytinyağını tercih edin. Sık sık balık yiyin. Meyveyi, sebzeyi artırın. Yumurtadan faydalanın. D vitamini ile güçlendirilmiş besinlere öncelik verin.”
Depresyon, stres, uykusuzluk tehlikesi
BUNLARI UNUTMAYIN
Bağışıklık sistemimizi etkileyen başka faktör de var tabii ki, yani sadece doğru, dengeli ve akılcı beslenmeniz yetmiyor, stresten uykuya kadar pek çok faktör bağışıklık gücümüzü etkileyebiliyor.
İşte bu nedenle depresyondan ve stresten uzak durmaya çalışmalısınız. Araştırmalar da depresyonluların nezle-grip ve benzeri kış enfeksiyonlarına daha kolay yakalandıklarını teyit ediyor. Üzüntüler, korku, kaygı ve endişeler de bağışıklık sistemini çökertebiliyor.
Uykusuzluk ise en az beslenme, stres-depresyon kadar önemli bir problem. Bağışıklık sisteminin uykuda salgılanan melatonine (uyku hormonu) ve büyüme hormonuna (büyüme ve gelişme yanında, orta ve ileri yaşlarda tamir hormonu gibi çalışıyor) çok ihtiyacı var. Bunun için de özellikle kış aylarında günde en az 8-9 saat bir uyku gerekiyor.
Anlatmak istediğim şey özetle şudur: Kış aylarında daha sağlıklı kalmak istiyor, nezleden, gripten, diğer ateşli hastalıklardan korunmayı arzuluyorsanız bağışıklık sisteminizi güçlendirin, bunun için de öncelikle beslenme, uyku, düzenli fiziksel aktivite, stressiz ve depresyonsuz yaşam gibi temel konulara özen gösterin. Bağışıklık güçlendirici desteklerden faydalanın ama bunlara dikkat etmezseniz ciddi bir sonuç almayı beklemeyin.
Probiyotikler faydalı
YENİ BİLGİ
Bağırsaklarınızın bağışıklık gücünüze etkisi çok fazla. Sağlıklı bir bağırsak için probiyotik yükün (doğal floranın) güçlü olması lazım. Probiyotik gücünüz ne kadar fazlaysa enfeksiyonlara özellikle bağırsak, üst solunum yolu ve idrar yolu enfeksiyonlarına karşı direnciniz o oranda artıyor.
Çok sayıda araştırmada gösterildi ki düzenli probiyotik desteği almak soğuk algınlığını önleme ve iyileştirmede de faydalı oluyor. Kefir ve yoğurt bu amaçla tüketilebilecek en etkili besinler. Ayrıca çok sayıda probiyotik kapsülü (Sustenex, Culturella, Align) var.
Ben de kış boyunca düzenli probiyotik desteği almayı tercih ediyorum ve her gün bir probiyotik kapsülü yutuyorum.
Omega-3 de önemli
AKLINIZDA OLSUN
Omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemini güçlendirdikleri, enfeksiyona yakalanmayı zorlaştırıp, enfeksiyonların tedavisini hızlandırabildiklerini gösteren çalışmalar var ama sadece bağışıklı güçlendirmek ya da enfeksiyonları tedavi etmek amacıyla omega-3 kullanmanızı tavsiye etmem, genel sağlık yararları nedeniyle faydalanmanız daha doğru olur. Bol ve sık balık yiyin.
Cevizden, ketentohumu ve yeşil yapraklı sebzelerden (özellikle de semizotundan) faydalanın. Bunların tümü Omega-3 zengini yiyecekler…
Çinko ve demir kullanalım mı?
Çinko uzun süredir bağışıklık desteği ilaçlarına eklenen bir mineral. Bunun nedeni çinko yetersizliğinin bağışıklık fonksiyonlarını azalttığını gösteren bulgular. “Yeteri kadar çinkonuz varsa böyle bir takviye yine de gerekli olabilir mi?” Olabilir! Çinkonun soğuk algınlığını daha hızlı sürede iyileştirebildiğini gösteren çalışmalar var.
Demir eksikliğinin bağışıklık zayıflığına neden olabileceği biliniyor. Bununla birlikte sadece demir eksikliğinin saptandığı durumlarda ihtiyaç kadar demir kullanmak lazımdır. Demirin fazlası vücutta birikir. Özellikle karaciğer ve pankreasta tahribat yapabilir. Bu nedenle, demir haplarını yalnızca doktorunuz önerirse alın.
Betaglukan işe yarıyor mu?
HATIRLAYIN
Ülkemizde çok yaygın kullanılan bir bağışıklık desteği olsa da betaglukan ile ilgili olan bilgiler de oldukça çelişkili, faydalı olmadığını gösteren çalışmaların sayısı bir hayli fazla. Ben de betaglukan içeren desteklerin ciddi bir etkilerinin olduğu kanaatinde değilim. Betaglukanın çok farklı formları var. Bunlardan bazılarının faydalı olabileceğini gösteren çalışmalar mevcut. Bu nedenle biraz daha beklemekte fayda var diye düşünüyorum.
Bağışıklık desteği bitkiler hangileri?
ÖNEMLİ
Ekinezyanın bu konuda çok eski bir şöhreti var ama bu bitkisel desteğin havası son yıllarda bir hayli azaldı. Nedeni, farklı merkezlerde yapılan araştırmaların ekinezyanın zannedildiği kadar güçlü bir bağışıklık desteği olmadığını göstermesiydi.
Goldenseal de bu amaçla kullanılan bitkisel destekler arasında yer alıyor ama onun da ciddi bir fayda sağlığı kanaatinde değilim.
Son zamanların gözde bitkisel bağışıklık desteği Güney Afrika kökenli bir bitkiden (Pellorgonium sidoides) elde edilen özler. Yaygın adıyla Umclaoba olarak tanınan bu bitkisel desteğin pek çok marifeti var. Doğrudan virüsleri yok edebildiği gibi, bağışıklık sistemini tahrik ederek de antiviral defansı güçlendirebiliyor. Bununla birlikte sadece alkolde eriyebildiği için 5 yaşından küçük çocuklarda kullanılmaması gerekiyor, çünkü umclaobanın sıvı özlerindeki alkol oranı bir hayli yüksek.
Paylaş