Paylaş
Çünkü soğuk kış ayları vücut direncimizin azaldığı, ateşli enfeksiyon hastalıklarının çoğaldığı dönemlerdir. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ile pnömoni gibi ağır akciğer iltihaplanmaları bu mevsimin damgası gibidir.
Enfeksiyonlar, herhangi bir doku ya da organımızın mikroorganizmalara yenilmesi ve onlar tarafından istila edilmesi durumudur. Mikroorga-nizmaların tipi enfeksiyondan enfeksiyona değişir. Sebep bazen bakteriler -örneğin beta hematolitik streptekoklar- bazen virüsler, seyrek olarak da mantarlardır.
BAĞIŞIKLIK GÜCÜNÜZ ÖNEMLİDİR
Eğer sağlam bir bağışıklık sisteminiz varsa, vücudunuz bu mikroorganizmalardan hiçbirine kolay kolay yenilmez, hastalık yapıcı organizmalarla yaptığı savaşı çoğu zaman o kazanır! Vücudun mikroplara karşı direnç düzeyini belirleyen temel faktörse kişinin bağışıklık sisteminin gücü, kuvvetidir ve işte bu nedenle de güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak çok ama çok önemlidir.
Bağışıklık sisteminin gücünü etkileyen pek çok faktör olsa da (soğuk, rutubet, stres, uyku...) en önemlisinin beslenme tarzımız, besin seçimlerimiz olduğu kesindir. Beslenme hem makro hem mikro anlamda bağışıklık gücümüzün belirleyicisidir. Nedenine gelince...
BESLENME-BAĞIŞIKLIK İLİŞKİSİ ÇOK MÜHİM!
Beslenme-bağışıklık ilişkisini optimal düzeyde tutmak için her şeyden önce vücudunuzun ihtiyacı olan enerjiyi besinlerle mutlaka kazanmanız gerekir. Ayrıca bu enerjinin bir bölümünün mutlaka hayvansal proteinler ve omega-3 yağları, zeytinyağı gibi sağlıklı protein ve yağlardan oluşması, yani beslenmenizin sağlıklı dengeyi koruması da önemlidir.
Maalesef bu da yeterli olmaz! Beslenmeniz vitamin, mineral ve bazı antioksidanları da yeterli miktarlarda içermelidir.
Kısacası besin seçimleriniz, beslenme biçiminiz bağışıklık sisteminizi doğrudan etkiler.
Önemli bir nokta daha var: Yakalandığınız enfeksiyonu yenebilmeniz ve kısa sürede iyileşebilmeniz için de beslenmenize özen göstermek zorundasınız.
Ateşli bir hastalıkta eğer kendinize iyi bakmayı beceremez, doğru ve dengeli beslenemezseniz hastalığı atlatmanız da pek kolay olmaz.
İş uzar, hatta bazı can sıkıcı gelişmeler ortaya çıkar. Örneğin, basit bir nezle, bir süre sonra ağır bir zatürree (pnömoni) fırtınasına dönüşebilir.
D ve A vitamini işe yarar mı?
D vitamininin bağışıklığı güçlendirmede önemli fonksiyonları var. Yeteri kadar D vitamininden zenginleştirilmiş yiyeceklerden faydalanamayanların bu vitamini kış aylarında destek olarak kullanmaları mümkün. D vitamini seviyeniz 50’nin altındaysa, böyle bir destekten faydalanmayı mutlaka düşünün.
“A vitamini takviyesi de faydalı olabilir mi?” sorusunun cevabına gelince... Ben besleneme planında yeteri kadar A vitamini alanların, takviye olarak bu vitamini kullanmalarının doğru olmadığı düşüncesindeyim. A vitamini düşüklüğü çok özel bazı durumlarda görülebiliyor. Sadece böyle bir durum söz konusu olduğunda A vitamininin takviyesi düşünülmeli.
C vitamini faydalı mı?
C vitamininin enfeksiyonlardan koruyucu ve ateşli hastalıklarda iyileşmeyi hızlandırıcı etkisi konusundaki tartışmalar hâlâ devam etse de, bu vitaminin bağışıklık sisteminin viral enfeksiyonlarla mücadele sürecinde önemli görevleri üstlendiği kesin.
Bir nezle ya da grip sürecinde C vitamini almanın hastalığın geçmesini hızlandırıp hızlandırmayacağını bugün hâlâ tartışabiliriz. Ama bu vitaminin “bağışıklık savaşını kazanmayı kolaylaştıran interferon kompleman ve prostaglandinlerin üretim ve etkinliğini çoğaltarak, dahası bakteri, virüs gibi enfeksiyon ajanlarının bağışıklık hücreleri tarafından yutulmasına destek sağlayarak”ciddi bir yardımcı olduğu biliniyor. Özellikle virüs enfeksiyonlarında bu vitaminin yararı olduğu görüşündeyim. Kış aylarında korunma amacıyla C vitamini kullanımının da bu nedenle -günde 500-1000mg’ı geçilmemesi koşuluyla- mantıksız olmadığı kanaatindeyim.
Paylaş