Enerjimiz neden azalıyor

Herkes yorgun! Tatilden yeni dönmelerine rağmen “ağır yorgunluk” nedeniyle yardım isteyenlerin çokluğu bizi de şaşırtıyor. Özetle neredeyse bir yorgunluk salgını durumu var. Bana göre nedenlerin yüzde doksanı psikolojik kökenli. Yani bedenler değil, ruhlar yorgun...

Ruhsal enerjinin kaybı içinizdeki jeneratörün susması gibidir. Ruhunuz size ihtiyaç duyduğunuz kadar enerji üretemezse sadece yorgun düşmezsiniz. Bir süre sonra kalp, mide, bağırsak, kas ve daha pek çok dokunuzdaki lambalarınız birer birer solmaya, hatta sönmeye başlar. Cinsel hayatınız bitme noktasına ulaşabilir. Kısacası ruhunuz, yani “iç jeneratörünüz” susunca bedeninizdeki elektrik kesilir, karanlıkta kalırsınız! Ruhsal yorgunluğun birçok sebebi var. işte onlardan bazıları...

BUNLAR ÇOK ÖNEMLİ

- Kutuplaşma ve gerginlik: Herkesin farklı şeyler düşünmesi son derece normal ama insanların düşüncelerinde bu kadar ısrarcı, tutucu, kararlı ve taraflı olmalarına şaşmamak mümkün değil.
- Kendinden uzaklaşmak: Çoğumuz artık düşündüklerimizi söylemiyor, söylediklerimizi yapmıyoruz. Aklımızdan geçenlerle dilimizden dökülenler çok farklı şeyler. Bu “yalan dünya” hali beynin enerji üretim merkezlerinde sarsıntılara (!) ve kararsızlıklara yol açıyor.
- Geleneksel değerlerden kopmak: Yerleşmiş bazı geleneksel kurallar, alışkanlık ve ritüeller bizi hayata ve birbirimize bağlayan (ama çoğu zamanda farkında olmadığımız) süreçlerdir. Bunlar bazen duadır, bazen dinlediğimiz ve tutku derecesinde bağlı olduğumuz müziklerdir, çoğu zaman da ailemizden, içinde yaşadığımız sosyal yapıdan öğrendiğimiz davranış biçimleri, ilişki kurma şekilleri, saygı ve sevgi gösterileridir. Bu konuda da ciddi bir kavram karmaşası ve “kopma hali” yaşadığımızı düşünüyorum.
- Teşekkür etmekte bile zorlanmak: Aldığınız bir bilgi, faydalandığınız bir yardım, gözlediğiniz bir iyilik, iyi davranış, iyi duygu ve daha pek çok şey küçük bir teşekkürle süslenebildiğinde kalıcı ve anlamlı olmaktan da öte bir enerji üreticisi haline de gelebiliyor. Minnettarlık, iltifat etme, kıymet bilme, takdir etme gibi basit ve sıradan saydığımız pek çok davranış ve duygunun bizi besleyen enerji kanalları olduğunu unutmuş gibi görünüyoruz.
- Her şeye kafa patlatmak, fazla düşünmek: Hayat karmaşık hale geldikçe beynimizde üretilen olumlu duyguların yerini olumsuz duygular alıyor. Olumlu/olumsuz duygular arasındaki oran bozuluyor. Aklınızdan geçen olumsuz, korkutucu, endişe yükleyici düşünceler, kıskançlık ve öfke hatları geniş duygular her geçen gün artıyor. Her şeye kafa yormak, detaycılık beynimizin enerjisini sünger gibi içine çekiyor, alıp götürüyor. “Küçük güzeldir” ya da “Az çoktur” yaklaşımını unuttukça ve mutluluğun kaynağını temelde basitlikten ve kolaylıktan aldığını ihmal ettikçe hayat karmaşıklaşıyor. Her karmaşık şey gibi o da bir enerji tüketme makinesi haline geliyor. “Daha çok, daha büyük, daha hızlı” ve ekleyebildiğiniz daha pek çok “daha”nın enerjinizi bitireceğini aklınızdan hiç çıkarmayın.
Daha önce de yazdım: Yorgunluk çağın en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi. Ama bu sorunun arkasında zannettiğinizden çok daha az bedensel neden var. Asıl sorun ruh-beden dengesinin bozulmasında ve ruhun, dolayısıyla hayatın ıskalanmasında yatıyor.

BİR ÖNERİ

Kirazdan faydalanın

Kirazın zamanı sonlanmak üzere. Bu güçlü vitamin ve antioksidan deposundan istifade etmek için çok az zamanınız kaldı. Kirazda özellikle antioksidan polifenollerin bol miktarda bulunduğu biliniyor. Ayrıca bu lezzetli meyve kalsiyum, magnezyum gibi mineraller ile B ve C vitaminlerinden de oldukça zengin. Diğer taraftan beğenmeyip çöpe attığınız kiraz sapı bile işe yarayabiliyor. 30-40 gram kiraz sapını bir litre suda 10 dakika kadar kaynatıp soğumaya bırakın, soğuyunca süzün. Sabah ve öğle yemeğinden sonra bir bardak için. Bu sıvı sadece idrar söktürücü ve bağırsak düzenleyici olarak değil, eklem sorunlarınızı hafifleterek de size yardımcı olacaktır.
Diyetisyen Nilüfer Bayram

NOT ALIN

Uyku borcu ödenir mi


İyi bir uyku sağlığın da, kaliteli hayatın da garantisidir. Sağlıklı bir hayatın “dört karar vericisi” içinde (diğerleri sağlıklı beslenme, aktif bir hayat tarzı ve stresle mücadeledir) kaliteli uyku mutlaka bulunuyor. Ayrıca uykusuzluk kısa vadede kaza riskini artırması, orta ve uzun vadede hastalık riskini yükseltmesi (bağışıklık zayıflamasından kalp krizlerine kadar) nedeniyle de önem kazanıyor. Yani sağlığınızdan emin olmanız ve iyi yaşlanmanız için uyku son derece önemli.
Bu nedenle ne yapıp etmeli uyku sorunlarınızı mutlaka çözmelisiniz. Yeterli uyku için zaman ayırmalı ve bu konuda disiplinli olmalısınız. İyi bir uyku için ayıramadığınız zamanları hemen ertesi günü uyku borcu olarak ödemeyi de unutmamalısınız.
“Uyku borcu” zaman zaman yapacağınız uyku kaçamaklarını çok geç kalmadan ödemek anlamına geliyor. Bu, gece yayınlanan maçları ya da izlemeniz gereken bir filmi, konseri izleme şansını kullanmanızı ama bir sonraki gün yeteri kadar uyuyarak ya da kısa bir öğle uykusu çekerek borcunuzu ödemeniz anlamına geliyor. Kısacası işin uzmanlarına göre “uyku borcu biriktirmek para borcu biriktirmeye” benziyor. “Ne kadar az borcunuz olursa ödeme şansınız o kadar artıyor. Borcunuzu ne kadar erken öderseniz bir sorunla karşılaşma olasılığınız o oranda azalıyor.”
Dr. Evren Altınel

UZMAN GÖRÜŞÜ

Neden adette ağrı olur


Aylık periyotlar sırasında rahim kasılarak içindeki tabakayı atar ve her ay bu tabaka yeniden hazırlanır. Ağrı ve enflamasyondan sorumlu prostoglandin denilen maddeler rahim kası kasılmalarını artırır ve bu maddeler ne kadar yüksekse adet ağrıları da o kadar çok olur. Uzmanlar, ciddi kasılmaların rahmi besleyen damarları kastığını belirleyip, sonuçta oluşan ağrının kalbi besleyen koroner damarların tıkanıklığı sonucu ortaya çıkan ağrıya benzediğini bulmuşlardır.
İlk adetten beri oluşan ağrıların genelde bir sebebi yokken, sonradan başlayan ağrılarda prostoglandinleri yükselten endometriozis (rahim içindeki tabakanın rahim dışında da oluşması), adenomyozis (aynı dokunun rahim duvarında da olması), myomlar (rahmin kanser olmayan urları), rahim ve civarındaki iltihaplanmalar (PID) veya rahim kanalının dar olması (stenoz) gibi sebepler sorumlu olabilmektedir.
Dr. Erhan Cankat
Yazarın Tüm Yazıları