Sayın Hülya Koçyiğit’in aile tıbbi öyküsü pek parlak değil. Genetik mirasında çok sorun var.
Erken yaşta kalp krizi geçirenler, şeker hastalığı problemi olanlar, kilo sorunu yaşayanlar oldukça fazla. Hülya Hanım damar riski yüksek bir aileden geliyor. Kilo alma eğilimi de muhtemelen genetik. Bu sorun şeker hastalığı ve damar problemlerini tetikleyebildiğinden ayrı bir önem kazanıyor. Hülya Hanım’ın genetik miras notu oldukça düşük: 7
Yaşam tarzı seçimleri fena değil. Beslenme alışkanlıkları sağlıklı, besin tüketimi düzenli, besin seçimleri akılcı. Muhtemelen akşam kalorilerini biraz abartıyor. Sosyal ortamlarda kalori kontrolünü unutuyor, bir kenara bırakıyor. Hızlı yemek tüketmek ve hamur işlerini fazlaca sevmek de sanırım bu duygusal kökenli fazla kalori tüketme sorununun neticeleridir. Kırmızı et yerine balığı tercih etmesi, sebzesi, meyvesi, süt ürünü bol bir beslenme tarzını sürdürmesi ise iyi alışkanlıklar. Hülya Hanım’ın beslenme alışkanlıkları notu: 8
YÜRÜMESİ GEREKİYOR
Hülya Hanım’ın egzersiz alışkanlığı yok denecek düzeyde. Düzenli bir aktivite-egzersiz planı yok. Bunun kendisi de farkında. Oysa orta yaşlardan itibaren vücudumuz kas dokusunu kaybetmek, yağ dokusunu arttırmak eğilimindedir. Kas kaybını önlemenin sadece bir yolu vardır: Düzenli aerobik ve direnç egzersizleri yapmak. Eğer kırklı yaşlardan itibaren aktivite planınızı değiştirmez de tembel bir yaşam tarzında ısrar ederseniz, kas kaybınız artacak, yağlanmanız, yeni kilolar kazanmanız kaçınılmaz olacaktır. Hülya Hanım’ın ne yazık ki bedensel aktivite notu da yeterli değil: 6
STRES YÖNETİMİ OLDUKÇA İYİ
Hülya Koçyiğit stresli biri olduğunu düşünüyor ama mesleği ve sorumlulukları dikkate alındığında stres yönetiminin kötü olduğunu söylemek zor. Türk sinemasının en önemli yıldızlarından biri olma sorumluluğunu taşımak, sinema gibi zor bir alanda yıpranmadan ruhsal yapısını bu kadar iyi korumak öyle herkesin harcı değil! Hülya Hanım’ın iyi bir stressavar olduğunu bile söyleyebiliriz. Son zamanlarda yaşadığı küçük ruhsal dalgalanmalar orta yaşların o bilinen hormonal gelgitleri ve kayıplarına bağlıdır.
POZİTİF BİR KİŞİLİĞİ VAR
Hülya Koçyiğit’in son zamanlarda yaşadığı sabah yorgunluğu, hatırlama güçlüğü, migren tipi baş ağrıları, açlık krizleri ve sık yaşadığı mide problemlerinin arkasında da orta yaş dönemi ruhsal gelgitleri var. Hülya Hanım’ın bu gelgitleri azaltması için de egzersiz alışkanlığı edinmesi gerekiyor. Müthiş bir pozitivist olduğunu biliyorum. İyimserliğinin onun en önemli gücü olduğunu fark etmesi gerekiyor.
Hülya Hanım her zaman olumlu bakan, yapıcı, onarıcı, bağışlayıcı ve hoşgörü dolu bir ruh örgütlenmesine sahip. Sevginin bağışlamak, bağışlamanın ise unutmak olduğunu iyi biliyor. İnsan ruhunun dengesini tehdit eden en önemli kusurlardan kıskançlık duygusu Hülya Hanım’da yok denecek kadar az. Hülya Hanım’ın huzur, maneviyat, hayata bağlılık ve sosyal ilişkiler notu oldukça iyi: 9
Hülya Hanım son zamanlarda önemsiz uyku problemleri yaşıyor. Bu biraz naif, kırılgan yapısından, biraz da orta yaşlardan kaynaklanıyor. Hülya Koçyiğit’in uyku sorunu yok gibi bir şey. Uykusu genelde yeterli süre ve kalitede. Notu: 8
Hülya Koçyiğit alkol ve sigara kullanmaz. Kahveyi abartır, çayı kararında bırakır. Besin desteği olarak kullandığı kombinasyon son derece iyi planlanmış bir destek programıdır. Folik asit ve Koenzim Q10’u orta yaş virajını dönen herkese, Likopen ve Kalsiyum desteğini menopoza merhaba diyen bütün kadınlara öneriyoruz. Yeteri kadar D vitamini, magnezyum ve diğer mineralleri kullandığı multi vitamin-mineral karışımından sağlıyor. Hülya Hanım’ın herhangi bir sağlık sorunu yok, düzenli kullandığı bir ilaç mevcut değil. Besin desteği programı mükemmel. Kullandığı cilt ürünü kozmofarmasötik bir cilt desteği. Kinetin, Yeşil çay, C vitamini ve Alfa Lipoik Asit içeriyor. Destek program notu: 9
Sevgili Hülya Koçyiğit’e başsağlığı diliyor, keyifli, huzurlu, sağlığı bol bir yaşamı olacağını umut ediyorum.
BİR BİLGİ
MENOPOZ ÇAĞI BESLENMESİ FARKLIDIR
Menopoz çağı kadınlarının beslenmesi bazı özellikler gösterir. Menopoz döneminde kadınların kalsiyum ihtiyacı yükselir. Kemiklerini korumak ve osteoporozu yavaşlatmak isteyen her kadının günde ortalama 1200-1400 mg kalsiyum tüketmesi gerekir. Buna karşılık kadınların demir ihtiyacı azalır. İlave demir desteği almaları gerekmez. Kalsiyum yönünden zengin besinler tüketmek (peynir, yoğurt), kolesterol tüketimini sınırlamak, doymuş yağları azaltmak şarttır. Menopoz döneminde kilo almanın kolaylaştığını, kilo vermenin zorlaşıp neredeyse imkansızlaştığını da hatırlatalım.
AKLINIZDA OLSUN
MENOPOZ VE HORMONAL DESTEKLER: KİMLERE, NE ZAMAN, NE SÜREYLE?
Menopozda hormonal desteklerin ne zaman kullanılacağına hasta ve hekim birlikte karar vermelidir. Menopoz ile ilişkili bazı sorunların getirdiği zorunluluklar varsa, hormon yerine koyma tedavisi yapılacaktır. Bu dönemi hormon replasman tedavisi alarak geçiren kadınların yaşam kalitelerinin daha yüksek olduğu, kemik kayıplarının azaldığı, böbrek ve mesane problemlerinin kısıtlandığı, menopoza bağlı damar risklerinin, kalp krizi ve benzeri problemlerin daha kolay kontrol altına alındığı birçok çalışmada gösterilmiştir. Hormon yerine koyma tedavisinin kısa ve uzun dönemli olumsuzlukları da mevcuttur. Bulantı, şişme, baş ağrısı, hazım sorunları gibi erken, pıhtılaşma problemleri, meme kanseri gibi geç komplikasyonlara rastlanabilir.
NASIL YAŞIYORSUNUZ ?
Bugüne kadar kalbimle ilgili herhangi bir sorun yaşamadım. Yüksek tansiyonum yok. Yalnızca yüksek kolesterolden mustaribim. Buna karşılık midem çok hassas. Ülser ve gastrit gibi mide rahatsızlıkları geçirdim. Ayrıca, geceleri uyumada zorluk çekiyorum. 22.30’dan önce hiçbir zaman uyuyamam. Bu yüzden bazı günler gündüzleri uyuma ihtiyacı duyuyorum.
Aile bireylerine gelince; 80 yaşın üzerinde sağlıklı yaşayan aile bireyi yok. Kalp hastalığı ve kalp krizi geçirenler var. Bazı aile bireyleri şekerden mustaripti. Şişmanlık ve romatizmayı da ailemde yaşanan diğer sağlık sorunları arasında sayabilirim.
Kilo almaya müsait bir bünyem var. Bu yüzden sık sık diyet yapıyorum. Her sabah mutlaka kahvaltımı yaparım. Ara öğün tüketirim. Gün içinde atıştırmam. Yalnız bazı geceler ufak atıştırmalar yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Sosyal bir ortama girince de besin tüketimim artıyor. Hamur işlerini sık sık tüketiyorum. Hızlı yemek gibi bir alışkanlığım var.
Süt, yoğurt, et, tavuk, peynir, sebze ve meyve ayırt etmem, hepsini tüketirim. Kısaca tüm besinleri dengeli tüketirim. Ancak, kırmızı et yerine balık yemeyi tercih ediyorum. Düzenli besin desteği olarak innova, folik asit, q enzim, multi vitamin, kalsiyum kullanıyorum. Sigara ve alkol kullanıyorum. Günde iki bardak çay ve altı bardak kahve içiyorum.
Stresli ortamlarda da yiyecek tüketimi artıyor. Ayrıca, stresliysem gerilim ve migren tipi başağrıları, sabah yorgunluğu ve hatırlama güçlüğü çekiyorum. Maalesef stresle mücadelem de çok başarılı değil. Her zaman pozitif düşüncede ve huzurlu olamıyorum.
Orta derecede hareketli bir yaşamım var. Fiziksel aktivite yapmaya çok fazla vakit bulamıyorum. Ara sıra yürüyorum, aerobik yapıyorum veya yüzüyorum.