Yaşlandıkça sıklığı artan sorunlardan biri de eklem ağrılarıdır. Siz yaşlandıkça eklemlerinizin de yıpranıp bozulması doğaldır. Yaşlanmak kemikleriniz kadar eklem kapsülü, kıkırdakları ve bağlarını da bozmaktadır.
Yaşlanmış eklemin yaşadığı sorunlar tıp dilinde "Dejeneratif Osteoartrit" başlığı altında toplanır. Bu önemli ve can sıkıcı sorun neredeyse tüm eklemlerde vardır ama özellikle diz ve kalça eklemlerinde belirgindir. Eğer her sabah eklemleriniz tutuluyor, yürüyünce açılıyorsa, merdiven inip çıkarken, çömelip kalkarken dizinizden sesler geliyorsa, diz çöküp kalkarken, yatakta uzanırken ağrılar artıyorsa ve hele bir de dizlerinizde şişme, kızarma ve ısı artışı gibi sorunlar varsa "hoşgeldin osteoartrit" diyebilirsiniz.
Yaşlılık romatizması diye bilinen "Dejeneratif Osteoartrit"in yavaşlatılması veya hızlandırılması biraz da sizin elinizdedir. Kilo fazlalığı nedeniyle ağır yük altında kalan, çarpma, vurma, burkulma, düşme gibi nedenlerle travmalara maruz kalan eklemlerin bu hastalığa yakalanma olasılığı artmaktadır. Fazla kilolardan kurtulan, eklemlerini iyi koruyan, düzenli yürüyüş yapan, aktif bir hayat tarzı olanlarda eklemler bu hastalığa daha az yakalanıyor.
Yaşınız ilerledikçe eklem sorunları ile daha sık karşılaşmanızın sebebi sadece osteoartrit değildir. Eklemleri hasta eden epeyce neden vardır. "Kondromalazi" olarak tanımlanan durumda da diz ekleminde ciddi sorunlar çıkmaktadır. Diz ve kalça eklemleri, menüsküs lezyonları, yan ve iç bağ zorlamaları ve eklem yüzeyindeki düzensizlikler nedeniyle hastalanabilirsiniz.
Sizi yaşlılığa taşıyacak olan gücün diz ve kalça eklemleriniz üzerine bineceğini unutmamalı, eklemlerinize iyi bakmalısınız. Bunun için daha hareketli ve aktif kalmalı, fırsat buldukça çömelip kalkmalı, yürümeli, kısacası eklemlerinize daha fazla hareket yaptırmalısınız. Eklem sorunlarınız varsa tıbbi yardım almakta geç kalmamalısınız. Sorunun eklemin neresinden kaynaklandığını öğrenmeli, doktorunuzun ilaç ve egzersiz önerilerini dikkatle uygulamalısınız.
Osteoartrite bağlı eklem sorunları ile mücadelede Glukozumin ve Kondroitin Sülfat içeren doğal desteklerden, Kollajen Hidrozilat’ları, Omega-3 yağları ile MSM ve SAMe’den faydalanmanız mümkündür. Bu doğal desteklerden nasıl yararlanacağınızı size yine bu sayfalarda anlatacağız.
Kilonuzu yönetirken...
Kilo verdiğinizde arkadaşlarınız size bunu nasıl başardığınızı sorarlar, siz de cevap olarak onlara gösterdiğiniz çabalar yerine, uyguladığınız diyetin etkinliğinden bahsedersiniz. Başaramadığınız zaman ise sorumluluğun sizde olduğunu düşünmez, programınızı veya uzmanlarınızı suçlarsınız. Çözümsüzlüğün sizinle pek bir alakasının olmadığını düşünür, rahatlarsınız. Bu yanlışı yapmayın.
Eğer kilonuzun tamamen dış etkenlerden kaynaklandığını düşünürseniz yanılırsınız ve kilo vermekte daha da zorlanırsınız. Suçu ailenize, genlerinize veya metabolizmanızın farklı çalışmasına yüklemeniz hiçbir işe yaramaz. Eğer teşhisi doğru koymazsanız, tedaviyi de doğru yapamazsınız.
Yapmanız gereken, kilonuzu kontrol ettiğiniz noktayı dıştan içe kendinize çekmeniz, durumunuzu objektif olarak gözden geçirmenizdir. Bunun öncelikli şartı samimi bir değerlendirme yapmanız, doğru yanıtlar vermenizdir.
Diyetinizi değiştirmeye, egzersize başlamaya ve sağlınız hakkında herhangi bir sorumluluk almaya niyetiniz yoksa, işiniz çok zordur. Eğer fazla kiloluysanız ya da kendiliğinizden kilo alıp veriyor ve bütün bunları tamamen tesadüf olarak görüyorsanız, işiniz daha da zordur! Hayatınızı kontrol edebileceğinize inanmıyorsanız, kilonuzu da kontrol edemezsiniz. Bu durumda en doğru olanı yola hiç çıkmamanızdır.
Flax Seed Oil kolesterolü düşürür mü?
Düşürmez! Flaks Seed Oil keten tohumu yağıdır. Keten tohumu yağının bol miktarda bitkisel Omega 3 (Alfa linolenik asit) içerdiği bilinmektedir. Bitkisel Omega 3 yağları vücuda girdiğinde, hayvansal kaynaklı Omega 3 yağlarına (EPA ve DHA) dönüşmektedir. İşte bu nedenle ister keten tohumundan, cevizden, ister semizotundan kazanın, bitkisel Omega 3 yağlarını fazla tükettiğinizde bedeninizdeki Omega 3 miktarını da artırırsınız.
Eğer keten tohumunun Omega 3 zenginliğinden yararlanmak istiyorsanız, bunun en doğru yolu keten tohumunu veya öğütülmüş ununu doğrudan tüketmemizdir. Ticari olarak satılan kapsüllerin içine tıkılmış keten tohumu yağını hiçbir şekilde tavsiye etmiyoruz. Doğal keten tohumunu tükettiğinizde Omega 3 yağları yanında bol miktarda posa, bitkisel ostrojen -lignan- ve protein kazanacağınızı da hatırlatıyoruz.
Diğer taraftan ister bitkisel, ister hayvansal kökenli olsun, Omega 3 yağlarının kolestrolü düşürmede herhangi bir etkileri yoktur. Belki faydalı kolesterolü biraz artırabilirler. Trigiliseridi azaltabilirler ama zararlı kolesterolü düşüremezler. Gıda desteği satıcılarının bu yöndeki telkinlerinin doğru olmadığını bilmenizde yarar var.
Akciğer kanseri artıyor
Son yapılan araştırmalar mide ve kalın bağırsak kanserlerinin azaldığını, akciğer kanserlerinde ise müthiş bir artış yaşandığını ortaya koyuyor. Beslenme alışkanlıklarınız iyileştikçe sadece mide ve kalın bağırsakların değil, prostat, meme ve yemek borusu kanserlerinin de azalacağından kuşkunuz olmasın.
Akciğer kanserlerine yakalananların sayısının hızlı artışının nedeni ise çok açık: Sigara kullanımında ve duman altı haline maruz kalıştaki çoğalma, akciğer kanserinin en önemli nedenidir... Dünyada her yıl sigara içmeyen ama zoraki olarak bu zehri lokantalar, barlar, toplu taşıma araçları, işyerleri veya evlerinde solumak zorunda kalan sekiz milyon suçsuz insan, akciğer kanserine yakalanıyor. Genelde akciğer kanserine yakalananların dörtte biri sigara içmiyor, sadece başkalarının içtiği sigara dumanını soluduğu için kanser oluyor.
BESLENME
OKULU
Demir oranınızı artırın
Demirden zengin bazı besinler
lYağsız et
l Hindi ve tavuğun siyah eti
l Zenginleştirilmiş tam tahıllı ekmekler
l Tavuk yumurtası
l Pekmez
l Kuru fasulye
l Kuru üzüm ve erik
Demir kazancınızı artırmak için
lKahve ve çayı öğünlerde değil ara öğünlerde için
l Demirden zengin yiyecekleri C vitaminden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketin
l Tahılları, kuru baklagilleri ve yeşil sebzeleri ihmal etmeyin.
BİR SORU
Öğle yemeklerimi şirketin mutfağından yiyorum, fakat yediğim yemekler yağlı ve yüksek kalorili görünüyor. Bu şekilde diyete de başlayamıyorum. Ne yapabilirim?
Öğle yemekleri çantaya
Bu tarz tabldot menülerin yenildiği öğle yemekleri diyet yapmanızı zorlaştırabilir. Basit bir sebze yemeğinin kalorisi, hazırlama ve pişirme aşamasında yağ ilavesi ile hesabınızdan daha çok artmış olabilir ya da un ilavesi ile hazırlanan ama size masum görünen çorba diyetinizi bozabilir. Bu duruma ek olarak porsiyon kontrolünün de zorlaştığını hissediyorsanız, öğle yemeklerinizi kendiniz hazırlayabilirsiniz.
Sağlıklı bir öğle yemeği, yüksek proteinli besinleri (söğüş hindi veya tavuk eti, ızgara köfte, yoğurt, haşlanmış yumurta), taze sebzeleri (havuç, domates, salatalık, biber), ekmek ve benzeri yiyecekleri (kepekli sandviç ekmeği, simit, galeta) içermelidir. Sandviçler genellikle paketlenmiş öğle yemeği arasındaki bir numaralı tercihtir. Sandviçinizi daha lezzetli hale getirmek için yeni tür ekmekler deneyebilirsiniz ve içine ilave edeceğiniz proteinli yiyecekleri (ton balığı, peynir, tavuk gibi) çeşitlendirin.
Hazırladığınız sandviçleri yeşillikler, domates, salatalık, biber gibi sebzelerin yanında fesleğen, nane, dereotu ile deneyin. İyi bir öğle yemeği hazırlamak fazla zaman almaz. Sabah hiç vaktiniz yoksa, o zaman öğle yemeğinizi bir gece önceden paketleyin ya da akşamdan kalan yemekleri uygun saklama kaplarında ufak porsiyonlar şeklinde saklayın. Bunlar sıklıkla bir sonraki gün öğle yemeği için sevindirici ve basit seçeneklerdir.
BİR SORU
Son dört aydır beslenme davranışlarımı değiştirerek kilo vermeye çalışıyorum. Okuduklarımla ilk önce kahvaltı sorununu çözmem gerektiğini anladım, çünkü hiç kahvaltı yapmıyordum. Birkaç kahvaltı örneği verebilir misiniz?
250-300 kalorilik kahvaltılar
Dünkü cevabın devamı
1 su bardağı (160 ml) az yağlı süt
5 çorba kaşığı yulaf gevreği/müsli
100 gr’lık 1 porsiyon meyve (örneğin 1 küçük elma)