Bazıları için duygusal durum yeme alışkanlıkları üzerinde fazla etkilidir.
Gözlemlerimiz, duyguları yüzünden aşırı yiyenlerin oldukça geniş bir grup oluşturduklarını, kilo problemi yaşayanlarda duygusal kökenli yeme ataklarının ciddi bir rol oynadığını gösteriyor. Öyle görülüyor ki, bu insanlar bedensel değil, duygusal açlıkları yüzünden yemek yiyorlar. Ne yazık ki, duygusal doyum sağlayan yiyeceklerin çoğu aşırı kalori yüklü karbonhidrat ve yağ grubu besinlerdir. Duygusal nedenli yeme atakları yaşayanlar, açlıklarını(!) bastırmak için salatalık, domates değil, pizza, makarna ya da çikolataya yöneliyorlar.
Eğer hiç beklemediğiniz bir anda kendinizi sofrada oturmuş yemek yerken, bir kutu çikolatayı, bir paket dondurmayı afiyetle mideye indirirken ya da pizza ısmarlarken bulursanız... Üzgün, kırgın olduğunuz veya hayal kırıklığı yaşadığınız zamanlarda pasta ve keklere saldırıyorsanız... Stresli bir toplantının, zor bir kararın sonrasında, açlık krizine yakalanıyorsanız, siz de duyguları yüzünden aşırı yiyenlerden biri olabilirsiniz. Eğer bu sorulara "Evet!" yanıtını veriyorsanız "duygusal kökenli yeme bozukluğu" yaşayanlar sınıfına hoş geldiniz!
BOŞ YUVA SENDROMU İŞTAHI AÇIYOR
Aslında hepimiz duygusal nedenlerle yeriz. Duygusal "gel-git"lerimizi de neşeli-keyifli zamanlarımızı da yemeklerle değerlendiririz. Nişan törenlerinin, evliliklerin, doğum günlerinin ve yıldönümlerinin yiyecek sofralarında kutlanması olağandır. Yeme-içme kutlamaları, sosyal yaşamın ve aile yaşantısının ayrılmaz bir parçasıdır. Yukarıda sözü edilen "duygusal kökenli yeme bozukluklarında" ise durum biraz farklıdır. Bu problemi yaşayanların çoğu kararsızlıklarını, uzamış ve derinleşmiş hüzünlerini hatta endişe ve korkularını, yiyeceklerle yenmeye çalışırlar. Depresyon sorunu yaşayanlarda, bu tür davranış bozuklulukları daha sık görülüyor. Depresyon hastalarının daha kolay kilo almasında, duygusal kökenli iştah sapmaların (ve biraz da kullandıkları antidepresan ilaçlarının) önemli rolü vardır. Siyasetçiler, bankacılar, borsacılar, yöneticiler duygusal kökenli yeme bozukluğuna en kolay yakalananlardır. Menopoz dönemi, duygusal kökenli yeme problemlerinin en sık görüldüğü zamanlardan biridir. Özellikle eşinden veya çocuklarından ayrı yaşayan, birlikte yaşasa bile kendisini yalnız hisseden, "boş yuva sendromu" problemi nedeniyle depresyona giren orta yaşlı kadınlarda, duygusal kökenli yeme atakları ve buna bağlı kilo sorunları daha fazla görülmektedir.
YENİ BİR KAVRAM:FATTITUDES
Dr. Jeffrey R. Wilbert duygusal kökenli aşırı yeme bozukluğunu, yağlanma "Fatty" ve davranış "Attitudes" kelimelerinden esinlenerek "Fattitudes" olarak isimlendiriyor. Dr. Jeffrey’e göre, eğer bizi aşırı kalorili gıdaları tüketmeye, ihtiyacımız olmadan, zamansız ve kontrolsüz beslenmeye yönelten "saklanmış ya da fark edilmemiş duygular" iyi yönetilmez ya da zamanında keşfedilmezse "besin-duygu bağlantılı kilo sorunları" daha da yaygınlaşacaktır.
Eğer kilo sorunu yaşayan biriyseniz, duygusal kökenli bir yeme problemi yaşayıp yaşamadığınız anlamaya çalışın. Duygusal kökenli yeme bozukluklarına bağlı kilo sorununun çözümünde, standart diyetlerin hiçbir işe yaramayabileceğini unutmayın. Bu sorunun çözümü için, tecrübeli bir psikologla iş birliği yapmak gerektiğini hatırlayın.
Böbrek fonksiyonlarının en basit göstergeleri
Kreatin ve BUN
Yükselmiş Kreatin ve Kan-Üre-Nitrojen seviyeleri (BUN) genellikle azaltmış böbrek fonksiyonlarının göstergesidir. Kreatin ve üre nitrojeni, normalde böbreklerin kandan temizlediği atık maddelerdir. Eğer böbrekleriniz yeteri kadar çalışmıyorsa, bu maddeler kanda yükselir ve doktorunuz ileri tetkik yapılmasını ister. İdrar tahlilinde protein ve kırmızı kan hücrelerine dikkat edilir. Glomerüler Filterasyon Hızı denilen tetkik ile böbreklerinizin çalışma yüzdesi belirlenir . Bu metotlar ile doktorunuz, kanda kreatin ve BUN yüksekliğine sebep olan sorununuzun tanısına yaklaşmış olur. ehattat@yasasinhayat.org
Dr. Ece HATTAT
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için:
Tel: (0212) 236 73 00
Diyet mutfağını bir lezzet mutfağına dönüştürün
Diyet yaparken misafir ağırlamak çok zor oluyor, pişirdiğim yemeklerin tadına bakmak diyetimi bozar mı?
Mutfağınızı diyet yaparken de çeşitlendirebilirsiniz. Önemli olan sadece karbonhidrat ve yağ ağırlıklı olan pastalar, börekler ve çöreklerden uzak durmanız veya bu yiyecekleri hazırlarken daha çok meyve ve sebze ağırlıklı olmasına dikkat etmenizdir. Sebzelerden kabak, ıspanak, pazı, semizotu meyvelerden çilek, elma, armut, şeftali hazırlayacağınız börek ve tatlıların kalorilerini azaltırken lezzetinden ödün verdirmeyecektir. Özellikle ana yemeklerden önce servis edilen yiyeceklerin hafif olmasına dikkat edin. İşte size bir tarif;
MANTAR DOLMASI (2 kişilik)
1 porsiyon : 130 kalori
l 250 g (8 iri boy mantar)
l 20 g (2 dilim) az yağlı tavuk jambon
l 2 diş sarımsak,
l 2 çorba kaşığı ince kıyılmış maydanoz
l 1 çorba kaşığı zeytinyağ
l Karabiber, yenibahar, kırmızı biber
l 1 çorba kaşığı rendelenmiş az yağlı
kaşar peyniri
Mantarların ayıklanmış sap kısımlarını sarımsakla beraber ince ince doğrayıp kareler halinde kestiğiniz tavuk jambon ve diğer malzemelerle karıştırın. Bu harcı mantarların ortasına yerleştirin, fırın ızgarasında yaklaşık 20 dakika pişirin. Ve sıcak olarak servis yapın.
niluferinceis@yasasinhayat.org
BALIKsevmeyenlere keten tohumu ve semizotu
Eğer beslenmede balık yemeden Omega-3 yağ asitlerini almak istiyorsanız, EPA kapsülleri, balıkyağı, Maxepa, Omega-3 softgel kapsüllerini kullanabilirsiniz. Keten tohumu da, Omega-3 yağ asitlerinin kaynağıdır. Günde birkaç çorba kaşığı keten tohumunu salataların üzerine ekleyerek yeterli miktarda Omega-3 yağ asidini almamız mümkündür. Başlangıçta bağırsak hareketlerini hızlandırdığı için hafif gaz ve ishal görülebilir. Düşük dozlardan başlayarak, miktarı yavaş yavaş artırmakta fayda vardır. Omega-3 yağ asidinin kolay ve ucuz diğer bir kaynağı da semizotudur. Çiğ olarak rahatlıkla yenebilir ve salatalarda kullanılabilir. Keten tohumunu kahve gibi öğüterek salatalara, yoğurda ekleyebilirsiniz.