Paylaş
Nasıl ki bağırsağınızı düzenli aralıklarla boşaltamadığınızda pek çok sağlık sorunuyla karşılaşıyorsanız (gaz, şişkinlik, basur, makat problemleri, kolitler), beyninizdeki olumsuz düşüncelerden, özellikle anlamsız keder birikimlerinden arınamadığınızda da pek çok hastalığın kısa bir süre sonra kapınızı çalacağından hiç kuşkunuz olmasın. Kısacası sağlık ve huzurlu olmanın yolu, beyni ve bağırsağı “temiz tutmak”tan geçiyor.
İsterseniz önce bağırsaklardan başlayalım. Sağlıklı bir insanın bağırsağını her gün -mümkünse her sabah- düzenli olarak boşaltmayı başarması, evindeki çöp kutusunu boşaltması kadar önemlidir. Bağırsağın hangi sıklıkla boşalmasının sağlıklı olduğunun yanıtı henüz verilebilmiş değilse de, günde üç kez tuvalete gitmeniz de, üç günde bir tuvalete çıkmanız da normal kabul ediliyor. Ama doğrusu ve sağlıklı olanı, bağırsağı her sabah düzenli olarak boşaltma alışkanlığı edinmek olmalı.
Özel bir sağlık sorununuz yoksa ve posadan (bakliyatlar, sebzeler, meyveler), probiyotik bakterilerden (yoğurt, ayran, kefir), prebiyotik besinlerden (turşu, boza, sirke) zengin besleniyorsanız ve yeteri kadar hareket eden biriyseniz, bağırsağınızı düzenli bir şekilde boşaltma konusunda ciddi bir sorunla karşılaşmazsınız. Çünkü çoğu zaman kabızlık probleminin arkasında yatan gerçek neden bir sağlık sorunu değil, ısrarla ve genellikle de bilmeden sürdürülen, sürekli tekrarlanıp duran beslenme yanlışlarıdır.
Eğer yine de bağırsağınızın tembel olduğunu düşünüyorsanız, doğal kepek (yarım çay bardağı kadar kepeği yoğurtla karıştırarak başlayabilirsiniz), kuru erik, kayısı, incir, keten tohumu veya karnıyarık otu tohumu gibi doğal yardımcılardan faydalanmaya çalışın. Ama doğaldır diye güvenip sinameki haplarına ve sinameki içeren çaylara elinizi bile sürmeyin.
Beyni boşaltmak şart!
Beyni olumsuz düşüncelerden arındırmak ve boşaltmak konusuna gelince… Her gün binlerce olumsuz fikir yüklediğimiz müthiş bir organdır beynimiz. Farkına varmadan, sürekli olarak endişe, öfke, keder içeren olumsuz duygular yüklediğimiz bu organımızın da tıpkı bağırsağımız gibi bir toksin yüklenme kapasitesi var. Bu kapasitenin özellikle olumsuz duygulara ayrılan bölümü oldukça az. Hele hele “keder/gam” gibi, “umutsuzluk/korku/endişe/öfke/kıskançlık” gibi duygulara ayrılan bölümü hemen hemen yok denecek kadar küçük.
İşte bu nedenle büyüklerimiz yukarıdaki atasözünü oluşturmuşlar. Nem duvarı nasıl çürütürse gam da insanı o ölçüde çürütüp yıpratıyor. Pek çok sağlık sorununun arkasında bu tür kötü duyguların beyinde uzun süre kalması, birikip depolanması var.
Uykusuzluktan mide kasılmalarına, çarpıntılardan bağırsak gazlarına, cilt döküntülerinden el terlemelerine, titremelerine, el-ayak uyuşmalarından gece kramplarına, saç dökülmelerinden ağız kurumalarına, baş ağrılarından kronik yorgunluklara kadar pek çok sağlık probleminin nedeni bu tür kötü, olumsuz, gam yüklü duygular, yani “beyin kabızlığı”dır.
Eğer keyifli ve huzurlu bir yaşam arıyorsanız bağırsağınızı da, beyninizi de kabızlıktan koruyun.
Paylaş