Doğal besinler içinde insan sağlığına en fazla zarar veren hangisidir derseniz benim yanıtım "doymuş yağlar" olurdu.
Çünkü araştırmalar doymuş yağ tüketimi arttıkça kalp damar hastalıklarının hatta felç olasılığının arttığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunun nedeni doymuş yağların kötü kolesterol seviyesini hızla yükseltmesi. Doymuş yağ tüketimi arttıkça kan kolesterolü de artıyor. Doymuş yağların hangi mekanizma ile kolesterol üretimine yol açtığı ise henüz tam olarak bilinmiyor.
GİRİTLİ’DE KALP KRİZİ NEDEN AZ
Özellikle 7 ayrı ülkede birden yapılan çok büyük bir beslenme ve sağlık ilişkisi çalışması doymuş yağ fazlalığının ciddi bir sağlık zararlısı olabileceğini gösterdi. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Girit’te yaşayan biri Finlandiya’da yaşayan birinden çok daha fazla yağ tüketiyordu. Ama Giritli’nin tükettiği yağ doymuş yağdan fakir olan zeytinyağı iken Finlandiyalı’nın tükettiği yağ doymuş yağdan zengin hayvansal yağlardı. Bu çalışma ortaya koydu ki bir ülkenin beslenmesinde doymuş yağ oranı arttıkça kalp hastalığına yakalanma olasılığı da artıyor.
Daha sonraki çalışmalar doymuş yağların yerine doymamış yağların geçirilmesi halinde toplam yağ tüketimi azaltılmasa bile kalp hastalıklarına yakalanma olasılığının düştüğünü gösteriyor.
HAYVANSAL YAĞLARI AZALTIN
Doymuş yağların en fazla bulunduğu yiyecekler hayvansal yağlardır. Tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı ve kırmızı ette, kanatlı hayvanların derisinde bulunan yağların önemli bir kısmı doymuş yağlardır. Margarinlerde doymuş yağdan zengin yağlardır. Doymuş yağlar bitkisel yağlarda da var. Özellikle ayçiçeği, mısır özü ve pamuk yağı doymuş yağdan zengin bitkisel yağlardır. Tam yağlı sütün, tam yağlı peynirlerin, dondurmanın, hindistancevizinin ve sütünün, palmiye yağının da doymuş yağlardan zengin olduğunu bir kenara not etmenizde fayda var.
NE YAPACAKSINIZ?
Yaşasın Hayat Kliniği Beslenme Uzmanları günlük yağ tüketiminizin 1/3’inden toplam günlük enerji ihtiyacınızın ise 1/10’undan fazlasını doymuş yağlardan almamanızı öneriyorlar. Tereyağının aklanıp aklanmadığı konusuna gelince.
Tereyağının sağlığa bazı yararlarının olabileceğini gösteren bulgular var ama tıptaki o geleneksel kuralı yani "denenmemiş bir bilgiyi ilk kullanan biri olmama kuralını" burada da çalıştırmakta yarar var. Çünkü kalp hastalıkları uzmanları kötü kolesterolü kuvvetli bir şekilde yükselttiği için tereyağının öyle rahatça kullanılmasına hálá sıcak bakmıyorlar. Ben keyif için, hoşluk olsun diye, ölçülü düzeylerde veya tadımlık olarak kullanılmasına ise izin veriyorum!
Yaşasın Hayat Enstitüsü Sapanca’da
Yaşasın hayat! Bir yaşam tarzı yaklaşımı. Bir "wellness" konsepti. Bu konseptin içinde "kilo yönetimi ve sağlıklı beslenmek" var. "İyi yaşlanmak ve antiaging" yaklaşımı var. Beden ve ruha "detox programları" uygulamak var.
Cilt yaşlanmasını öteleyecek çok özel "cilt bakımı" önerileri var. Dahası son yılların Wellness’de bir numaralı trendi "spa" uygulamalarına rehberlik etmek, yön vermek var. Şimdi bütün bunları, bir arada, "Yaşasın Hayat uzmanlarından" doğrudan alabileceksiniz. Hem de "beş yıldızlı" bir konforda, dünyanın en temiz doğal ortamlarından birinde... Sapanca’da faaliyete geçen "Güral Sapanca Wellness Park Otel"de hazırlanan bu güzel fırsatlardan yararlanmak istiyorsanız www.guralsapanca.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Rahim ağzı iltihabı önemli mi
Rahimin vajinaya açıldığı yer olan rahim ağzında iltihaplanma (servisit) sık görülen bir durumdur. Hiçbir şikayeti olmayan kadınların smear testi sonucunda servisitis teşhisi gelmesine oldukça sık rastlanır. Bazen rahim ağzı yaraları (erozyon) servisit durumuyla birlikte olur. Servisit, bazı belirtiler verebilir:
- Gri-sarı, bazen kokulu akıntılar
- Sık, ağrılı idrara çıkma
- İlişki sırasında ağrı ve acı
- İlişki sonrası veya adet harici, bazen menopoz sonrası kanama
Vajinada iltihaplanma yapan bütün mikroplar rahim ağzını da tutabilir. Rahim ağzı steril bir organ olan rahim içiyle bol miktarda mikroorganizma içeren vajina arasında bir bariyer görevi yapmaktadır. Eğer rahim ağzı iltihaplanırsa, bu organizmalar rahim içine ve oradan da tüpler aracılığıyla karın boşluğuna geçip daha ciddi iç genital organ iltihapları, peritonit oluşabilir. Bu nedenle özellikle belirti veren servisit durumları tedavi edilmelidir. Bununla birlikte eğer servisit cinsel yolla bulaşan bir hastalık sonucu oluşmamışsa, tedavi edilmeyebilir.
Hazımsızlığa Homeopati çözümleri
Sindirim sistemi ile ilgili yakınmaların çoğu, günlük yaşamda konforu bozan, keyif kaçıran buna karşın çok da hayati önem taşımayan sıkıntılardır. İstemsiz çalışan sinir sisteminin (otonom sinir sistemi) etkisi altındaki mide ve bağırsaklar, yanma, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık gibi birçok yakınmaya neden olur. Kullanılan ilaçların birçoğu yakınmalardan birini çözerken diğerini alevlendirebilir; asit düzenleyici çiğneme tabletlerinin kabızlık yapması örneğinde olduğu gibi... Homeopatik tedavi yaklaşımı uygun bir seçenek olabilir. Doğru seçilecek tek bir Homeopatik ilaç birkaç sorunu birden çözerken yan etki yapmayışı ile güven uyandırır.
Midede gaz birikmesi ve zaman zaman konforu bozacak ölçüde ağızdan gaz çıkarma zorunluluğu ile seyreden durumlarda "Carbo vegetabilis" veya "Asa foetida" kullanılabilir. Bu sorun özellikle gerginlik ve sinirsel yüklenmelerden hemen sonra gözleniyorsa, yanma da varsa "Argentum nitricum" eklenebilir. Şişkinlik ve yanma hissi bira içildikten sonra ortaya çıktığında "Kalium carbonicum" tercih edilebilir.
Yemeklerden sonra ağırlık çökmesi, uyuklama "Nux vomica" ile düzelebilir. Öğleden sonra genel bir performans düşüklüğü gösteren aynı zamanda şişkinlik ve hazımsızlık çeken kişilerde "Lycopodium clavatum" ilk seçenek olabilir. Yağlı yiyeceklere karşı entolerans (tahammülsüzlük) olduğunda "Pulsatilla" ya da "Magnesia carbonica" kullanılabilir.
Reflü son zamanlarda en çok sözü edilen klinik tablolardan biridir. Homeopati de bir tedavi seçeneği olarak klasik tıbbın sunduğu olanakları tamamlar. İlk belirtilerle birlikte "Robinia pseudo-acacia" adlı bitkisel kökenli Homeopatik ilacın kullanımı yakınmaları giderebilir. Kişinin genel sağlığı ile ilgili diğer özellikleri de göz önüne alınarak tamamlanacak Homeopatik tedavi planı yan etkisi olmadan geniş destek gücü ile yeterli rahatlamayı sağlayabilir.
Kimler mutlaka tansiyon ilacı kullanmalı
Eğer hipertansiyon hastası olduğunuz kesinleşmiş ve bazı sağlık riskleriniz varsa doktorunuz yaşam tarzınızda bazı değişiklikler yapmanızı isteyecek ve belkide ilaç kullanmanıza karar verecektir. Özellikle kalp hastası, böbrek hastası ya da geçmişinde inme-felç hikayesi bulunan biri iseniz, daha önce kalp krizi geçirdiyseniz, bellek problemleriniz varsa ilaç kullanmanızda daha da ısrarlı olacaktır.
Doktorunuza güvenin ve ilaç kullanma kararını ona bırakın. Çünkü yüksek kan basıncının özellikle ani kan basıncı yükselmelerinin, kalp yetmezliği ve inme riskini yükselttiği, kalp krizini tetiklediği, böbrek yetmezliğini hızlandırabildiği, bellek kaybını şiddetlendirdiği biliniyor.
Kimler oruç tutmamalı
- İnsülin kullanan şeker hastaları
- Böbrek yetmezliği bulunan hastalar
- Sürekli ilaç kullanması gereken kronik rahatsızlığı olan hastalar
- Gebe ve emzikliler
- 15 yaş altı ve 85 yaş üstü
- Hipertansiyon hastaları
- Kalp hastaları
- Ülser ve reflü vb. mide rahatsızlıkları
İftar ve sahurda
bunlardan uzak durun
- Aşırı tuzlu besinler (turşu, tuzlu kuruyemişler, cips, hazır çorbalar ve bulyonlar...)
- Çok sıcak yemekler
- Çok yağlı kavurmalar ve kızartılarak hazırlanmış yiyecekler
- Kremalı ve ağır soslu yiyecekler
- Hamur tatlıları
Tüm bu yiyecekler yükselme eğilimi gösteren tansiyon ve kan şekeri, reflü, gastrit gibi mide rahatsızlıkları, gaz, şişkinlik, kabızlık ve spastik kolon gibi bağırsak sistemi rahatsızlıklarına karşı koruyucu olmaları nedeni ile dikkat edilmesi gereken yiyeceklerdir. Buzdolabınızın içinde değil dikkat edilmesi gerekenler listesi olarak üzerinde asılı kalsın.
Şimdi hurma zamanı
İftar ve sahurda yediklerinize dikkat etmeye, porsiyonları ayarlamaya, gün içinde eksik kalanları tamamlamaya çalışıyorsunuz. Ara öğün olarak meyve tüketmeye çalışıyorsunuz ama yediklerinizin sadece kalorisini hesaplarken glisemik indeksini ve yükünü unutmayın! Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Öğünlerde seçtiğiniz besinlerin kalorisi yüksek olmayabilir ama glisemik indeksi ve glisemik yükü düşük tutmak kilo almanızı engeller.
Hipoglisemisi olanlar (şekerin düşmesi), hiperglisemi (şekerin yüksek olması) durumundaki kişiler oruç tutuyorlarsa özellikle öğün içeriğine dikkat etmeleri gerekiyor. İftar sofrasında, çorba ve pide mutlaka olacaktır. O zaman iftara pilav, beyaz makarna, patatesli yemek, hamurişi (mantı vb.) ilave etmek glisemik yükü artıracaktır.
Ama ille de tahıl grubundan bir şeyler eklemek isterseniz bulgur pilavı veya bulgurdan yapılmış yemekler veya kepekli makarna veya kuru baklagiller ile sofranızı zenginleştirebilirsiniz. Sahur için de dikkat edilecek noktalar iftarla aynı. Her ikisinde de sebze-salata tüketmeye özellikle dikkat etmelisiniz. Akşam otururken meyve olarak, elma, armut, kuru kayısı gibi meyveleri tercih edin. Karpuz, kavun, üzüm, kuru incir, hurma gibi glisemik yükü artırabilecek meyvelere daha az yer vermeye çalışın (3 porsiyon meyvenin 1 tanesini bu meyvelerden seçebilirisiniz.) Hurma vitamin-mineraller yönünden çok zengin bir meyvedir, ancak şekeri yüksek olan meyvelerin başında gelir. Bu sebeple günde ortalama 5 hurmayı geçmemenizi tavsiye ederim.