Paylaş
Bana göre yalnızlık, yaşadığımız günlerin en mühim sağlık tehditlerinden biri. Hepimizin bu konuda uyanık olması gerekiyor.
Çözüm ise sağlam ve güçlü dostluklar kurmaktan geçiyor. Eğer güvenilir dostlarınız varsa ve onlarla kurduğunuz ilişkiler samimi ve sağlamsa korkmayın, siz kolay kolay yalnızlaşma tuzağına düşmezsiniz. Ve bu sizi sadece depresyondan değil, daha pek çok sorundan uzak tutar.
Not defterimin “dostluk” bölümüne yazdığım bazı cümleler var ve ben onları sık sık okurum. İsterseniz siz de bir kenara not edin: “Dostluk alternatif psikolojik yuvamızdır. Yaygın inanışın tersine dostların ilişkilerini sürdürebilmeleri için düzenli olarak görüşmeleri, birbirlerine sık sık telefon etmeleri ya da uzun mektuplar, e-postalar yazmaları gerekmez.
İki gerçek dost hiç görüşmedikleri aylar, hatta yıllar sonrasında (bile), ilişkilerine kaldıkları yerden devam edebilirler. Sanki hiç ayrılmamışçasına
kucaklaşabilirler.
* Dr. Toksöz Karasu/Huzurlu Yaşama Sanatı
OKUR SORUSU
Magnezyum mu, kalsiyum mu?
Ne magnezyum kalsiyumun, ne de kalsiyum magnezyumun yerini tutabilir. Biri olmadan öbürü hiçbir işe yaramaz.
Çoğumuzun farkına varmadığı şey şu: Magnezyumun faydaları ve gerekliliği konusunda kalsiyum kadar bilinçli ve bilgili değiliz.
Oysa magnezyum stoklarınız yeterli değilse ne kaslar, tendonlar, ne kemikler, ne de sinir sisteminiz işlevlerini yeterince yapamaz.
Bu nedenle magnezyum noksanlığı konusunda da en az kalsiyum eksikliği kadar dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Magnezyumdan zengin besinlere gelince... Öncelik ceviz, badem ve fındıkta. Bunları sebzeler ve baklagiller izliyor.
Ayçiçeği ve kabak çekirdeğinin de magnezyumdan güçlü olduğunu da not edin.
OKUR SORUSU
Check-up mı, risk analizi mi?
İkisi de koruyucu sağlık kavramının vazgeçilmezleri. İkisi de önemli. Ama siz önceliği yine de check-up’a değil, sağlık riski analizlerine verin.
Zira bu analizler size özel planlanacağı ve etraflı bir sağlık riski değerlendirmesini esas alacağı için daha doğru fikirler verip daha etkili yönlenmeler sağlar.
Özellikle bilinen bir sağlık sorununuz varsa veya herhangi bir sağlık riskiniz söz konusuysa rutin check-up’ları bir kenara bırakıp risk analizlerine yönelmeniz daha uygun olur.
KISA KISA
Magnezyum kimlere lazım?
Magnezyuma herkesin ihtiyacı var. Günlük ihtiyaç erkekler için 300, kadınlar için 400 mg civarında.
Eğer dengeli besleniyor, magnezyum zengini besinleri yeteri kadar tüketiyorsanız ve “kramp, yorgunluk, kalp ritim bozukluğu, el ayak uyuşmaları, karıncalanmaları gibi nöropatik sorunlarınız” yoksa ilave magnezyum desteği almanız gerekmez.
Bununla birlikte kesin kararı bırakın doktorunuz versin.
Çünkü magnezyum desteğini migren ataklarını azaltmak, fibromiyalji belirtilerini hafifletmek, stresi daha kolay tolere etmek, insülin direncini daha kolay çözmek için kullanan hekimler de var.
Glukozamin kıkırdağı korur mu?
Glukozamin desteklerinin kıkırdak kaybına bağlı eklem sorunlarında ağrıyı azaltıcı faydalar sağladıkları kesin.
Diğer taraftan bozulmuş kıkırdak yapısını düzeltmek yanında glukozamini kıkırdağı güçlendirmek için de kullanmanın faydalı olabileceği belirtiliyor.
Glukozamin vücudumuzda doğal olarak bulunan protein benzeri bir madde. Görevi sülfür ile birleşerek aktifleşmek ve hücrelerle dokular arasındaki bağları güçlendirmek.
Birçok bilimsel çalışmada glukozaminin kıkırdak dokusunu onardığı, eklem kayganlığını desteklediği, yeni kıkırdak yapımını teşvik ettiği ise net ve açık olarak gösterildi.
Sadece eklem sorunlarınızda değil, kıkırdaklarınızı desteklemek için de glukozamin desteği kullanabilirsiniz. Detaylı bilgi için bir ortopedi veya romatoloji uzmanından fikir almanızı öneririm.
BİR SORU
Aralıklı oruç işe yarıyor mu?
Oruç çok eski geleneksel ve dinsel bir beslenme ritüeli, gizli bir güç. Ruhsal ve bedensel faydaları var. Binlerce yıldır uygulanan, her inanışta farklı ritüelleri olan bir beslenme yaklaşımı.
İşte bu yaklaşım son yıllarda “daha sağlıklı bir yaşam” isteyenlerin de ilgi duyduğu bir alan oldu. Özellikle “aralıklı oruç” şeklinde uygulananı Orta Avrupa’da yaygın olarak deneniyor.
Aralıklı orucun farklı şekilleri var. Genelde haftada bir veya iki gün yapılıyor, iki haftada bir gün aralıklı oruç yapanlar da var.
Kimi 10, kimi 16, kimi 24 saat oruca giriyor. Uygulayanlar da, destekleyen doktorlar da aralıklı orucun bedene dinlenme fırsatı tanıdığını düşüncesinde. Onlara göre oruç süresince beden hücreleri daha kolay tamir ediyor. Toksinlerden daha kolay temizleniyor.
Bütün bunlar vücudu daha dirençli hale getiriyor. Yine de aralıklı orucun sağlık etkileri konusunda daha fazla çalışmaya ve bilgi birikimine ihtiyacımız var.
Ayrıca herkesin aralıklı oruca girmesi de doğru değil. Sağlığınızın buna müsaade etmesi, engel bir sağlık probleminizin olmaması lazım. Özellikle şeker hastalarının, hamilelerin, 14 yaşından küçük çocukların, ağır organ yetmezliği olanların bu konuyu akıllarından bile geçirmemeleri gerekir.
Hipoglisemisi olanların da bu uygulamaya katılmamaları iyi olur. Bilinen hiçbir sağlık sorunu olmayanlarda bile aralıklı oruç kürleri halsizlik, terleme, yorgunluk, baş ağrısı, bulantı gibi sorunlara yol açabiliyor. Hemen belirtelim: Aralıklı oruç uygulamaları inanç orucu uygulamalarından farklıdır. Tamamlayıcı tıp alanının ilgi duyduğu bir sağlık yaklaşımıdır.
AKLINIZDA OLSUN
Kanser ve bazı rakamlar
* Erkeklerde boy ne kadar uzunsa testis kanserine yakalanma riskinin o kadar fazla olduğu saptanmış. 1.80 metreden sonraki her beş santimetrede testis kanseri riskinin yüzde 13 oranında arttığı tespit edilmiş...
* Bir kadının boyu ne kadar uzunsa kanser riskinin de o kadar yüksek olduğunu gösteren çalışmalar var. 1.73 metreden uzun boylu bir kadında kanser görülme riski 1,50 metrelik bir kadından yüzde 37 daha fazla...
* İşaret parmağının uzunluğu ile prostat kanseri arasında bir bağlantıdan da kuşkulanılmış. 60 yaşındaki bir erkeğin işaret parmağının orta parmağından uzun olması prostat kanserine yakalanma riskini yüzde 87 oranında azaltabiliyor. Erkeğin 60 yaşından büyük olduğu durumlardaysa bu risk yüzde 33 oranında azalıyor...
* Kadınların ölüm oranı doğum günlerini takip eden ilk haftada ciddi oranda artıyor! Erkeklerde ise bunun tam tersi bir durum var. Erkeklerde ölüm oranı doğum günlerinden bir önceki haftada daha yüksek.
* Dr. Frederick Saldmann/En İyi İlaç Sensin/Pegasus Yayınları
Paylaş