’Dolgun’lar halinden ’memnun’sa sorun yok

’Kilo sorunum var’ diyenlere iyi bir haberim var. İsveç’in dünyaca ünlü araştırma merkezi Karolinska Enstitüsü’nde yapılan yeni bir çalışma, birkaç kilo fazlalığı olan kadınların diğerlerinden daha zeki olduğunu gösteriyor. Bu sonuç hiç de şaşırtıcı değil. Kilosu biraz artmış, ’dolgun ama memnun’ kişilerin sağlık bakımından da daha iyi durumda olduklarını gösteren başka araştırmalar da var.

BİZE göre kilo-sağlık ilişkisi dikkate alındığında şanssız olanları üç grupta toplamak gerekiyor: Çok zayıf, çok şişman ya da fazla kilolu ve bu kiloları özellikle göbek bölgesinde birikenler. Kilo sorunu ile ilişkilendirilen sağlık problemleri daha çok bu üç gruptan birinde yer alanlarda ortaya çıkıyor.

Unutmamak gerekir ki, her yaşın bir kilosu var. Siz yaşlandıkça vücut yağınız ve kilonuz artıyor. Bir görüşe göre, 25 ile 65 yaş arasında her yıl yarım kilo almak sağlıklı bir değişim olarak kabul ediliyor. Yani 30’lu yaşlarda 60 kilo olan birinin 50. yaş gününü kutlarken 70 kilo olması beklenen bir gelişme. Böyle durumlarda ciddi bir sağlık probleminiz yoksa durumu doğal kabul etmeli, kilo artışını bir sağlık tehdidi olarak görmemelisiniz. Kozmetik bir kaygı duyabilirsiniz, o ayrı bir konudur.

Ayrıca birkaç çalışma, hafif kilo artışı olan ama bu arada hareketli bir hayat sürmeyi başaranların beklenenden daha uzun yaşadıklarını gösteriyor. Kısacası sadece zayıf insanların sağlıklı olduklarını sanmayın. Birkaç kilo fazlalığı olmak her zaman kötü bir şey değildir. Sorun yağlarınızın nerede biriktiğinde ve problemin şişmanlık boyutuna varıp varmadığındadır.

Amerikan paradoksu

Konu kilo fazlalığı olunca ortaya sıkça atılan sorulardan biri de şudur: "Madem fazla kilolular daha az yaşıyor, kiloları sürekli artan Amerikalıların ömrü neden uzuyor?". Bu soruyu yanıtlamak kolay değil ama tereddüt duyanların bir miktar haklı oldukları da gerçek. Son 50 yılda Amerikan toplumunda kilo sorunu neredeyse yüzde 300’lük bir artış gösterirken, Amerikalıların ortalama yaşam süresi de bu arada 15-20 yıl uzayıverdi.

Bu durumu "Amerikan paradoksu " diye de tanımlamak mümkün (Biliyorsunuz, Fransızlar bol kırmızı et yedikleri, yağlı peynirlerden vazgeçmedikleri ve tereyağı yemekte ısrar ettikleri halde kalp damar hastalıklarının en seyrek görüldüğü uluslardan biri ve bu durum "Fransız paradoksu " diye adlandırılıyor).

Biz diyabeti, hipertansiyonu, kalp damar hastalığı, kalp yetmezliği ya da ciddi başka bir sağlık sorunu olmayanların obezite ortaya çıkmadıkça ve fazla kilolar göbek bölgesinde birikmedikçe ideal vücut ağırlıklarının yüzde 5’ini geçmeyen kilo artışlarını fazla büyütmemeleri düşüncesindeyiz. Bunlar "kozmetik kilolar"dır. İsteyenler tabiî ki bu tip kilo artışlarından da kurtulmaya gayret edebilirler. Güzel görünmek herkesin hakkı. Herkes kendini güzel görmek ve güzel görünmek ister ama bu isteği abartmamak, bir ruhsal sıkıntı haline getirmemek ya da tıbbi nedenlerle süslememek gerekiyor. Yoksa can sıkıcı bir sürü gelişme ortaya çıkıyor, tatsız-tuzsuz bir hayat başlıyor.

Savaşı kaybetmeyin

Çünkü bazı insanlar sanki fazla kilolu olmak üzere ayarlanmış bir metabolizmaya sahiptirler. Genetik kodları böyle yazılmıştır ve genleri böyle istemektedir. Bunlar ne kadar dikkat ederlerse etsinler kolay kilo alır, zor kilo verirler. Çoğunda kilo sorunu daha çocukluk yaşlarında başlar ve yaş ilerledikçe belirginleşir. Özellikle bu kişiler sorunu obezite düzeyine vardırmamalı, kilo vermeyi düşündüklerinde ise çok dikkatli olmalıdır. Çünkü onları uzun süreli bir yolculuk beklemektedir. Bu yolculukta yaşam tarzlarında ciddi değişimler yapmaları gerekecektir. Eğer bu değişimleri yapmaz ve bunları keyifli, eğlenceli hale getirmezlerse "savaşı daha baştan kaybetmişler" demektir.

Bu durumda olanların çözümün kilo vermekte değil, "kiloyu yönetmekte" olduğuna ikna edilmeleri şarttır. Eğer böyle yapılmazsa o "mucize diyetler" ve "insanüstü çabalar" bırakılır bırakılmaz verilen kilolar fazlasıyla ve hızla geri alınır. Bir süre sonra "rejim yapacağım" derken, vücutta ciddi bir "rejim sorunu" ortaya çıkar.

Yazının girişinde de belirttiğimiz gibi birkaç kilo fazlanız var diye üzülmeyin. Fazla kilolarınızı şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi ciddi bir sağlık sorununuz yoksa ve/veya fazla kilolarınız göbek, bel, karın hattında birikmemişse ya da sorun obezite boyutuna varmamışsa dert etmeyin. Dolgun ama memnun biri olmanız da mümkündür. Yemek yemek dünyanın en keyifli şeylerinden biridir. Kilonuzu yönetirken de "iyi ve güzel şeyler yeme hazzı"nı kendinize çok görmeyin. Sizi haz duygusundan mahrum edecek her türlü zayıflama önerisine hayır deyin. "Medeni bir diyet yapmak" da her zaman mümkündür. Medeni diyetin ne olduğuna bir başka yazımızda değineceğiz.

ÖNEMLİ

En riskli üç durum

Bize göre kilo-sağlık ilişkisinin çok önemli olduğu üç temel durum vardır ve bu üç durumda kilo sorunu mutlaka çözülmelidir. Bunlardan birincisi şeker hastalığı, kalp yetmezliği, hipertansiyon gibi problemi olanlarda birkaç kilo fazlalığın bile bu hastalıkların seyrini ağırlaştırdığı gerçeğidir. Böyle durumlarda ufak tefek kilo fazlalıkları bile verilmeli, sağlıklı bir kiloda kalmakta ısrar edilmelidir. Kilo sorununun önemli olduğu diğer bir durum da, yağların karın-göbek-bel çevresinde biriktiği hallerdir. Bu durumda kilo sorununun tartılmak yerine bel çevresi ölçümleriyle izlemek daha doğrudur. Göbek noktanız dikkate alınarak bel çevrenizi bir mezurayla ölçtüğünüzde bulduğunuz rakam erkekseniz 100, kadınsanız 88 cm.yi geçmemelidir. Doğru olanı bu ölçünün erkeklerde 96, kadınlar 82 cm.nin altında tutulmasıdır. Daha yüksek rakamlar "yedek lastik," "bira göbeği" ya da "orta yaş genişlemesi" gibi sempatik tanımlamalarla hoş görülmemeli, yağ fazlalığı 35 kilo da olsa kaybedilmelidir. Fazla kilonun sağlığı kesinlikle bozduğu üçüncü durum ise obezitedir. Eğer sorun bu noktaya varmışsa artık bir hastalıktır. Bilindiği gibi obezite son 20 yıldır bir hastalık olarak kabul edilmektedir.

BİRBİLGİ

Amerikan paradoksunun sebebi ne

Amerikan paradoksunun temel nedeni, fazla kiloluluk durumunun ille de hasta olmak, sağlık sorunları içinde kıvranmak ve doktorların kapısını aşındırmak anlamına gelmemesidir. Eğer şeker hastalığı, kalp yetmezliği, hipertansiyon gibi ciddi bir organ yetmezliğiniz, ağır bir sağlık probleminiz yoksa ideal vücut ağırlığınızın yüzde 5-10’unu geçmeyen kilo fazlalıkları ciddi bir sağlık sorunu yaratmayabiliyor. Ayrıca fazla kilolar obezite düzeyine varmadıkça ya da göbek bölgesinden kilo almadıkça kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı gibi problemlere yol açmıyor. Bu durumlarda fazla kiloluluk daha çok hayatın kalitesini etkiliyor. Diz, kalça, bel, hatta sırt ağrıları başlıyor, efor kapasitesi düşüyor, çarpıntılar, nefes nefese kalmalar ön plana çıkıyor. Ya da kasık ve göğüs altında pişikler, mantar enfeksiyonları, egzamalar, safra kesesinde taşlar, adet düzensizlikleri, tüylenme, çabuk yorulma, horlama gibi sağlığı orasından burasından didikleyen problemlerle karşılaşılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları