Paylaş
Sağlıkta başımıza gelen problemlerin birçoğunun nedeni bilgisizlik ve ilgisizlik. Çoğumuz sağlığımızı nasıl koruyacağımız, güçlendireceğimiz, problemlerimizi daha erken nasıl fark edip, nasıl çözümleyebileceğimiz konusunda tam bir ilgi ve bilgi fukarasıyız. Oysa hepimizin yaratılıştan gelen ve biraz genetik miras, biraz çevresel faktörler, biraz da yaşam tarzımızdan etkilenen bir "beden ve ruh şartnamemiz" var. Bu şartnamede neler yazdığını bilir, ortaya çıkabilecek sorunları zamanında çözersek hayatımız daha keyifli ve daha güzel olur. Sağlığına duyarlılık gösteren bazı okurlardan gelen "neden?" sorularından bazılarını yanıtlamaya bu hafta da devam ediyoruz.
Kanser yiyeceklerle önlenebilir mi?
Belirli bir yiyeceği yiyerek kansere yakalanmayı önlemenin mümkün olabileceğini söylemek en azından şimdilik doğru değil. Bununla birlikte sağlıklı beslenmenin (özellikle antioksidan gücü yüksek yiyecekler tüketmenin) kanserden korunmada etkili bir faktör olabileceği kesindir. Meyve-sebze ve tahıl-bakliyat tüketimi arttıkça kansere yakalanma olasılığı düşüyor. Meyve ve sebzeler etkili bir koruma sağlıyor. Bir meyve veya sebzenin hatta tahıl veya bakliyatın antioksidan gücünü tahmin etmenin en kolay yolu renkleridir. Renkli (özellikle koyu renkli, yeşil, siyah, mor, kırmızı, mavi, sarı, turuncu) olanlarda antioksidan moleküller daha çok bulunuyor. Kırmızı fasulyenin beyazdan, siyah üzümün beyaz üzümden daha fazla koruma gücü var. Nar, yeşil çay, domates, lahana ve kan portakalı, kırmızı greyfurt, Trabzon hurması gibi yiyecekler ile rezene, zerdeçal da kanserden korunmada faydalı olabiliyor.
Ceviz kolesterolü düşürür mü?
Ceviz güçlü bir Omega-3 kaynağı olarak iyi kolesterolü yükselten, toplam kolesterolü de önemli ölçüde azaltabilen değerli bir yiyecek. Eğer kilo probleminiz yoksa -yani kalorileri hesaplamanız gerekmiyorsa- günde 7-8 ceviz yemeniz kolesterol probleminizi kontrol altına almanıza yardımcı olabilir. Bir cevizde ortalama 25 kalori var, 8 ceviz ortalama 200 ek kalori kazandırır. Kilo probleminiz olsa da günde 8 cevizi yiyebilirsiniz ama 200 kaloriyi başka yiyeceklerden kısmak ya da 200 kalori harcayacak bir egzersizi yapmanız koşuluyla! Cevizin homesisteini azaltan, folik asit ve B vitaminlerinden de zengin olduğunu bir kenara not etmenizde yarar var.
Üzüm kalbin ilacı mı?
Üzüm suyu ve şarapta bulunan, kalp hastalığı riskini büyük ölçüde azaltan mucize bir madde var: Resrevatrol. Resrevatrol aslında sadece üzümün kendinde değil, ağacının gövdesinde hatta asma yaprağında bile bol miktarda mevcut. Bu çok güçlü antioksidan sadece kalp damarlarını değil bütün damarları koruyor. Belki de bu nedenle kalp krizinde yakalanma olasılığını azaltıyor, bunamayı geciktiriyor, hatta hayatı uzatıyor. Harvard’lı ünlü araştırmacı Sinclaire’in çalışmaları da bu görüşü doğruluyor. Resrevatrolün en çok üzümün çekirdeği ve kabuğunda bulunduğu biliniyor. Kırmızı şarap üretilirken fermantasyon işlemi üzümün kabuğu ile birlikte yapıldığından kırmızı şarapta, beyaz şaraba göre daha fazla resrevatrol var. Daha çok resrevatrol kazanmak istiyorsanız çözümü yalnızca şarap kadehlerinde aramayın. Kırmızı üzüm yiyin (çekirdeklisini tercih edin ve çıtır çıtır çiğnemeyi de ihmal etmeyin), üzüm suyu ve pekmez için. Resrevatrolün siyah dut, ahududu ve fıstıkta da bulunduğunu hatırlatalım.
Yüksek şeker mi, yüksek kolesterol mü tehlikeli?
Bu soruyu "40 katır mı 40 satır mı?" diye sormak da mümkün! Çünkü iki durum da tehlikeli. İkisi bir arada bulunduğunda tehlike daha da büyüyor. Özellikle bu tehlikeli ikiliye iyi kolesterol HDL’nin azlığı gibi üçüncü bir sorun daha eklendiğinde koroner kalp hastalığına yakalanmamanız neredeyse şansa bağlı bir durum haline gelebiliyor. Şeker hastalarında kabul edilebilir kan şekeri değerlerinin açlıkta 120’nin, toklukta 140’ın altında, LDL değerlerinin 100 civarında (daha azı daha iyidir), HDL’nin ise 50’nin üzerinde olması öneriliyor.
Şeker hastalarının sayısı neden artıyor?
Beslenme yanlışlarımız ve tembelliğimizden! Bu iki yanlışı yaptıkça fazla kilolu ve şişman insanların sayısı artıyor. Bu artışta şeker hastalarının sayısının iki katına çıkmasına yol açıyor. Özellikle şekerli ve unlu yiyeceklerin tüketiminin artması şeker hastalığının artmasını tetikleyen faktörler. Günümüz insanı içtiği meşrubatlar, yediği tatlılar nedeniyle yüz yıl öncesinin 10 katı, elli yıl öncesinin 5 katı şeker tüketiyor.
Gizli şeker nasıl anlaşılır?
Şeker hastası veya şeker hastalığı adayı olup olmadığınızı anlamanın en kolay yolu açlık değil, tokluk şekerinize bakılmasıdır. Yemek yedikten sonraki 1 saat içinde kan şekeri normalde 140’ın altında olmalıdır. Yemeklerden 2 saat sonra ölçülen kan şekeri ise yol göstericidir. Daha genel bir değerlendirme için, 3 aylık kan şekeri ortalamasını gösteren hemoglobin A1c testinden de yararlanabilirsiniz. Kan şekeriniz arttıkça bu maddenin kandaki seviyesi de yükseliyor. Normal değer %6’nın altında olmalıdır.
Mor domates kanseri önler mi?
Yiyip içtiklerimizle kanseri önleme konusunun artık biraz istismar edilmeye başlandığını bilmelisiniz. Hiçbir yiyecek veya içeceğin sürekli olarak tüketildiğinde şu veya bu kanseri doğrudan önleyebileceğini gösteren insanlarda yapılmış bilimsel bir çalışma yok. Bununla birlikte kırmızı domatesteki likopen’in, böğürtlendeki, yaban mersinindeki antosiyanin’in, nardaki elagik asidin, üzümdeki rezrevatrol’ün, kırmızı soğandaki kuvarset’in, elmadaki pekt’in, sarımsaktaki alis’in, lahanadaki sulforafan’ın bedenimizin kanserle savaşmasını, kanserojenlerin genlerimizde oluşturabileceği muhtemel genetik hasarların önlenmesi ya da onarılmasını kolaylaştıracağını gösteren yüzlerce kanıt var. Bu yiyecekleri taze, doğal ve mevsiminde, düzenli ve çeşitliliğe dikkat ederek tükettiğinizde bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir, kanser ve daha pek çok hastalığa karşı direncinizi arttırabilirsiniz. Ama bu yiyecekleri haşlamak, süzüp suyunu içmek, çeşitli kürler şeklinde uygulamanın herhangi bir organ ya da doku kanserini tek başına doğrudan önlediğini gösteren güvenilir, bilimsel çalışmalar henüz yok.
Bel çevresinin genişlemesi neden önemli?
Son yıllarda birbirinden ayrı ülkelerde farklı araştırmacıların yaptığı bütün araştırmalar şu ortak sonuçları gösteriyor: Bel çevresi büyüdükçe (erkeklerde 100, kadınlarda 88 cm’yi geçince) kalp damar hastalıklarına kalp krizlerine-, felçlere, şeker hastalığına yakalanma riski artıyor. Hipertansiyon ihtimali yükseliyor. Cinsel güçsüzlük ve isteksizlik daha yüksek oranda görülmeye başlıyor. Unutkanlık problemi ile daha sık karşılaşılıyor. Bu nedenle kilonuzu sadece tartılarak izlemeniz yeterli değil. Bel çevrenizi de ölçmeniz, izlemeniz gerekiyor. Kan şekeriniz hafif yüksek, HDL kolesterolünüz düşük, ürik asidiniz fazla, trigliseridiniz 300’lerin üzerinde, tansiyonunuz yükselme eğiliminde, karaciğeriniz yağlanma yolculuğunda ise bel çevrenizi mutlaka kontrol edin!
Nar neden öneriliyor?
Nar çok güçlü bir antioksidan kaynağıdır. İçinde antosiyaninlerden elagik aside kadar onlarca doğal ilaç vardır. Antosiyaninlerin ve elagik asidin güçlü birer damar koruyucu kanser riski azaltıcı oldukları biliniyor. Yeni çalışmalar narın tansiyon düşürücü etkisinin de olduğunu gösteriyor. Bu yararları elde edebilmeniz için her gün bardak bardak nar içmeniz de şart değil. Sağlık yararı için 1/4 su bardağı taze sıkılmış nar suyu yeterli oluyor.
Paylaş