Eklemleriniz taşıyıcı ve destek sistemlerinizdir. Diz eklemi bu sistemin en önemli üyelerindendir.
Dizleriniz sağlam değilse bedeninizi taşımanız mümkün değildir. Diz eklemi sabit bir taşıyıcı sistem de değildir. Bükülmek, katlanmak, dönmek, içe ve dışa hareket etmek gibi çok farklı görevleri yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle son derece karmaşık bir yapıyla donatılmıştır. Bu yapı eklemi örten kıkırdaklardan, iç ve dış bağlardan, "menüsküs" dediğimiz yumuşak ve elastik yastıkçıklardan, eklem sıvısı ve eklem kapsülünden oluşmuş mükemmel bir organizasyondur. Bu yapının herhangi bir elemanında çıkan bir sorun can sıkıcı gelişmeleri başlatabilir. Olağanüstü bir güce, dirence, kendini tamir etme yeteneğine sahip olan bu mükemmel eklemi öyle kolay kolay da bozamazsınız. Onu bozmak için son derece dikkatsiz davranmalı ve arızalandırmak için ısrarcı olmalısınız!
ŞİŞMANLIK EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ
Diz eklemlerinin tek hastalığı artrit değildir. Diz osteoartriti’nin -biz ona diz eklemi romatizması diyelim- diz ekleminin en yaygın hastalığı olduğu doğrudur ama dizin iç ve dış bağları, menüsküsleri ve kapsülünde de sorunlara rastlanabilir. Diz eklemi romatizması kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazladır. 50 yaş üzerindekilerde daha fazla görülür. Şişmanlık önemli bir risk faktörüdür. Sadece sağlıklı kiloda kalmak bile hastalığa yakalanma olasılığını yarı yarıya düşürür. Dizde osteoartrit’i olanların kilo vermeleri, şikayetleri önemli ölçüde geriletir. 5-10 kiloluk bir kilo kaybı dizlerin üzerindeki yükü en az 20-30 kilo azaltır. Bunun nedeni normal yürüyenlerde bile dizlerin üzerine binen ağırlığın vücut ağırlığınızın 3-4 katı olmasıdır.
GENETİK MİRAS VE TRAVMALAR DA ÖNEMLİ
Diz eklemi romatizmasının birçok nedeni vardır ama diz eklemine dışarıdan gelen travmalar genetik değişim ve kilo fazlalığı bunların en önemlileridir. Yaşlanma, menüsküs yaralanmaları, eklem bağlarında oluşan yırtıklar, kapsül zorlamaları gibi nedenlerle de bu sorun oluşabilir. Eklem bozulmasının en önemli sonucu eklemin iç yüzeyinde özellikle diz kapağının altında ortaya çıkan aşınmadır. Bu aşınmalar reaksiyon tarzında oluşan yeni kemik oluşumlarıyla ilerler. Bir süre sonra kıkırdakta da değişimler başlar. Hastalık yıllar içerisinde yavaş yavaş ilerler ve eklem yapısında önemli hasarlara yol açar. AĞRI VE TUTUKLUK İLK BELİRTİLERDİR
En önemli şikayet dizde ağrı, şişlik ve tutukluk hissidir. Ağrı özelikle bir aktiviteyi takiben ortaya çıkar. Birkaç dakikalık oturmanın ardından yapılacak ilk hareketlerde ortaya çıkan ağrı ve tutukluk tipiktir. Tutukluk hissi sabah ilk kalktığınızda da hissedilir. Hastalık ilerledikçe ağrı ve tutukluk neredeyse sürekli hale gelir. Daha ileri dönemlerde gece uykuda bile ağrı vardır. Birkaç adım atmak, birkaç merdiven çıkmak bile sorun haline gelir. Eklem dengesinin bozulması daha ileri dönemde hissedilir. Sebebi kas gücünün kaybı ve yan bağlarının zayıflamasıdır.
Dizleriniz sizi geleceğe taşıyacak, yaşlılığınızda işinizi gücünüzü görmenize, kişisel ihtiyaçlarınızı gidermenize, kendinize yetmenize yarayacak en önemli organlarınızdır. Dizlerinizde meydana gelen basit sorunları bile ciddiye alın. Eğer 70’li, 80’li yıllara sağlıklı dizlerle adım atamazsanız sizi tatsız, keyifsiz, hareketsiz, problemli bir gelecek bekliyor. İşte bu nedenle dizlerinize gözleriniz gibi bakın. Dizlerinizden gelen her sese (bu ufak bir çıtırtı olsa bile) kulak verin.
Seyahatler diyet sabotajcısı mı
İşim gereği sürekli seyahat ediyorum, bu koşullarda diyet yapmak imkansız gibi bir şey. Diyetimin düzenli devamı için nelere dikkat etmeliyim?
Amerikan, Meksika, Çin, İtalyan, Japon mutfağından menüler, pizzacılar, fast-food restorantlar ve dönerciler ya da kebapçılar karşılaşabileceğiniz lokanta türlerinden bazıları. Çeşitliliktir kafanızı karıştıran, diyetinizi bozan. İşte bu aşamada yapacağınız tercihlerin doğru seçimler haline gelmesi için öneriler;
Dışarıda yemek zorunda olduğunuz öğünleri önceden planlayın. En azından ana öğünlerinizden ikisini diyetinize uygun bir şekilde tüketmeye özen gösterin.
Ara öğün için fırsatlar oluşturun. Çantada taze veya kuru meyve, bisküvi taşıyarak başlayabilirisiniz.
Seçenekler sunan lokantaları tercih edin. Özellikle çeşitli gıda seçenekleri ve farklı pişirme yöntemleri (ızgara, fırın, buharda gibi) sunan lokantaları seçin.
Dışarıda yemek yerken diyetinizi bozan en önemli unsurlardan biri yağdır. Özellikle seçtiğiniz yiyeceklerin sossuz olmasına dikkat edin.
Dışarıda yemek yerken tabağınızdakilerin tümünü bitirmeye çalışmayın.
Dışarıda yediğiniz her yemeğin arkasından tatlı yememeye özen gösterin. Çok arzu ederseniz meyve ve sütlü tatlıları tercih edin.
Ah şu boyun kırışıklıkları
Boyun kırışmaları sadece kadınların değil erkeklerin de canını sıkan, saklanması güç bir yaşlılık işaretidir. Eğer bu doğal yaşlanma işaretlerinin daha az gelişmesini istiyorsanız;
Yüzünüzü nemlendirirken boynunuza da nemlendirici sürmeyi unutmayın.
Yüzünüze yaptığınız dermokozmetik bakımları boynunuza da yapın.
Boynunuzu düzgün ve dik tutmaya, etrafınıza vücutta dik açı oluşturacak şekilde bakmaya gayret edin.
Fırsat buldukça boyun egzersizleri yapmaya, boyun bölgenize özellikle çene altınıza aşağıdan yukarıya doğru masaj uygulamaya gayret edin.
Alçak bir yastıkta yatmaya çalışın.
Yüzme ve diğer boyun kaslarını geliştiren egzersizlerin koruyucu etkisinden yararlanın.
Kırışıklıkları azaltmada faydalı olduğu kabul edilen teknolojik yöntemlerden biri olan radyo frekansı dalgalarından yararlanın.
Şeker kalbe iyi gelmiyor
Kan şekeri yüksekliği kalbiniz için en az kolesterol sorunu kadar önemli bir tehdittir. Şeker hastalarının neredeyse dörtte üçü kalp-damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bunun nedeni şeker hastalığının damar sertliğini hızlandırması ve erken yaşlardan itibaren tetiklemesidir. Şeker hastalarında sık görülen iyi kolesterol düşüklüğü, trigliserid artışı, kan basıncı yüksekliği gibi sorunlar kan şekerinin yaptığı damar tahribatını daha da şiddetlendiriyor. Eğer şeker hastalığınız varsa kan şekeri ayarınız normal sınırlarda bile olsa belirli aralıklarla koroner kalp hastalığı yönünden incelemeden geçmelisiniz. Bu incelemeleri tıpkı periyodik göz muayeneleriniz gibi düzenli olarak tekrarlamanız öneriliyor. Kısacası son yıllarda "gizli şeker" denilen dönemde bile şeker hastaları bir kalp-damar hastalığı adayı gibi değerlendiriliyor.