"Bir erkek damarları kadar yaşlıdır" diyen Dr. William Osler’in haklılığı son yüzyılda yapılan yüzlerce araştırmayla kanıtlanmıştır.
Eğer orta yaş yolculuğuna genç ve temiz atardamarlarla çıkmışsanız hücre ve dokularınızın işi daha kolaydır. Genç ve temiz damarlar demek, daha bol kanlanan dokular, daha çok besin maddesi ve oksijen kazanan sistemler, daha güçlü kalp, beyin, kas, kemik ve böbrekler demektir.
İHTİYAÇ duyduğunuz besin maddelerinin hepsi (aminoasitler, vitaminler- mineraller, yağ asitleri glukoz-şeker hormon ve enzimler), tedavi için kullandığınız ilaçlar hücrelerinize atardamarlarınız ile ulaşmaktadır. Damar trafiğinin düzenli işlemesi, gidiş ve dönüşlerin aksamadan, beklemeden sürmesi sağlığınız için önemlidir.
İÇ YAPISI ÇOK ÖNEMLİ
Damarlarınızın içi olağanüstü kaygan ve sağlam bir zeminle kaplanmıştır. Bu zeminin önemli özelliklerinden biri kendi kendini yenileyen, tamir eden, sorunlarını kendiliğinden fark edip iyileştiren doğal bir sistem olmasıdır. Kanınız bu sistemi oluşturan çok ince dengeler ile hep aynı süratte, aynı kalite ve kıvamda akar gider. Damarınızın iç yüzeyini döşeyen kaygan hücresel tabaka ve altında yer alan kas sistemleri olağanüstü bir işbirliği içinde çalışır. Aynı işbirliği damarın içindeki kan hücreleri ve damar yüzeyini döşeyen hücreler arasında da yaşanır.
DAMAR NASIL DARALIR
Damarlarınızın sağlığını bozan kötülükler işte bu mükemmel iç yüzeye zarar vererek başlar. Bu zararlanmalarla damar duvarının düzgünlüğü bozulur. Oluşan çukurlar ve bu çukurların tamiri için gelişen süreçler damarın tıkanması ile sonuçlanabilen kötü bir yolculuğun başlangıcıdır. Eğer damarın yapısını bozan etkenler (LDL kolesterol artışı, kan şekeri artışı, homosistein fazlalığı, hipertansiyon, sigara) ortadan kaldırılmazsa, damarlar daralıp tıkanmaya, sertleşip kalınlaşmaya başlar. Bazen de sorun damar iç yüzeyinin yırtılıp kanamasıdır. Damarın iç yüzeyini kanatan nedenlerin başında yüksek tansiyon, sigara ve stres gelmektedir.
NELERE YOL AÇIYOR
Sertleşmiş, daralmış veya tıkanmış damarlar demek, koroner kalp hastalığı ve buna bağlı göğüs ağrıları, kalp krizleri, ritim bozuklukları, kalp yetmezlikleri, ani ölümler demektir. Bellek bozuklukları, inmeler, baş dönmeleri, denge kayıpları, kulak çınlamaları, görme ve işitme azalmaları demektir. Yürürüken baldırlarda duyulan ağrılar, böbrek süzme kapasitesinde kayıplar, kas gücünde azalmalar, cinsel güçte kayıplar demektir. Özetle yaşlı ve sorunlu damarlar, yaşlanmış ve hasta insan demektir. Kalp damar hastalıkları önlenebilir. Sigara kullanmamak, aktif bir hayat sürüp sağlıklı kiloyu korumak, kolesterolü, kan şekeri ve hipertansiyonu kontrol altında tutmak çoğu kez yeterli oluyor.
UNUTMAYIN
KALBİNİZ BUNLARI SEVMİYOR!
Kan şekeri yüksekliği
Kolesterol fazlalığı
Kilo sorunu veya şişmanlık
Hareketsiz bir yaşam tarzı
Sigara içmek
Stresi bol bir yaşam tarzı
Aşırı alkol kullanmak
Uykusuzluk
Kızgınlık, öfke ve şiddet
Depresif, hüzünlü bir ruhsal yapı
Aşırı yorgunluk
BİR OLAY
Koroner Kulübü’ne girmek kolay çıkmak zor
Birkaç gün önce, incelemeden geçirdiğimiz orta yaşlı bir hastamızın başına gelenler çok üzücüdür. Koroner kalp hastalıklarının genetik miras ile önemli oranda bağlantılı olduğu bilinen bir gerçek, ama bu hastalıkların oluşumunda yaşam biçimimiz de etkilidir. Yıllardır önerilerimizi uslu uslu dinleyen ama her defasında gözardı eden hastamız, daha 50’li yaşlara girerken kalp rahatsızlığına yakalanınca topu genetik mirasına atmış, sorumluluğu kötü kaderine bağlamıştı. Haksızdı! Yaşam tarzı yanlışlarla doluydu: Sigara kullanıyor, stresi abartıyor, yerinden kıpırdamıyor, fazla kilolarını önemsemiyordu. Bu yanlış seçimler onu çok ama çok erken yaşlarda "Koroner Kulübü" üyelerinden biri yaptı. Şimdi bu kulüpten kopmaya çalışıyor. Sigarayı çoktan bıraktı, hayata daha farklı bir pencereden bakıyor. Alkolü nerdeyse hiç kullanmıyor. Akşamları erken yatıp sabahlara erken saatlerde uyanıyor. Düzenli yürüyüşlerini hiç ama hiç aksatmıyor. Kilo sorununu çoktan çözdü. Stresten uzak kalmaya, fırsat buldukça şehirden kaçmaya, bir ayağını sürekli frende tutmaya ve Koroner Kulübü’nden çıkmaya çalışıyor. Kolay gelsin! Bu kulübe girmek kolay, çıkmaksa çok zordur.
KALBİNİZİ HASTA ETMEYİN!
Kalp damar hastalıkları, 50 yaş sonrasının başlıca sağlık sorunudur. Yeni bir çalışma, 50 yaşı aşan erkeklerin yarısından fazlasının, kadınların yüzde 40’ının kalp damar hastalığına yakalanma olasılığı olduğunu gösterdi. Bu risk, ailesinde kalp hastalığına bağlı erken yaş ölümleri yoğun bulunanlarda daha yüksek. Hipertansiyonu, şeker hastalığı, kolesterol fazlalığı, kilo sorunu olanlar ile hareketsiz bir hayat sürenlerde de risk artıyor. Bu risk faktörlerinden birden fazlasına sahip olanların işi daha da zor! Kalp damar hastalıkları yaşam kalitesini bozuyor. Hayatın keyfini, tadını, tuzunu kaçırabiliyor. Bir kaç adım atınca göğüs ağrısı yaşamayı veya nefes nefese kalmayı kim ister? Nefes darlığı, halsizlik, bitkinlik sorununu yaşamayı, günlük sıradan işleri yaparken bile zorlanmayı kim sever? Ayak, yüz şişliklerine, geceleri gelen nefes darlığı krizlerine çare aramayı kim arzu eder?
Ya kalp krizleri ve yaşattığı korkular, kuşkular!.. Heyecan ve telaşlar!.. Kalp krizi sonrasında hayatın pek çok zevkinden uzak kalmalar...
Kalp damar hastalığına yakalanma riski hep var. Bu hastalıklara yakalanma olasılığı bir çalışmada erkekler için yüzde 52, kadınlar için yüzde 39 bulunmuştur. 50’ye kadarki yaşam diliminde iki veya daha fazla risk taşıyorsanız bu rakam erkekte yüzde 69’a, kadınlarda yüzde 50’ye çıkıyor.