Paylaş
Peki hem damak çatlatan, hem de damarları çatlatmak yerine güce güç katan bir besin grubu yok mu? Var! Baharatlar! Baharatların damak çatlatan lezzetlerini pek sevdik. O kadar çok sevdik ki onlara ulaşmak için “baharat yolları” yaptık. Yetinmeyip “baharat savaşları”na bile giriştik. Onları şimdi de sağlık faydaları için seviyoruz. Doğru da yapıyoruz. Zira bu muhteşem besinlerin sadece damaklarımızı şenlendirmedikleri, aynı zamanda “hastalıksavar lezzetler” oldukları da anlaşılıyor. Kısacası, onlar bir yandan damaklarımızı çatlatırken diğer yandan sağlığımızı güçlendiriyor. Mesela mı? Yandaki kutuya buyurun.
BAHARAT MUCİZESİ
Kırmızıbiberin kapsaisin gücü sayesinde ağrıları azalttığı, kilo kontrolünü kolaylaştırdığı, tansiyonu, kolesterolü dengelediği netleşti.
Sarımsağın allisin, soğanın kuarsetin gücüne övgüler düzüyoruz. Biliyoruz ki özellikle sarımsak güçlü bir antibiyotik, etkili antikanser, mükemmel bir antioksidan ilaç gibi çalışıyor. Ondan daha fazla fayda bekliyorsanız iyice ezmeden, gerektiği kadar hırpalamadan, yani içeriğindeki allisin’i açığa çıkarmadan yemeyin. Benfotiamin gücünü de çıkarmak istiyorsanız yağda hafifçe kızartıp öyle tüketin. Sarımsağın etkin bir glutatyon arttırıcı, mitokondri güçlendirici, tansiyon dengeleyici olduğunu da not edin.
Zerdeçala gelince, onun marifetlerini ne saymakla ne yazmakla bitmiyor. Belleği korumadan kanseri önlemeye, bağışıklığı güçlendirmeden damarları gençleştirmeye, iltihapları baskılamadan eklem ağrılarını geçirmeye, yağlı karaciğeri önlemekten glutatyon’u aktive etmeye kadar pek çok alanda işe yarıyor. Bütün bu işleri de sahip olduğu farklı kurkumoidler ve turmeronlar sayesinde başarıyor.
Listeye tabii ki tarçın, muhakkak ki zencefili de eklememiz lazım. Bu son üçlüden daha çok faydalanmak için taze öğütülmüş çeyrek çay kaşığı karabibere de ihtiyacımız var. Listeyi daha da uzatmamız mümkün ama şimdilik bu kadarı yeterli.
İYİ HAYAT İÇİN 10 MÜHİM NOT
Henry Ford’a ait olduğunu söylediği bir cümle 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in dilinden hiç düşmezdi. Cümle şuydu: “Yaşlı insanların tecrübelerinden gelen el freni olmasa dünyayı yerinde tutamazsınız, yuvarlanıp gider.” Demirel bilindiği üzere, tam bir “tecrübe ve bilgi küpü” idi. Ondan, onunla yaptığım sabah sohbetlerinden ezberlediğim kısa bilgileri küçük not defterimde hâlâ saklarım. Hepimize her zaman lazım olabilecek o notların bazılarını sizinle daha önce paylaştım. Bu gün 10 notu daha paylaşımınıza sunuyorum...
Konuşmaya başlamadan önce şu dört şeyi mutlaka düşün: Söylediklerimin gereği var mı? Anlattıklarım iyilik ve şefkat içeriyor mu? Sözlerim birini incitebilir mi? Söz ettiklerim sessizliği bozacak kadar değerli mi?
Huzurlu bir yaşam için dinleten değil dinleyen; yargılayan değil anlayan, haklayan; eleştiren değil hoş gören, affeden; kavga eden değil bölüşen ol.
Hakiki dost iyi günde davetle, kötü günde kendiliğinden yanınıza gelendir.
Yıllarınızı nasıl geçirdiğiniz, o yılların içine ne kadar çok hatırlanabilir ve güzel an ve anı sığdırdığınız, kaç yıl yaşadığınızdan çok daha önemlidir.
Kaybettiklerinin kazancın da olabileceğini unutma.
Mutluluk küçük şeyleri büyük fırsatlar gibi değerlendirebilme becerisidir.
Sabır öfkeden, nezaket nefretten daha iyidir.
Eğer basit ve anlaşılabilir ifade edemiyorsanız yeteri kadar anlamamışsınız demektir.
Her tohum kendi toprağında yeşerir, tohum çiçeğini, çiçek de meyvesini göremez.
Geçmiş pişmanlık, gelecek endişe demektir, huzur sadece anda ve bugündedir.
Paylaş