Paylaş
Salgının ne zaman sonlanacağını tahmin etmek pek mümkün değil. Ama “Salgının kontrol altına alındığını nasıl anlarız?” sorusuna cevap ararsak daha kolay yol alırız.
Herhangi bir salgın hastalığı kontrol altına alıp almadığınızı anlamak istiyorsanız, iki parametreyi dikkatle incelemeniz ve izlemeniz lazım:
1- Bugünkü vaka sayısı.
2- Bugünkü iyileşen sayısı.
Günlük yeni vaka sayısını gösteren rakamlar azalırken, iyileşen hasta sayısı rakamlarının artması sevindirici haberlerdir. Eğer yeni vaka sayısı o gün iyileşen hasta sayısının altına düşerse, işte o zaman salgının kontrol altına alındığını, tahminen de olsa ‘işlerin yoluna girdiğini’ söylemek mümkün olabilir.
Son birkaç günde önümüze gelen rakamlar işte bu nedenle memnuniyet verici. Günlük vaka sayısı 3 binlerin altına inme, iyileşen hasta sayısı ise 2 binleri geçme eğiliminde.
Dün akşam açıklanan rakamlar işte bu nedenle çok önemli. 45 gün sonra günlük iyileşen sayısı, günlük yeni vaka sayısını yakalamak bir yana, adeta ezdi geçti! Sağlık Bakanlığı, iyileşen sayısını 3246, yeni vaka sayısının ise 3122 olduğunu açıkladı...Umalım ki önümüzdeki günlerde de bu güzel haberler devam etsin.
UNUTMAYIN
NETİCEYİ VİRÜS DEĞİL BİZ BELİRLEYECEĞİZ
DAHA önce de yazdım: Virüs bize değil, biz virüse bulaşıyoruz. Elleri ayakları olan, yani bulaşmayı kolaylaştıran virüs değil, biziz. Eğer sokaktan uzak kalabilirsek, el temizliği, temas ve izolasyon meselesini ısrarla sürdürmeyi başarabilirsek virüs sokakta kalacak, bizden uzakta yok olup gidecek.
Lütfen son günlerdeki iyileşme rakamlarına bakarak rehavete kapılmayalım. Sabırlı ve dikkatli olma kararlılığımızı ısrarla koruyalım.
AKLINIZDA OLSUN
KLİMA MESELESİ NET DEĞİL
ÇİN’de yapılan geriye dönük bir olgu analizi çalışması, klimalı ve kapalı ortamlarda klimaların oluşturduğu hava akımının havada asılı kalan virüs yüklü mikroparçacıkların yayılımını kolaylaştırarak viral bulaş ihtimalini arttırabileceğini gösterdi.
Anlaşılan o ki virüsü taşıdığından haberi olmayan bir sessiz taşıyıcı ya da hastalığını ciddiye almayıp ortalıkta dolaşan bir hasta klimalı ortamlarda bir tür ‘süper bulaştırıcı’ haline gelebiliyor.
ÖZEL BİR TEŞEKKÜR
AİLE HEKİMLERİMİZE ÇOK ŞEY BORÇLUYUZ
BİRİNCİ basamak sağlık hizmetlerinin ne kadar önemli olduğunu bu salgın sürecinde bir kez daha anladık.
Çoğu COVID-19 hastasına ilk teşhis birinci basamakta hizmet gören aile hekimi arkadaşlarımız tarafından konuldu.
Yine o fedakâr aile hekimi arkadaşlarımız, görev aldıkları filyasyon çalışmaları sürecinde binlerce yeni hastayı ve gizli taşıyıcıyı tespit etti.
Kısacası bu salgında Türk tıbbının gösterdiği başarıda aile hekimi kardeşlerimizin de önemli payı var.
Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
ÖNEMLİ
SAĞLIK YOKSA EKONOMİ DE YOK
SIK sık tekrarlandığı gibi bir milimetrenin bilmem kaç binde biri(!) küçücük bir virüs hepimizi evlere kapattı. Sokaklar bomboş. Ekonominin çarkları dönmüyor. Ekonominin yeniden hayat bulabilmesi için de mevcut sağlık tehdidinin ortadan kalkması gerekiyor.
Kısacası, sağlıkta bir tehdit söz konusuysa süreç süratle ekonomik bir tehdit haline geliveriyor.
Netice şudur: Sağlık sorunları sadece bizim değil, ekonomimizin de sağlığını bozuyor.
UNUTMAYIN
ZATÜRRE TEHDİDİ ÇOK AMA ÇOK ÖNEMLİ
COVID-19 enfeksiyonunun en önemli özelliklerinden biri, hastalığın akciğerlere süratle ve kolayca inmesi. Neticede gelişen zatürrenin ağır solunum yetmezliğine yol açıp can sıkıcı hatta yaşamı sonlandırıcı noktalara varabilmesi. Pek çok hastamızı bu yüzden kaybediyoruz. Ne var ki burada da erken teşhis ve hızlı hareket ederek tedaviye mümkün olduğunca süratle başlamak çok önemli bir ayrıntı.
İşte bu nedenle eğer ateş, boğaz ağrısı, öksürükle seyreden bir durumda ya da bunlar hiç olmadan bile nefes alıp vermede zorlanma, sık sık nefes alıp verme, göğüste sıkıntı, basınç ve ağrı hissi hissedilirse tedavi girişimlerinde çok hızlı hareket etmek gerekiyor. Kısacası solunum sıkıntısının başlaması çok ama çok önemli bir belirti, ciddiye alınması gereken mühim bir sağlıksızlık işareti.
OKUR SORULARI
KORONA SALGINI NE ZAMAN BİTER
Eğer her şey yolunda gider ve 4 maddelik yeni sağlık anayasasını ısrarla uygulamayı sürdürebilirsek (el temizliği, sosyal mesafe, evden çıkmama, maske takma) salgının ülkemizdeki boyutlarının haziranın ilk iki haftası içinde hissedilen ölçüde kontrol altına alınmış olduğunu görebileceğiz.
Şu bilgiyi tekrar hatırlayalım: Süreyi belirleyecek temel faktör, bizim önerilere uyma ve disiplinli olma kabiliyetimizdir.
UYKUSUZLUK YAPAR MI
UYKUSUZLUK salgın günlerinin önemli sorunlarından biri. Değerli meslektaşım Prof. Dr. Arif Verimli, uykusuzluk meselesinin arka planında ‘sosyal jetlag’ meselesinin olduğunu söylüyor, haklı. Salgının yol açtığı endişe ve kaygı hatta korku hali çoğu insanı uykusundan mahrum bıraktı. Bu arada farklı bir bilginin de olduğunu not edelim. Koronavirüs hastalığının gözden kaçan işaretlerinden birinin de ‘normalden fazla uyumak’ olabileceği açıklandı.
Emory Üniversitesi (ABD) Geriatri Bölüm Başkanı Dr. Camille Vaughan, yaptığı açıklamada özellikle yaşlılarda bu tür uyku bozukluklarına daha sık rastlandığını açıkladı.
KALP HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ
EĞER ciddi bir kalp yetmezliğiniz söz konusu değilse ve ilaç kullanım planınız engel olmuyorsa oruç tutmanızda bir sakınca yok. Ama yine de kalp-damar hastalıkları dahil her türlü kronik hastalıkta oruç tutup tutmama konusunda kararı sizi izleyen doktorunuz ile birlikte vermenizde fayda var.
Paylaş