Paylaş
Yeni hayat, kadınların da erkeklerin de yaşlanmaya bağlı cilt sorunlarına ilişkin düşüncelerini değiştirip ciltlerine ilgilerini artırdı. Çoğu kimse, özellikle de kadınlar, uzun bir yaşamı; kırışık, pörsümüş, sarkmış, cansız, solgun bir ciltle sürdürmek istemiyor.
İstiyorlar ki ciltleri de düşünceleri ve içleri gibi güzel, keyifli, pırıl pırıl olsun. Bana göre, dozunda tutulmak kaydıyla haklı bir beklentidir, iyi ve güzeldir. Yeterki karışıklıklarla savaş haline getirilmesin, ruhumuzu germesin!
Zaten bu nedenle de “anti-aging skin care” (cilt yaşlanmasını geciktirici tıbbî bakım) günümüzün büyüyen pazarı haline gelmiştir. Kozmetik ürünlerle sağlanan “geçici saklamalar” yerini, “cosmopharmaeutical” (kozmofarmasötik) ürünlerle yapılan koruyucu ve tedavi edici “kalıcı başarılara” bırakmıştır.
NE OLUYOR?
Yaşlanmanın en acımasız etkilerini ne yazık ki cildinizde görürsünüz. Kırışıklıklar, sarkmalar, pörsümelerle birlikte gelen değişiklikler, bir sabah aynaya baktığınızda sizi birdenbire ve derin bir karamsarlığa sürükler. Siz bu mutsuzlukla bir anda yüzlerce kozmetik ürününün arasına sıkışmış olarak bulursunuz kendinizi. Sakın hemen paniğe kapılmayın!
Doğru zamanda, doğru ürünler ve destekler kullanarak cildinizdeki yaşlanmaya “Dur!” diyebilir, “cilt yaşı”nızı geciktirebilirsiniz. 50’li yaşlardan sonrasında da sağlıklı, parlak, genç ve ışıl ışıl bir cilde sahip olabilirsiniz.
Cildinizi korumak ve genç kalmasını sağlamak için sadece doğrudan cildinize uyguladığınız kozmetiklerden kazandığınız destek çoğu kez yeterli olmaz. Genetik yapınız ve kodlarınız, beslenme alışkanlıklarınız, fiziksel aktivite düzeyiniz, uykunuz, stresiniz, sigara ve alkol kullanımınız gibi pek çok değişken, cildinizi etkilemektedir.
Erken yaşlarda yaşam tarzınızda yapacağınız olumlu ve akılcı değişiklikler cilt hücrelerinizi korumada size fazlasıyla yardımcı olacaktır. Kozmetik ürünlerine yatırdığınız paraların boşa gitmesini istemiyor, daha geç ve genç yaşlanan, sağlıklı, pürüzsüz ve sıkı bir cilt arzuluyorsanız; cildinizi bilinçli bir şekilde yaşlanmanın oluşturacağı olumsuz şartlara karşı hazırlamak için, sadece doğrudan cildinize uygulayacağınız koruyucu ve iyileştirici ürünlerle (kozmofarmasötikler) yetinmemelisiniz.
Siz de, “nutri kozmetik”lerden yararlanmayı düşünmelisiniz. Daha geç ve genç yaşlanmak istiyorsanız ve yaşlandıkça güzelleşen, düzgünleşen, sevimli, anlamlı, hoş bir cilde sahip olmakta kararlıysanız... Bu genç ve sağlıklı yüzün sadece size ait olmasını, sizi hatırlatıp sizi anlatmasını, o “ikinci el ve fotokopi güzellikler”den biri olmamasını arzuluyorsanız, besleyici kozmetiklerden bilinçli olarak yararlanmalısınız.
NE YAPMALI?
Son dönemlerin en popüler antioksidanı olan alfa lipoik asit aynı zamanda çok etkili cilt koruyucusu nutrikozmetiklerden biridir. Antioksidan özelliğiyle; cilt hücrelerinizi yaşlandırıcı etkilerinden hiç kuşku duymadığımız “serbest radikaller”e karşı korur.
Bu toksik maddelerin ateroskleroz (damar sertliği), çeşitli iltihabî durumlar (osteoartrit), şeker hastalığı, karaciğer rahatsızlıkları ve akciğer hastalıkları gibi dejeneratif sorunlardan başka cilt yaşlanmasında da etkili oldukları bilinmektedir. Güneşin zararlı ışınları kadar etkili bir cilt yaşlandırıcısı olan serbest radikal hasarına önem vermelisiniz.
Alfa lipoik asit “evrensel” bir antioksidan olarak kabul edilmektedir. Çünkü serbest radikalleri hücrenin hem sulu hem de yağlı kısmında yok edecek güce sahiptir. Bu çok önemli bir özelliktir. Hem suda hem de yağda eriyebilen, bu nedenle de hücrelerin tüm bölümlerinde tam ve etkin bir serbest radikal avcısı gibi davranan bu muhteşem antioksidanı, sadece suda eriyen C vitamini veya sadece yağda eriyen E vitamini, koenzim Q-10 gibi diğer bazı antioksidanlardan ayıran temel bir özelliktir.
Paylaş