Paylaş
2- RENKLİ SEBZE VE MEYVE: Renkli, taze ve doğal sebzelerle şeker oranı düşük koyu renkli meyveler de ciddi birer bellek savaşçısı. Bunların en tepesinde de ANTO SİYANİN zengini MOR-SİYAH VE KIRMIZI renkli sebze ve meyveler var: Siyah üzüm, erik, çilek, kiraz, vişne, mor lahana, turp, pancar, domates, yaban mersini, böğürtlen...
3- YEŞİL VE SİYAH ÇAY: Çayların marifeti öncelikle KATEŞİN yapısındaki antioksidan maddelerden geliyor.
4- KURU YEMİŞLER: Günde 30 gramı aşmamak koşulu ile ceviz, badem, fındık, antepfıstığı tüketmek ciddi bir bellek takviyesi işlevi görüyor.
5- ÇEKİRDEKLER: En tepede kabak, karpuz ve ayçekirdekleri var. Bu listeye susam, keten tohumu, chia tohumlarını da eklememiz iyi olur.
6- BAHARATLAR: Birincilik tartışmasız zerdeçal ve onun başasistanı karabiberde. Listede tarçında yer almalı.
7- YEŞİL SEBZELER: Özellikle de ıspanak içindeki çok sayıda bellek dostu madde sayesinde sadece ıspanak değil diğer taze otlar da, yeşil sebzeler de bellek dostu besinler.
8- KAKAO: Bitter çikolatanın veya diğer kakao zengini besinlerin tüketimi de belleğe güç, kuvvet sağlıyor.
9- ZEYTİN VE HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI: İkisinin de kesin bellek dostu olduklarını gösteren çok sayıda bilgi, bulgu var.
10- YUMURTA: B vitaminleri (özellikle B12 vitamini) kolin, protein ve omega-3 zengini bir besin olarak ‘bellek sever’ ve ‘bunama savar’ mevcut her besin listesinde yumurta mutlaka merkezde olmalı.
KOKU KAYBI ALZHEIMER İŞARETİ OLABİLİR
5 duyumuzun her biri önemli. Koku duyusunun ‘hayatın keyfi’ olma ve ‘hayata farklı duyular yükleme’ gibi bazı ayrıcalıkları olduğu da kesin! Belki de bu nedenle koku duyusunun azalması veya kaybını en az görme, işitme azalması veya kaybı kadar önemsiyoruz. Peki koku duyusu ile Alzheimer hastalığı ve bazı dejenaratif nörolojik hastalıklar arasındaki bağlantıdan haberdar mıyız? Bilmeyenler lütfen not etsinler: Koku duyusunun azalarak kaybolması bu hastalıkların erken işaretlerinden biri de olabiliyor. Alzheimer’lı bir hastada koku duyusu kaybı veya koku tanıma yeteneğinde bozulma, hafıza kaybından daha erken dönemde ortaya çıkabiliyor. Kokunun anısal belleği moleküler düzeyde nasıl ve hangi mekanizma ile etkilendiği ise henüz bilinmiyor. Özeti şu: Özellikle 60’lı 70’lı yaşlardan sonra gelişen koku duyusu kayıplarını ve sorunlarını ciddiye almamızda fayda var.
GÜNEŞE ÇIKMADAN 15 DAKİKA ÖNCE SÜRÜN
GÜNEŞ kremlerinin çoğunun kalitesiz oldukları doğru. Peki sorun sizce yalnızca ‘kalitesiz kremler de mi? Hayır! Kullanıcılar da kremlerin nasıl kullanılacağını bilmiyor. İngiltere’de KINGS COLLEGE’in araştırmasında elde edilen sonuçlara bakılırsa kremlerle ulaşılan başarıyı onların nasıl kullanıldıkları belirliyor. Doğrusu şu: Etkin bir korunma için kremlerin ‘yeterince kalın bir tabaka’ şeklinde sürülmeleri, her bir kola, yüz, boyun ve kulaklara yarım şeker kaşığından, her bir bacağa, sırt, göğüs ve kasık bölgelerine ise bir şeker kaşığından fazla kullanılmaları gerekiyor. Dahası mı: Daha güçlü bir korunma için bu ürünleri güneşe çıkmadan 15-30 dakika önce tatbik edip kurumalarına da fırsat vermelisiniz. Ayrıca, bir defa sürmeniz de yetmiyor, en az iki saatte bir yeniden kremlememiz daha doğru. ’Suya dayanıklı’ önerisi ile pazarlanan ürünlerinde pek güvenli olmadıkları anlaşılmış. Bu kremlerinde % 85‘i duştan sonra havlu ile kurulandığınızda silinip gidiyor. Kısacası ‘güneş kremlerini doğru kullanmak’ çok ama çok mühim bir ayrıntı. Son yıllarda cilt kanserlerinde yaşanan patlama dikkate alındığında ise bu ayrıntılara dikkat etmek de güneşlenen herkesin boynunun borcu!
GÜNEŞE ÇOOOK DİKKAT EDİN!
- D vitamini fakiri kaldığımız, bunu esas nedeninin de ‘güneşlenme’ meselesini bilmediğimiz olduğu kesin. Yeterince güneşlenmediğimiz de tartışma götürmez. Bir bilgi ayrıca, ‘güneşten korunma’ konusunda da sınıfta kaldığımıza hiç şüphe yok. Uzmanlara göre çocukken 5 kez ‘güneş yanığı’ geçirmek, ömür boyu ‘MELANOMA’ isimli son derece tehlikeli deri kanserine yakalanma riskinizi % 80 arttırıyor. Yine aynı uzmanlara göre, en tehlikeli deri kanseri sayılan MELANOMA’ya yakalanma sıklığı son 30 yılda ülkemizde % 237 oranında artmış. Bu durumda güneşten korunma meselesini lütfen dikkate alalım. Özellikle küçük çocuklarımızı güneşten koruyalım.
Paylaş