Paylaş
Uzmanlar bu yıl kışın sert geçeceğini söylüyor ama havalar yaz sonu kıvamını inatla sürdürüyor. Pastırma yazı sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya’da değil, tüm ülkede fazlaca uzadı.
Konu “pastırma” olunca akla hemen “sağlıklı mı?” sorusu gelse de sıra “pastırma yazı” oldu mu hepimiz keyif alıp hoşlanıyoruz. Ne var ki -bana göre- pastırma yazı da “ayarı kaçarsa” sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Mikrobik hastalıkların artmasına, alerjik sorunların yoğunlaşmasına, bağışıklığın zayıflamasına sebep olabiliyor.
Kısacası her mevsimin zamanında gelip gitmesi lazım, bu doğanın ve bizim biyoritmimiz açısından önemli bir nokta.
Gelelim “kış ve beslenme” konusuna. Her alanda olduğu gibi beslenmede de kış hazırlıklarına başlamamız lazım.
Bana göre kış beslenmesi demek her şeyden önce “çorba” demektir. Biz “çorba zengini” bir ülkeyiz. Soframızı, içimizi, ruhumuzu ısıtan, sohbetlerimizin derinliğini, koyuluğunu artıran, karnımızı doyurup tok kalmamızı kolaylaştıran yüzlerce çorbamız var. Peki neden çorba ve hangi çorbalar? Buyurun...
VARAN 1
Çorba enerji verir!
Sabah kahvaltısında bir kâse sıcak çorba içen büyüklerimiz bu sayede güne hem sıcak, hem de besleyici ve sindirimi kolay bir başlangıç yapıyorlardı.
Uykudan yeni uyanan bedenlerine düşük ısılı, çok çiğnemek gerektiren, hazmı uzun sürecek besinlerle yüklenmek yerine böyle pratik ve ekonomik bir çözüm bulmuş olduklarını düşünüyorum.
Biz de zaman zaman onların bu güzel alışkanlığını sürdürebiliriz.
“Sabah sabah çorba pişirmeye zaman bulamam” diyenleriniz çoktur. Bir gün öncenin tarhana ya da mercimek çorbasını ısıtmak belki çay demlemek kadar sürecektir.
Kahvaltıda “iki kibrit kutusu beyaz peynir”den sıkılanlara duyurulur.
VARAN 2
Çorba besler!
Gün boyu yeterince su tüketmeyenler akşam yemeğine çorba ile başlayarak açığı bir nebze de olsa kapatabilirler. Bir kâse çorba sayesinde 2 bardak su içmiş oluyoruz. Yaklaşık 100-150 kalori enerji veren bir kâse sebze çorbasını bitirdiğimizde kendimizi bir tabak sebze yemiş sayabiliriz. Posa katkısının zenginliğini düşünün artık!
Çorbada kullandığımız sebzelerin içerdiği mineral ve vitaminlerin çoğunu çorbayı kaşıklarken de alabiliyoruz. Başta potasyum ve magnezyum olmak üzere depolarımıza birçok mineral ulaşıyor. Pişirme sırasında vitaminlerde yüzde 20-30 oranında kayıp olsa da bize kalan oran hiç fena sayılmaz.
Antioksidanları da eklemeyi unutmayalım: Balkabağı çorbasının karoteni ya da domates çorbasının likopeni adeta sağlığımızın dopingi gibidir.
VARAN 3
Çorba doyurur!
Bir kâse çorba ile öğününüzü tamamlamak isteyebilirsiniz. Bunun için yapacağınız şey çok basit: Çorbaya biraz protein katmak! Tavuk ya da hindi, balık, belki de kırmızı et parçaları, kuru fasulye, nohut ya da bezelye veya rendelenmiş peynir ile çorbanızı güçlendirmeniz mümkün.
Eskilerin “terbiyeli” çorbaları yapmak için kullandıkları yumurta bir protein kaynağı değil de nedir? Hangi renk olursa olsun mercimek çorbasının protein getirisini de yabana atmamalıyız.
Çorbanın besin değerini yükselteceğim derken kalori bombası olmasını engellemek için bir iki tüyo verelim.
“Aman çorbam çok kalorili olmasın. Kilo yönetimi konusunda sorun yaşamayayım” diyorsanız rendelenmiş peynir yerine yoğurt ya da süt (yarım yağlı da olabilir) de ekleyebilirsiniz.
Patates ile kıvamlandırmak yerine (tereyağında un kavurmayı zaten çoktan terk ettik) havuç veya bezelye kullanabilirsiniz. Lezzet için mutlaka fazla yağ ve çok tuz kullanmak gerekmez.
Baharatlı otlar söz gelimi maydanoz, dereotu, kereviz sapları ya da kurutulmuş baharatlardan kekik, fesleğen, pul biber de ekleyebilirsiniz.
EN FAYDALI 3 KIŞ ÇORBASI
Tarhana çorbası: Geleneksel bir lezzet
Tarhana, mayalandırma ile hazırlanan özel bir karışım olması nedeniyle içeriğindeki probiyotiklerinden dolayı kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendiricidir.
Aynı zamanda B vitaminlerinden ve kalsiyum açısından da zengin olması, birçok vitamin ve mineralin aynı anda alınmasını sağlar.
İçeriği: 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 orta boy soğan, 1 orta boy havuç, 1 adet kereviz, 1 orta boy kırmızıbiber, 1 bardak tarhana, 5 bardak su, yarım demet maydanoz, 1 çorba kaşığı salça, kuru nane, pulbiber ve tuz.
Hazırlanışı: Soğanları küp küp doğrayın, zeytinyağında salça ile birlikte pişirin.
Üzerine sırası ile havuç, kereviz, kırmızıbiberi ince rendeleyerek ekleyin. Sebzeler yumuşayıncaya kadar 10 dakika pişirin.
Tarhanayı ayrı bir yerde bir bardak soğuk su ile eritin ve karışımın üzerine ekleyin. Kalan su ile karıştırarak pişirmeye devam edin.
Ateşten aldıktan sonra pulbiber, kuru nane ve tuzunu ekleyerek servis edin.
Sarımsaklı tavuk suyu çorbası: Nezlenin ilacı
Tavuk suyunun içeriğinin özellikle gribal enfeksiyonlarda mukoza yumuşamasını sağlayan bağışıklık güçlendirici hücreleri artırdığını ve sarımsakla birlikte tüketildiğinde sarımsağın da antibakteriyel özelliği ile güçlü bir iyileştirici olduğunu söyleyebiliriz.
İçeriği: 2 adet tavuk göğsü, 8 diş sarımsak, 1 orta boy limon, 1 orta boy soğan, 2 lt tavuk suyu, 1 bardak bulgur, karabiber ve tuz, 1 çay kaşığı toz zencefil, 2 çorba kaşığı zeytinyağı.
Hazırlanışı: 2 adet tavuk göğsünü 2 lt suda haşlayın.
Ayrı bir yerde zeytinyağında incecik kıyılmış soğan ve sarımsakları pişirin.
Tavuk etini haşladıktan sonra didikleyin.
Soğanların üzerine tavuk etini suyu ile birlikte ekleyin. Son olarak bulguru da ekledikten sonra kapağı kapalı olarak 30-40 dakika pişirmeye devam edin.
Ateşten aldıktan sonra 1 adet limonun suyu ve baharatlarını ekleyerek servis edin.
Karnabahar çorbası: Kanser savaşçısı
Lahanagillerden karnabaharın, sülfür içeriğiyle antioksidan kapasitesi yüksek olup, vücudun bağışıklık sistemini güçlendiricidir.
İçeriği: 1 orta boy havuç, 1 orta boy karnabahar, 1 orta boy kereviz, 1 orta boy soğan, 2 bardak süt, 1 paket labne peyniri, 3 bardak su, tuz, karabiber.
Hazırlanışı: Sebzelerin hepsini iri iri doğradıktan sonra haşlayın. Ateşten aldıktan sonra blenderdan geçirin.
Üzerine ayrı bir yerde çırpılmış labne peyniri ve sütü ekleyin. 30-40 dakika kadar daha pişirdikten sonra karabiber ve tuzu ekleyerek servis edin.
Paylaş