Paylaş
Omega oranı tersine döndü
Omega-3 kaynaklarımız adeta kurudu. Etlerde, yumurtalarda, süt ürünlerinde omega-3 yağlarını (yani EPA’yı, DHA’yı) ara ki bulasın. Geriye bir tek balıklar kalmıştı, o kaynağı da -tıpkı tavuklar, tıpkı inekler gibi- çiftliklere hapsedip mısır unu ile besleyerek kaybetmek üzereyiz. Bu arada bedenlerimizi omega-6 çöplükleri haline de getirdik. Neden mi? Ayçiçeği, mısır özü, pamuk yağı demek omega-6 yağı demek de ondan! Neticede ne mi oldu? Omega 3/6 oranımız 4/1 iken 1/20’lere döndü.
Asit-baz dengesi tehdit altında
Altüst ettiğimiz doğal biyolojik dengelerden biri de asit-baz oranımız. Maşallah onu da bozmayı -en azından zor durumda bırakmayı- becerdik. Hayvansal gıdalara bu kadar yüklenince, una, nişastaya, paketlenmiş besinlere bu denli abanınca olacağı da buydu zaten. Netice mi? Asit çöplüğü içinde yüzer gibiyiz!
Sodyum-potasyum oranı altüst oldu
Ne yazık ki sodyum-potasyum dengemizi de bozmayı başardık. Nasıl mı? Paketlenmiş her ürüne “sodyum” esaslı bir koruyucu ekledik. Fırın-pastane ürünlerini “tuz çoru” haline getirdik. Cipslere, bisküvilere derken hızımızı alamayıp tatlılara, çikolatalara bile tuz ve sodyumlu bir koruyucu ilave ettik. Yetinmeyip “kaya tuzu şöyle iyidir, deniz tuzu böyle şifalıdır” gibi gazlarla bedenlerimizi tuz gölüne çevirdik. Peki ya potasyum? O nerede? Ara ki bulasınız. Bulmak için ne lazım? Sebze lazım. Daha çok bakliyat lazım. Meyve lazım. Yiyor muyuz onları? Fiyatları el yakıyor bir, içlerinde eskisi kadar potasyum bulunmuyor iki...
İşte o 10 sağlık sorunu
Üç hassas dengeyi bozarak “kendi elcağızımızla” davet ettiğimiz kronik sağlık sorunlarının ilk 10’unda bakın neler var...
1- İltihabi hastalıklar artar (Romatizmal sorunlar)
2- Pıhtılaşma eğilimi artar (Felçler, kalp krizleri)
3- Tümör oluşma eğilimi artar (Kanserler)
4- Damar hastalıkları artar (Damar sertliği)
5- Bellek sorunları artar (Demans, Alzheimer)
6- Bağışıklık gücü azalır (Enfeksiyonlar)
7- Ruhsal denge etkilenir (Depresyon eğilimi)
8- Kan basıncı yükselir (Hipertansiyon)
9- Kemik bütünlüğü bozulur (Osteoporoz)
10- İnsülin direnci tetiklenir, kanda şeker dengesi değişir (Tip 2 diyabet ve obezite)
Magnezyumsuz olmaz
Son 5 yılda müthiş bir magnezyum fırtınası oluştu. Bunun nedeni ise başımıza gelen sağlık sorunlarının bazılarından magnezyum eksikliğinin sorumlu olabileceğini öğrenmemiz. Mesela mı? Kronik baş ağrıları, kronik yorgunluk, tekrarlayan kas krampları, bellek sorunları, kemik boşalmaları ve daha pek çok süreç magnezyum eksikliği ile bir şekilde bağlantılı olabiliyor.
Kalbin daha güçlü çalışması, damarların daha sağlam ve güçlü kalması, kemik bütünlüğünün korunması için de magnezyum vazgeçilmez bir mineral.
Bitmedi! İnsülin direnci oluşumunda, kronik iltihap süreçlerinin gelişiminde, detoks sistemlerinin gücünü kaybetmesinde de magnezyum eksikliğinin rol alabileceği düşünülüyor.
Kısacası magnezyum eksikliği mühim bir mesele.
Özellikle aşağıdaki “Magnezyum eksikliğinin işaretleri neler” başlıklı tabloda özetlemeye çalıştığım sorunlardan yakınıyorsanız “Magnezyum eksikliğim olabilir mi?” sorusuna yanıt aramanızda fayda var.
Nelerde var
Yeteri kadar magnezyum kazanmak için mutlaka destek hapları yutmak zorunda değilsiniz. Daha çok ve sık ıspanak, marul, havuç, kereviz, pancar, patates, kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, susam, ceviz, fındık, badem, yer fıstığı, fasulye, bezelye, börülce, mercimek, balık tüketirseniz bedeninizi magnezyum zengini yapabilirsiniz.
Not: Magnezyum konusunu özellikle uzun süreli idrar söktürücü, kabızlık önleyici hapları kullananlar dikkate almalılar.
Paylaş