Türkiye’de ‘besin desteği, mucize ot, efsane hap, bulunmaz çöp’ diye pazarlanan onlarca, yüzlerce üründe, korkunç ve tehlikeli bir oyun oynanıyor.
Bu tür ilaçlar sakat bırakmaya, hasta etmeye hatta can almaya devam etse de, ne ilgililer bu zararlı ilaçlara ruhsat vermeyi ne de eczaneler satmayı durduruyor.
ZAYIFLAMA ilaçları sakat bırakmaya, hasta etmeye hatta can almaya devam ediyor. Ne var ki sağlık için zararlı hatta tehlikeli olduğu şüphe götürmeyen bu faydasız ve çoğu zaman da zararlı ilaçlara ilgililer ruhsat vermeyi, eczaneler de satmayı sürdürüyor. Bu ürünlerin çoğu yurtdışından ithal edilip “beyana bağlı” olarak ruhsatlandırılıyor. “Bir şikâyet ya da adli kovuşturma söz konusu olmadıkça” ilaçların hangi kimyasalları içerdiği ülkemizdeki laboratuarlarda araştırılmıyor, analizleri yapılmıyor. Sadece ithalatçı ya da üretici firmaların ithalat belgelerine bakılıp onay veriliyor. Ölüm varsa ‘ilgi’ var Bu durum aslında “besin desteği” adı altında pazarlanan diğer ürünler için de geçerli. Aynı oyun “mucize ot”, “efsane hap”, “bulunmaz çöp” diye pazarlanan onlarca, yüzlerce besin desteğinde yıllardır oynanıyor. Ne zaman ki ölüm vakaları olup medya bu durumu gündeme getiriyor işte o zaman ilgililer o ürünü analiz edip sorumlu zararlıyı anında buluyorlar. Yaklaşık 15 yıl önce Kahramanmaraş’lı dondurmacı rahmetli Ahmet Bey’den beri bu konuda bir adım bile mesafe alınmadı. Devlete güvenen ‘yanıyor’ Bu maddeleri ithal edenler (veya Türkiye’de üretenler) televizyonlara çıkıp “Bunlar ilgili bakanlıklardan ruhsatlı, korkmadan alın, çekinmeden kullanın!” diyorlar. Devletine güvenen vatandaş da “İlgili bakanlık nasıl olsa incelemiştir. Sağlığa faydalı olduğunu, zararlı bir tarafının bulunup bulunmadığını nasıl olsa araştırmıştır” diyerek bu hapları satın alıyor, kullanıyor. Sorun da işte bu noktada başlıyor. Peki sorun nerede Sorunun iki önemli boyutu var: 1) Kilo kaybı vadeden doğal desteklerden hiçbirinin kilo kaybı üzerine kanıtlanmış bir faydasının olmadığı biliniyor. Kilo kaybının bu uyduruk karışımlar ile başarılamayacağını bilmeyen kalmadı. Bilim çevreleri bu ürünlere asla güvenmiyor ve onay vermiyor. Kilo kaybını destekleyen hiçbir doğal molekül -maalesef- henüz bulunmuş değil. Her yıl yeni bir umut üretiliyor. Ancak elde edile sonuçlar “elde var sıfır”dan ibaret! Piyasadaki ürünlerin neredeyse tamamının “umut” tan başka bir faydası yok! 2) Üreticiler mevcut ürünleri ile sonuç alamayınca işin hileli yanlarına yöneldiler ve ürünlerine 80’li yıllarda “Efedra, Ma Huang, tiroid özleri” ile olduğu gibi sağlığa zararlı maddeler ekleyip sonuç almaya çalıştılar. Bunlara kesin yasaklamalar, ağır cezalar getirilince “sibutramin” gibi çok ağır ve tehlike potansiyeli yüksek bir kimyasalı, çok ciddi yan etkileri olan bir molekülü gizlice eklemeye başladılar. Bu madde ise fayda yerine zarar veriyor. Ağır yan etkileri nedeniyle önerilmiyor.
NE YAPMALI?
GELİŞMİŞ, halkının sağlığına önem veren hiçbir ülke kilo kaybı vadeden zayıflama haplarının “içerik analizleri”ni yapmadan ruhsatlandırılmaları, üretilmeleri ya da ithal edilmelerine izin vermiyor. Durum vahim! Türkiye’de de ilgili bakanlıkların acil tedbir almaları gerekiyor. Ya bu “zayıflama hapları” na içeriklerini bizzat kendileri analiz etmeden ruhsat vermeyecekler ya da “Bizim böyle bir imkânımız yok!” diyorlarsa zaten herhangi bir yararı olmadığı bilinen bu tür ürünlerin varsa mevcut ruhsatlarını da iptal edip, ürünleri piyasadan toplatacaklar. Bu ürünlere nasıl ve ne şartlarda izin verildiğini araştırmak, verilen izinlerin, yapılan tanıtımların, satış ve pazarlama yöntemlerinin üzerinde duracaklar. İlgililer göreve Bu ürünleri yeniden gözden geçirin. “Evden eve pazarlama” adı altında kapı kapı dolaşarak sağlık destek ürünleri satışı yapılmasını yasaklayın. Bu ürünlerin ya satışına izin vermeyin ya da kontrol ettiğiniz ürünlerin vatandaş aldatılmadan, yönlendirilmeden sadece eczanelerde satılmasını sağlayın. İnternet üzerinden yapılan satışlara sıkı denetlemeler getirin. Yoksa ölümler, sakat kalmalar devam edecek.
Sibutramin düpedüz ‘toksik’ bir molekül Sibutramin, toksik etki potansiyeli yüksek bir molekül. Bu nedenle yalnızca reçeteli olarak satılabiliyor. Doktor gözetiminde kullanılması, en ufak bir yan etki görüldüğünde hemen kesilmesi gerekiyor. Toksik potansiyelinin yüksekliği nedeniyle ilgili firma bu molekülü içeren ilacın satışını birçok ülkede durdurdu. Diğer ülkelerde de “sibutramin dostları” (!) dışında bu ilacı kullanan doktor kalmadı! Birçok jenerik üreticisi, sibutramini, Çin’de ya da Hindistan’da çok ucuza üretiyor.
Kilosu 500 dolar
Bir kilo sibutramini ?jenerik şeklini- üç beş yüz dolara satın almanız mümkün. Bu firmalardan alınan toz sibutramin, “kırmızı acı biber” veya “yosun” haplarına, “elma, armut sirkesi” şuruplarına, “zayıflatıcı mucize damla”lara çaktırmadan katılıyor. Sonuçta zayıflatan doğal mucize lahana, elma sirkesi, deniz yosunu, Meksika biberi değil düpedüz o toksik potansiyeli yüksek sibutramin molekülü!
Neden riskli
SİBUTRAMİN içeren hapları kullananların bazılarının iştahı kapanıyor, metabolik-termojenik sistemleri felç oluyor. Yemeden, içmeden kesilip belki üç-beş kilo veriyorlar ama çoğu hastanın, özellikle kontrolsüz kullanım halinde;
Karaciğerleri bozuluyor, Beyin fonksiyonları alt üst oluyor, Unutkanlık, psikolojik bozukluklar, intihar eğilimi gibi olumsuzluklar başlıyor, Kalp ritmi bozuluyor, ani kalp durmaları, ölümler ortaya çıkıyor, Tansiyonları yükseliyor, beyin kanamaları, felçler görülüyor. Kısacası insanlar bu haplara-ve bunlara ruhsat veren ilgili bakanlıklara- güvenip hasta oluyor, hatta ölüyor.
* Şunu unutmayalım: Sibutramin yazdığımız sıkıntıları nedeniyle pek çok ülkede çoktan yasaklandı. Satışına izin verilen ülkelerde çok ama çok sıkı bir denetim altına alındı. Bizdeyse eczanelerden parasını ödeyen herkes eczaneden reçetesiz olarak satın alıyor. Reçete soran yok! Diyetisyenler bile bu ilacı önerebiliyor. Bu nedenle mahkemelik olan, sıkıntıya giren diyetisyenler var.