Paylaş
Neyse ki Ramazan Bayramı’ndan farklı olarak bu bayram hiç olmazsa sarılmadan, öpüşmeden, el tokalaşmadan da olsa büyüklerimiz, dostlarımız ve sevdiklerimizle göz göze gelme, sevgimizi hissetme ve hissettirme şansımız var. Bence bu da bir şans. Kıymetini bilelim. Ve bir noktayı da yeniden hatırlayalım: Koronavirüs sokakta hâlâ dolaşıp duruyor. İşte bu nedenle bağışıklık meselesini aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor.
Özeti şu: Her enfeksiyon ajanı mikrop gibi, koronavirüs enfeksiyonu nedeniyle güçlü ya da zayıf, uzun ya da kısa süreli bir bağışıklık kazanacağımız kesin. Önemli olan, öncelikle bu bağışıklığı hastalığı geçirmeden kolay yoldan kazanabilmek. Diğer taraftan her ülkeden gelen bağışıklık rakamlarının farklı oluşu da mühim bir sorun. Aslında bu da çok şaşırtıcı olmamalı. Zira henüz net ve açık olarak bilmediğimiz bazı ayrıntılar var. Her şeyden önce bu virüs önceden tanıdığımız, huyunu suyunu, gücünü, bağışıklık oluşturma yeteneğini bildiğimiz bir virüs değil, yeni tanıştığımız bir mikrop. Diğer taraftan farklı ülkelerde hastalığı geçirenlerde gelişen bağışıklık gücünün farklı oluşu da beklenen bir netice. Zira bağışıklık meselesinde de genetik yapılanmanın ve daha pek çok ayrıntının etkisi var. Bitmedi! Herkes hastalığı aynı ağırlıkta geçirmiyor. Hafif geçirenlerde daha düşük ve muhtemelen daha kısa süreli, ağır geçirenlerde daha güçlü ve biraz daha uzun devam edebilen bir bağışıklığın oluşması gayet normal. Diğer ayrıntılara gelince...
HATIRLAYALIM
İKİ TÜRLÜ BAĞIŞIKLIK VAR
BAĞIŞIKLIK meselesini salgısal protein moleküllerine, yani antikorlara (salgısal bağışıklığa) havale etmek çok sık düşülen bir hata. Zira en az antikor bağışıklığı kadar, T lenfositlerinin virüsle karşılaştıkları anda kazandıkları ve hafızalarına kaydettikleri hücresel bağışıklığı da ciddiye almak, hesaba katmak lazım. Kısacası her iki bağışıklık da mühim. Bu bilgi, “Bu aşı kolay kolay geliştirilemez kardeşim, geliştirilse bile işe yarayacak bir bağışıklık sağlayamaz!” diyenlere çok fazla itibar etmemeniz için. Şu kesin: Bu pandeminin defterini dürecek olan da kesin kararı verecek olan da sığınabileceğimiz en güvenli liman da kesinlikle geliştirilecek yeni bir koronavirüs aşısıdır.
UNUTMAYIN
TEST MESELESİ BUGÜN DE ÇOK MÜHİM
GÜNLÜK vaka sayılarını azaltmanın farklı yolları var. Tabii ki hijyenik önlemler, tabii ki maske ve sosyal mesafe kurallarına istisnasız uymak vazgeçilmez kurallar. Ama yine de önemli, hem de çok önemli bir ayrıntının altını çizmekte, bir kez daha çizmekte fayda var: Eğer etrafımızdaki virüs taşıyıcılarını (hastalar veya sessiz/hayalet taşıyıcıları) hızlı ve güvenli bir şekilde belirleyemezsek, ne pandeminin önünü istediğimiz hızla kesebiliriz, ne de günlük vaka sayılarını istediğimiz sayılara indirebiliriz. Bizim “hızlı, güvenli, ekonomik” neticeler verecek bir tanı testine ve daha çok test yapmaya ihtiyacımız var. Ne var ki elimizdeki testlerin çoğu, bize bu 3 avantajı aynı anda sağlayamıyor. Testler hâlâ yeterince ucuz, beklendiği ölçüde güvenli, düşünüldüğü kadar hızlı değil. Böyle olunca da pandemi gündemde kalmaya beklediğimizden daha uzun bir süre devam edebilir.
Peki çözüm için yeni ve farklı bir çalışma var mı? Var! Kanaatime göre, üzerinde hassasiyetle çalışılan “tükürük testleri” muhtemel yeni çözümlerden biri olacak. Sadece birkaç damla tükürükle size saniyeler içinde neredeyse yüzde 90’ın üzerinde duyarlılık ve daha düşük bir maliyetle virüs taşıyıcısı olup olmadığınızı söyleyebilecek testler yakında piyasaya sürülecek. Uzmanlar, “Üstelik bu testleri evlerinizde kendi kendinize uygulamanız da mümkün” diyorlar ki, bu da memnuniyet verici bir ayrıntı.
PANDEMİ TEFTİŞİ
BODRUM RESTORANLARINDA KORONAVİRÜS RİSKMETRESİ
LEZZETTEN iyi anlarım ama asla “gurme” olma gibi bir iddiam yok. O alan sevgili Vedat Hoca’nın (Vedat Milor) ihtisas konusu. Pek çoğunuz gibi ben de o ne derse ona bakarım! Benimkisi bir tür “pandemi teftişi”dir. Alınan ve sürdürülen önlemlerin güvenlik kurallarına uyup uymaması meselesidir. Yaz başından beri sürdürdüğüm incelemelerin sonuçlarıma göre “güven verenler listesi”nin ilk beşi şöyle...
LOFT: Yılmaz Şef ve ekibi işi çok sıkı tutuyorlar. Sadece lezzet de değil, güvenlikte de çok iddialılar.
EDİTİON/BRAVA: Burada da ciddi bir dikkatin sürdürüldüğü kesin. Şef Diego Munoz ve ekibi sağlıklı lezzetler yanında güvenlik konusunda da özenliler.
MAÇA KIZI: Barı özellikle öğle ve akşam saatlerinde biraz sorunlu ama restoranı kesinlikle geçer not alıyor. Necip ve ekibi muhteşem lezzet ustası Aret ile doğru işler yapıyor.
SAİT: Balık pişirme virtüözü Sait Usta da güvenlik konusunda elinden geleni yapmaya çalışıyor. Lezzet meselesinde bu yıl da çok iddialı.
CARESSE/BUDDHA BAR: Şef Zuzumo’nun tüm Buddha barların gözdesi olarak nitelediği harika ortamda, Büyükhanlı kardeşler sıkı bir güvenlik tedbiri uyguluyorlar.
SAĞLIK İÇİN ÖNEMLİ 10 RAKAM
ÖNCE şunu unutmayın: Kanınız asla yalan söylemez! Sağlığınızla ilgili en doğru bilgileri kan analizi raporlarınızda göreceğiz. Ayrıca o raporlarda gördüğünüz rakamlarından bazılarının yaşamsal önemleri var. İşte o rakamlar...
1. D vitamini 50’nin üzerinde olmalı, 50-100 aralığında tutulmaya çalışılmalı.
2. Demir ve Ferritin 50’nin üzerinde kalmalı.
3. B12 rakamları 500’ün altına inmemeli, 700-900 aralığı hedeflenmeli.
4. Hemoglobin A1C (HbA1c) seviyeleri 5.7’nin altına indirilmeli.
5. Açlık şekeriniz 100’ü, açlık insülininiz 5’i geçmemeli.
6. İnsülin direnci rakamınız 2.5’in altında kalmalı, hedefiniz 1.7’nin altı olmalı.
7. İyi kolesterol değeriniz (HDL) mutlaka 50’nin üzerinde tutulmalı.
8. Trigliserit 150’nin altına indirilmeli, hedefiniz 100’ün altı olmalı.
9. TSH (Tiroidi uyaran hormon) 2.5’ten düşük kalmalı.
10. Homosistein rakamları 12’yi geçmemeli, 8’in altı hedeflenmeli.
Paylaş