Paylaş
Küçük ama önemli bazı ayrıntılara dikkat edebilirsek beynimizin gücünü korumak artırmak da mümkün olabiliyor.
Bilimsel olarak da doğrulandığı üzere, yaşlandıkça daha güçlü bir beyne sahip olmak bile bizim elimizde. Peki, bu önemli avantaj nasıl yakalanacak? Daha doğrusu bu iş nasıl başarılacak?
Bence ilk iş stresten kaçınmak olmalı. Stres beynin işlevsel fonksiyonlarını en çok etkileyen olumsuzlukların başında geliyor.
Tek cümle ile “beyne zarar veriyor!” Çünkü stres esnasında salgılanan hormonların tümü sinir hücrelerimiz, yani nöronlar için de son derece toksik maddeler. Kafa travmalarından korunmak da stresten korunma kadar önemli, en az onun kadar mühim bir faktör.
Beyni olumsuz etkileyen toksik maddeler sadece vücudumuzda üretilmiyor, çevremizden gelen ve beynimizin canına okuyabilen toksik maddeler de var. Bunlara “nörotoksinler” diyoruz ve bunların en başında alüminyum geliyor.
Alüminyum içeren tencereler, tavalar, kaşık, çatal ve benzeri mutfak malzemeleri, alüminyum folyolar, alüminyum eklenmiş terleme önleyici hijyenik ürünler -deodorantlar-, alüminyum deposu asit giderici mide hapları, alüminyumdan zengin içme suları, kemiğinizi güçlendirmek önerisiyle size sunulan kalsiyumdan zengin kemik tozları bedeninizi alüminyum çöplüğü haline getiren en önemli kaynaklar. Bunlardan uzak durmak lazım.
UYKU VE RUHSAL GEVŞEMEYİ İHMAL ETMEYİN
Sağlıklı ve güçlü bir beyin için iyi bir gece uykusu çok ama çok önemli. Yeterli uyku beyni sadece dinlendirmiyor, adeta tamir ediyor. Tamir etmekle de kalmıyor, daha güçlü ve kuvvetli bir yapıya dönüştürüyor. Yeni bir çalışma kaliteli uykunun sinir kılıflarını oluşturan miyelinin yapısını güçlendirdiğini net ve açık bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca gündüz uykuları da (şekerlemeler/siesta) beyne ilaç gibi geliyor.
Dinlenmekle tatil yapmak, gevşeyip detokslanmak, zamana karşı yarışmayı bir yana bırakıp “işi oluruna bıraktığınız boş zamanlar yaratmak” da beyni güçlendiren olumlu bir faktör. Ama bu tür dinlenmeleri çok fazla uzatmanızı da istemem. Çünkü doğadaki her şey gibi beyin de “işledikçe ışıldıyor!” Vitesi boşa alınmış bir beyin boşa alınma süresi uzadıkça azıcık aptallaşıyor, eski performansını kaybediyor.
YENİ HOBİLER EDİNİN
Zaten bu nedenle de daha güçlü bir beyin için ona daha çok iş yüklemek oldukça önemli bir nokta. Ama iş yüklerken dikkat etmeli, fazla da bunaltmamalı, keyif alacağı işlere ağırlık vermelisiniz. Bunun için yeni bir dil öğrenebilir, resim yapmak, bir müzik aleti çalmak gibi yeni bir hobi edinebilir, bulmaca çözmeye, akılcı kâğıt oyunları oynamaya, matematikle uğraşmaya, yeni meraklar edinip çözümler aramaya daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.
Daha çok sinema, tiyatro, daha çok yeni insanla tanışma, daha sık sosyalleşme, daha sık gezip tozma, yeni hayatlar, yeni yaşamlar görüp öğrenme de bu grupta yer alabilir.
NÖRONLARINIZI İYİ BESLEYİN
Tabiî ki listeye iyi beslenmeyi de eklemeyi ihmal etmemeniz gerekiyor. Beslenme modeliniz ne kadar çok omega-3, demir, B vitamini, E vitamini, antioksidan madde içerirse beyniniz o oranda güç kazanıyor. Çay, balık, ceviz, ketentohumu, yeşil yapraklı sebzeler, özellikle semizotu hiç unutulmaması gereken beyin dostu besinler olarak gösteriliyor.
Egzersizin de önemli bir beyin dostu olduğunu lütfen hep hatırlayın. Özellikle aerobik egzersizlerin beyin için neredeyse ilaç kadar önemli olduklarını aklınızdan hiç çıkarmayın.
Kalp krizinden sonra cinsel ilişkiye ne zaman izin var
Kalp krizi geçirenlerin tereddütte kaldıkları önemli konulardan biri de budur. Genel olarak otuz günlük bir ara makul süre olarak kabul ediliyor. Cinsel ilişkinin kalbe getirdiği zorlama-yük zannedildiği kadar ağır değil. Özellikle kriz sonrası herhangi bir problem çıkmamış, ritim sorunu, kalp yetmezliği ve benzeri kalıcı sorunlar yaşamamışsanız, yani kalbiniz güvende ise 3-4 hafta sonra normal cinsel faaliyetlerinize başlayabilirsiniz.
Prensip olarak her zamanki partnerinizle ve tanıdık bir ortamda cinsel ilişki daha güvenli. Kalbin üzerindeki yük kendinizi güvenli hissettiğiniz cinsel ilişkilerde daha da azalıyor.
Eğer cinsel ilişki esnasında nefes darlığı, baş dönmesi, kalp atımlarınızda düzensizlik fark ederseniz ilişkiyi kesmenizde yarar var.
Bunlar çok önemli
Kanda insülin seviyeniz ne kadar az, B12 seviyeniz ne kadar iyi, D vitamini seviyeniz ne kadar yeterli, demir seviyeleriniz ne kadar optimal rakamlara yakın, kan şekeriniz ne kadar dengeli, kolesterol, trigliserid rakamlarınız ne kadar uyumlu, tansiyonunuz ne kadar düşükse bel çevreniz ne kadar ince, gıdığınız ne kadar azsa beyninizin o kadar mutlu olacağını da unutmayın.
Paylaş