Belleğim benden yardım bekliyor ne yapayım

Bellek sistemimiz yaşlılık sürecinden olumsuz etkilenebiliyor. Peki, işin erken dönemlerinde bize destek olabilecek doğal bir şeyler var mı? Var! Hem de sayısı oldukça fazla.

Haberin Devamı

 Yanına tatsız bazı sağlık sorunlarını, mesela yorgunluk, bellek zayıflaması, uykusuzluk gibi keyif kaçıran bazı problemleri almasa, yaşlılık bir huzur, bir bilgelik, bir dinlenme ve keyif dönemi gibidir. Ne var ki işler hep böyle iyi gitmiyor.
Özellikle beyin ve onun en mühim fonksiyonu bellek sistemimiz, bu süreçten bazen olumsuz etkilenebiliyor. Peki, işin erken dönemlerinde bize destek olabilecek doğal bir şeyler var mı? Var!
Hem de sayısı oldukça fazla. Üstelik bazıları reçeteli ilaçlardan bile güvenli. Mesela mı? Buyurun...
Omega-3 yağ asitlerinden DHA bunlardan biri. Çok sayıda araştırma, özellikle fosfolipid bazlı DHA ürünlerinin belleği, dikkati ve odaklanmayı desteklemede ciddi faydalar sağlayabileceğini gösteriyor.
Fosfolipidden zengin DHA kaynaklarının başındaysa balık yumurtası (havyar) ve krill oil kaynaklı omega-3’ler geliyor. B vitaminlerinin bazıları da belleğe destek sağlayabiliyor.
Özellikle B12, B6 ve folik asit çok ama çok önemli fonksiyonlar üstlenebiliyor. Beyne güç verebilecek diğer iki doğal kaynak da fosfatidilserin ve fosfatidilkolin. Bunların kolinden ve fosfolipidlerden zengin yapıları özellikle DHA ile birlikte alınmaları halinde belleğe de dikkate de güç veriyor.
Bu listeye sitikolini de (citicholin) eklemekte fayda var. Ayrıca lütein ve magnezyumun da hakkı yenmemeli, bu ikiliye zaman zaman yer açmalı.
Üzüm kökenli güçlü polifenol resveratrol, türmerik (zerdeçal) kökenli kurkuminler ve çay yaprağı kökenli L-teaninin de bu listede yer bulması lazım.
Listeyi daha da uzatmak mümkün. Yaban mersini antosiyanidinlerinin, ginseng, ginkgo ve bacoba özlerinin de bellek desteği olarak faydalı olabileceğini gösteren bazı çalışmalar var.
Benim favorilerime gelince... Fosfolipidden zengin DHA, sitikolin, fosfatidilkolin, B12, folik asit ve D vitamini benim en çok güvendiklerim. Zerdeçaldan elde edilen kurkumin komplekslerinin de faydalı olabileceklerini düşünüyorum. 

Haberin Devamı

Magnezyum, stresin olumsuz etkilerini azaltabilir

Magnezyum/kalsiyum dengemiz fena halde bozulmuş durumda.
Bu durumdan etkilenen de sadece kaslarımız, kemiklerimiz, sinir sistemimiz değil, onun eksikliğinden beynimiz ve onun mühim görevlerinden biri olan stres yönetim sistemlerimiz de etkileniyor.
Stresin bedende oluşturabileceği olumsuz sonuçlardanmagnezyumun azlığı olduğunda daha fazla etkileniyoruz. Böyle olduğu için magnezyum destekleri stres reaksiyonlarını hafifletiyor.

Haberin Devamı

Bu üçlüye dikkat edin

Bizi yaşlandıran çoğu şeyin genelde üç kesişme noktası var. Oksitlenme (oksidasyon), şekerlenme/karamelize olma (glikasyon) ve iltihaplanma (inflamasyon)! Sağlıklı yaşam stratejinizi oluştururken ana hedefiniz bu üçlüden korunmak olsun. Oksidasyondan korunmak için daha çok antioksidan besin tüketin, yani daha fazla ve sık sebze yiyin. Glikasyondan korunmak için şekerden, unlu, nişastalı ürünlerden uzak kalmaya çalışın.
İnflamasyondan korunmak içinse düzenli egzersiz yapın, daha az ve öz yemenin yollarını arayın.

İlkbahar yorgunluğu mu adrenal tükenme mi?

Yorgun musunuz? Hem de çok mu? Nedeni “bahar!” değil “adrenal tükenme” olabilir. Adrenal tükenme yani böbreküstü bezlerinin ardı ardına gelen stresler nedeniyle yorgun düşmesi modern tıbbın bir türlü kabul etmek istemediği bir sorun. 

Haberin Devamı

Bu problem klinik pratikte sık görülen ve fibromiyaljiden kronik yorgunluk sendromuna, alerjilerden uyku sorunlarına kadar pek çok problemin geri planına gizlenebiliyor.
Bir türlü anlam verilemeyen halsizliklerin, konsantre olamamaların, unutkanlıkların, hatta depresyon taklitlerinin de arkasında “adrenal tükenme” olabiliyor.
Adrenalleri tükenme noktasına varan yani böbreküstü bezleri isyan eder hale gelen bu kişilerde tansiyon, şeker düşmeleri, bağışıklık sistemi felçleri de görülebiliyor.
Eğer yukarıda yazdığım sebeplerden biri değil, birkaçı birden varsa, rutin muayene ve analizlerde herhangi bir bulguya rastlanmıyorsa aklınıza adrenal yorgunluk gelsin.

Haberin Devamı

Kara mürver özütü kan şekerini dengelemede işe yarayabilir

Norveç’te yapılan yeni bir çalışma, kara mürver (Sambucus nigra) ağacından elde edelin polifenolik özütlerin, glukozun ve serbest yağ asitlerinin kaslara alınmasını artırabildiğini gösterdi. Oslo Üniversitesi’nden bilim insanları kara mürver özütündeki antosiyaninlerin, prosiyanidinler ve bazı başka metabolitlerin iskelet kası hücrelerine glukoz ve oleik asit alımını artırabildiğini buldular.
İskelet kası kan şekerinin kontrolünde, depolanmasında ve kullanılmasında önemli bir role sahip.
Plazmada serbest yağ asitlerinin artışı (FFA) ise kalp damar hastalıklarıyla ilişkili. O nedenle, glukoz ve serbest yağ asitlerinin iskelet kaslarına girişini uyaran maddeler kan şekerinin dengelenmesinde önemli bir rol oynuyor.
Kara mürverin sağlık yararları, iyi bilinen bir konu. Daha 1644 yılında Dr. Martin Blochwich tarafından yazılan Kara Mürverin Anatomisi isimli kitap Avrupalı taşra hekimleri için en eski başvuru kaynağı ve eğitim amacıyla basılan ilk tıp kitaplarından biri olma özelliğini taşıyor.
Kara mürverle ilgili araştırmalar yakın zamanda bağışıklık üzerindeki yararlarına odaklanmıştı. Nutrients dergisinde 2016’da yayınlanan bir makalede standardize kara mürver özütü desteğinin havayoluyla seyahat edenlerde soğuk algınlığının süresini ve belirtilerini azaltabildiği bildirilmişti. Daha yeni bir çalışmada ise kara mürver özütünün kan şekerini kontrol edici potansiyeli araştırıldı.
Fenolik kara mürver özütleri antosiyaninler, prosiyanidinler ve antidiyabetik özelliklere sahip metabolitleriyle ilgili bu ilk rapor söz konusu özellikleriyle kara mürverin besinsel değerini ve diyabete karşı bir fonksiyonel gıda olma niteliğini ortaya koyuyor.
Ancak bulgular henüz tüpte yapılan deneylere dayandığından, bunların canlılarda yapılacak araştırmalarla kanıtlanması gerekiyor.
Çalışmada insan iskelet kası hücreleri fenolik kara mürver özütleri, antosiyaninler, prosiyanidinler ve metabolitleriyle muamele edilmiş.
Glukoz ve oleik asidin hücrelere alımında en büyük artışlar siyanidin-3-glukozit ve siyanidin-3-sambubiosit ile kaydedilmiş. Metabolitler arasında ise en iyi sonuçlar phloroglucinol aldehid ile elde edilmiş.
İzole antosiyaninler ve prosiyanidinler güçlü birer serbest radikal avcısı olmanın yanında iyi bir 15-lipoksijenaz ve orta dereceli ksanztin oksidaz inhibitör. Alfa-amilaz ve alfa-glukosidaz inhibitörleri olarak da pozitif kontrol akarbozdan kayda değer ölçüde daha iyiler. Kara mürver fenoliklerinin antidiyabetik özellikleri, bu bitkinin besin değerini artırıyor, diyabete karşı fonksiyonel bir gıda olma özelliğini taşıyor. DR. Murat KEKLİKOĞLU

Haberin Devamı

Neden bol bol sebze yemeliyiz?

Sebzeler üç nedenle sağlığımızın vazgeçilmez çözüm ortaklarıdır. Birincisi hemen hepsinin posa/liflerden zengin olmasıdır.
Sebzelerdeki farklı posalar bizi pek çok beladan uzak tutar. Mesela kolesterolü, şekeri, tansiyonu dengelemede işe yarar, probiyotik bakterileri –içlerindeki prebiyotik güçlerle- besler ve kabızlık probleminin önüne geçer.
Sebzelerin mühim bir marifeti de düşük kalorili olmalarıdır. Prensip olarak sebzelerin çoğu -birkaç istisna hariç- yağ içermez.
Genelde her biri yüzde 5 civarında karbonhidrat barındırır. Bu da 100 gram sebzeden ortalama 20-25 gram kalori kazanabileceğinizi anlatır.
Esas marifeti ise üçüncüsüdür. Sebzelerin sağlık mucizesi olmalarının esas nedeni yapılarındaki fitobesinlerdir. Bunlar bitkilerin kendilerini sağlık zararlılarından –bakterilerden, parazitlerden, mantarlardan, kanserojen gelişmelerden- korumak için geliştirdikleri doğal savunma araçlarıdır.
Likopen domatesi güneşten korunmak için, üzüm resveratrolü kanseri engellemek için, kiraz proantisiyanidinleri bakteri ve mantarları kendisinden uzak tutmak için üretir.
Ve bu maddelerin hemen hepsi bizim bedenimize girdiklerinde de birer “antimantar/antibakteriyel/antikanser” ilaçlar gibi çalışmaya başlar.
Dikkat etmeniz gereken şey şu: Bol bol sebze tüketin. Özellikle 50’li yaşlar sonrasında ağırlığı sebzelere verin. Bu işi yaparken de “çeşitlilik” kuralını asla unutmayın.

 

Yazarın Tüm Yazıları