Paylaş
Sırf bu nedenle de basit bazı çözümleri ihmal ederler. Oysa aşağıda okuyacağınız detaylar üzerinde dikkatle durabilseler, yüz güldürücü sonuçları kolayca alabilirler. İşte o “detay” konular...
-Yemeğin üstüne tatlı veya meyve yemeyin, hele hele ikisini birden yemeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Yemekten hemen sonra yenen tatlılar insülin patlamalarına yol açıyor, bu patlamalar ise kalorilerin yağa dönüşümünü kolaylaştırıyor. Meyve hakkınızı ara öğünlere saklayın. Atıştırmalık olarak tükettiğinizde asla 100-150 gramı aşmayın. Bu miktar bir elma, bir portakal, bir orta boy ayva, bir orta boy greyfurt ya da iki mandalinaya eşdeğerdir.
-Canınız tatlı çektiğinde basit hilelerden faydalanın. “Hile” sözcüğü Arapçada kandırmaca anlamına değil, çözüm anlamına geliyor. Yoğurda çok az miktarda tatlandırıcı, biraz kahve ekleyip karıştırın. Buzlukta parfe kıvamına gelmesini bekleyip yiyin. Canınız hâlâ tatlı çekiyorsa çok az miktarda tatlandırıcıyla hazırlanmış sütlü tatlıları deneyin. Un ve yağ eklenmiş tatlılardan uzak durun.
ŞEKER EN GÜÇLÜ İLTİHAP TETİKLEYİCİ
-Yemekten sonra yürüyün. Özellikle ağır bir yemek yemişseniz bu işi sakın ihmal etmeyin. Yemeği takiben yapılacak 20-30 dakikalık bir yürüyüş sadece hazmı kolaylaştırmaz, kasları birer insülin süpürgesi haline getirerek kan insülin seviyenizi azaltır, kalorilerin yağa dönüşmesini azaltır.
-İltihap giderici –antienflamatuar- besinlerden daha çok ve sık faydalanın. Kilo kazanımı ile iltihabi süreçler arasında yakın bir bağlantı var. İltihabi süreçleri en çok tetikleyen gıdaların başında da beyaz şeker, un ve nişasta geliyor. Özellikle şeker bilinen en güçlü iltihap tetikleyici olarak biliniyor. İltihabi süreçleri baskılayan, dolayısıyla kilo almayı engelleyip yağ kaybını hızlandıran besinlerin başındaysa zerdeçal, tarçın ve yeşil çay geliyor. Yoğurda eklenmiş tarçın (bir çay kaşığı), zerdeçal (1-2 çay kaşığı) mükemmel bir seçenek. Üzerine içeceğiniz bir bardak yeşil çay ise antienflamatuar gücünüzü daha da arttıracaktır.
SOFRANIZDAKİ YEMEK ÇEŞİTLERİNİ AZALTIN
-Sofranızdaki yemek çeşitlerini azaltın. Sofrada ne kadar az yemek çeşidi varsa kilo kontrolü o kadar kolaydır. Genelde aynı yemeği ikinci, hele hele üçüncü defa asla yemeyiz. Ama farklı yemekler söz konusu olduğunda üçüncü tabağı bile midemize indirmekten çekinmeyiz.
Kısacası beynimiz de, midemiz de yeni ve farklı lezzetlere daha kolay yer açar. Bunu önlemenin yoluysa çeşidi azaltmaktan geçer. Her öğünde sadece bir çeşit yemek tüketmeye bakın. İkinci tabağı ya bir sebze çorbası ya da salata olarak değerlendirin.
-Hiçbir yemekte (kilo sorununuz olmasa bile) yemek yerken (yediğiniz ne olursa olsun) asla şekerli bir içecek içmeyin. Bu yasağa şeker eklenmiş çay (soğuk çay dahil), şeker eklenmiş limon suyu (limonatalar dahil), her türlü meyve suyu ve tabii ki her çeşit meşrubat dahildir. İçecek olarak suyu tercih edin. Canınız mutlaka bir şey içmek istediğinde de tercihinizi ayrandan yana kullanın. Kendi ayranınızı kendiniz yapmanızda, özellikle açıkta satılan ayranlarda krema, margarin gibi katkılar bulunabileceğini unutmamanızda fayda var. Hazır ayran içecekseniz yağı azaltılmış olanları tercih etmenizi tavsiye ederim. Ayrana ekleyeceğiniz kuru nane ya da kekik keyfinizi daha da artıracaktır.
MASAJ YAPTIRMAK MASÖRÜ ZAYIFLATIR
-Her gün egzersiz yapmayı unutmayın ve asla bırakmayın. “Benim vaktim mi var ki egzersiz yapayım?” gibi soruları aklınızdan çıkarın. Günde bir defa 30 dakika yürümek zorunda değilsiniz, farklı zamanlarda üç kez 10’ar dakikalık yürüyüşler yapmanız da aynı sonucu verecektir.
-Masaj yaptıranı değil, yapanı yani sizi değil, masörü zayıflatır. Ama yine de düzenli masaj yaptırmanın (tıpkı meditasyon ve hipnoz gibi) bir mutluluk hormonu olan oksitosini ve tokluk hormonlarından CCK’yı artırabileceği gösterilmiş. Yani haftada iki üç kez masaj işinize yarayabilir.
SAMİMİ OLUN
Şu iki soruya net, açık ve samimi olarak cevap vermeye çalışın: Bir, neden kilo vermek istiyorsunuz? İki, neden kilo veremiyorsunuz veya vermekte zorlanıyorsunuz? Siz önce kendi cevaplarınızı alt alta yazın, sonra da bu cevapları metabolizma uzmanınızla tartışın.
Hızlı mı yiyorsunuz, çok fazla mı yiyorsunuz, porsiyonlarınız mı büyük, akşam saatleri kontrolü mü kaçırıyorsunuz, alkolü abartıyor olabilir misiniz, hareketsiz biri misiniz, üzülünce ya da kayıplar yaşayınca duygusal yeme atakları yaşayan biri misiniz, açlık krizleri mi yaşıyorsunuz, meyve tüketiminiz fazla olabilir mi, şekerli içecekleri sık mı içiyorsunuz? Bu soruları daha da çoğalta
bilirsiniz.
Paylaş