Paylaş
Baş dönmelerinin pek çok nedeni var ama en meşhuru ve en çok can sıkıcı olanı Meniere hastalığıdır. Hastalığın nedeni bilinmese de sorun o kadar şiddetli ve rahatsız edicidir ki, baş dönmesi denince akla öncelikle bu hastalık geliyor.
Meniere’deki baş dönmelerine çoğu zaman bulantı ve kusmalar da eşlik ediyor. Birçok hastada kulakta basınç hissi hatta ağrı da olabiliyor. Bu üçlü tablo yani “baş dönmesi, bulantı-kusma ve kulakta basınç ve dolgunluk hissi oldukça tipik sayılıyor. Kulak Burun Boğaz uzmanları, Meniere’li hastalarda ataklar esnasında kulak çınlamasına da sık rastlandığının altını çiziyor.
Baş dönmesinin sık görülen nedenlerinden biri de 8. kafa siniri Nervus Vestibularis’in virüs enfeksiyonları sonucu hastalanmasıdır. Vestibüler Nöritis adıyla bilinen bu sorunda da bulantı ve kusma sık görülüyor. Baş dönmelerinin en sık görüleni ise “Pozisyonel Vertigo” denilen durum.
EN SIK GÖRÜLENİ HANGİSİ?
Pozisyonel vertigo da baş dönmesi, baş ve boyun hareketlerine bağlıdır ve genellikle 30 saniyeden kısa sürelidir. Özellikle bir kulağınızın üzerine yattığınız veya başınızı geriye doğru eğdiğinizde baş dönmeniz oluyorsa bu sorundan kuşkulanmalısınız. Bu tür baş dönmelerinde bulantı, kusma, kulak çınlaması gibi belirtiler pek görülmez. Baş dönmesi birkaç hafta içinde genellikle kendiliğinden iyileşir. Seyrek olarak birkaç ay yeniden tekrarlanabilir.
Herpes virüsü enfeksiyonu sonucu oluşan sinir iltihabı da şiddetli baş dönmelerine yol açabilir. Burada, dayanılmaz zor bir kulak ağrısı, ani başlangıçlı bir işitme kaybı ve birden ortaya çıkan yüz felci de oluşabilmektedir. Baş dönmesinin nedeni bazen de kan basıncını ayarlayan sistemlerin arızalanmasıdır. Özellikle aniden ayağa kalktığınızda başınız dönüyorsa sorununuzun iç kulağınız, beyincik, beyin sapı bölgeniz ile değil, kan basıncınızı ayarlayan sistemleriniz ile ilişkili olması muhtemeldir.
DİĞER NEDENLER
Ayağa kalkınca oluşan ani baş kan basıncı düşmeleri ve baş dönmelerinin pek çok nedeni var: İlaçlar, nörolojik sorunlar, kalp hastalıkları, kanamalar, iç salgı bezi hastalıkları, ateşli enfeksiyonlar bunların en sık görülenleri ve en önemlileridir.
Depresyon tedavisinde kullanılan trisiklik antidepresanlar, bazı hipertansiyon ilaçları (reserpin, klonidin), metildopa içerenler, beta reseptör baskılayıcılar propronalol, atenolol, labetalol, prazosin gibi alfa adrenerjik başı döndüren (!) ilaçların bunların en meşhurlarıdır!
Sinir sistemini etkileyen bazı metabolik (diyabet), mikrobik (sifiliz) alkolik hasarların da baş dönmesi yapması mümkündür.
Kalp ritim bozuklukları, kalp zarı iltihaplanmaları ve kalp yetmezliğinde de aynı sorun yaşanabilir.
Kısacası baş dönmesi “hastalar için dayanılması, hekimler için çözülmesi en güç” sağlık sorunlarından biridir.
Ne iyi ki sorun çoğu kez kendiliğinden geçmekte, kendi kendini sınırlayıp hastaları da fazla üzmemektedir.
Bana sorarsanız baş dönmesi deyip geçmeyin.
Direnen, tekrarlayan, özellikle bulantı, kusma, kulak çınlaması, sersemlik, baygınlık hissi ve bilinç karmaşası ile birlikte olan baş dönmelerini ciddiye alın ve en kısa zamanda bir KULAK BURUN BOĞAZ hekiminden randevu istemeyi unutmayın.
Erkekler yaşlanır kadınlar değişir!
Hepimiz
İyi ve güzel yaşamak
Sağlık ve huzur içinde yaşlanmak isteriz.
Kim istemez?
Ne var ki,
Güzel yaşlanmak herkese nasip olmaz
Her beden, her ruh yaşlanmayı keyifli ve coşkulu karşılamaz,
Kısacası , yaşlanmak herkese yakışmaz...
Bazıları
Güzel güzel,
Tadını çıkara çıkara,
“Kendi gibi” kalarak, adeta “demlenerek”, sanki “imbikten geçerek” yaşlanır...
Bazıları da, kabul etmez yaşlanmayı
Çaresizlik içinde direnir,
Direndikçe bunalır.
Direndikçe başkalaşır.
Direndikçe yalnızlaşır.
Hızlı, zor
Ve daha kötü yaşlanır.
Özetle;
Güzel yaşlanmak her kula nasip olmaz,
Yaşlılık herkese yakışmaz...
Eğer,
Her şeyin tadına bakar ama
Her şeyi
tadında bırakırsanız...
Gerektiğinde hızlanıp,
gerektiğinde yavaşlarsanız...
Ve her yolculuk gibi, yaşlanmaya da
İyi hazırlanırsanız,
İyi yaşlanmayı daha çok hak edersiniz.
“Erkekler yaşlanır, kadınlar değişir” demişler...
Doğrudur!
Erkekler yaşlanıyor, kadınlar değişiyor.
Yaşlanmak erkeğe
Değişmek kadına
Daha çok yakışıyor...
İYİ ŞEYLER
Beslenirken şükredin!
Yemeğe başlamadan önce biraz durun ve derin bir nefes alıp düşünün! Masanızdaki yemeğin yapımında kullanılan besin maddelerinin üretimini, bahçeden, tarladan, denizden ya da otlaklardan üretilişini, ön besin maddeleri haline getirilişini, taşınmasını, saklanmasını, mutfakta hazırlanma aşamalarını gözünüzde canlandırmaya çalışın.
Son haliyle size servis edilene kadar ya da evinizde tabağınıza aktarılana kadar geçirdiği evreleri, verilen emekleri ve emek veren insanları göz önüne getirin. Doğada her şeyin ne kadar birbiriyle ilişkili, mükemmel ve düzen içinde seyrettiğini bir kez daha kavrayın. Size bu olanağı sağladığı için Tanrıya minnet duygularınızı ifade edin. Şükredin! Bu sizin daha ölçülü, daha yavaş, daha özenli yemenize başlangıç teşkil edecektir.
BİR UYARI
Ortostatik hipotansiyon sorununa dikkat!
Tıp terminolojisinde “ortostatik hipotansiyon” olarak tanımlanan durum dik pozisyona gelme ile kan basıncının hızla ve aşırı derecede düşmesi durumudur.
Ortostatik hipotansiyon belirli, tanımlanmış bir hastalık değil bir belirtidir. Farklı hastalıklarla görülebilen bir durumdur. Sorun aniden ayağa kalmanın oluşturduğu yer çekimi etkisiyle damar sisteminde dolaşan kanın bacaklar ve gövdedeki depo toplar damarlarda birikip göllenmesine bağlıdır.
Toplardamar sisteminde birikip göllenen kanın kalbe geri dönememesi demek kalbin pompalayabilecek kadar kanı bulamaması, beyine oksijenlenmiş temiz kanı yeteri kadar yollayamaması demektir.
Beyin kanlanmasının birdenbire ve ciddi düzeyde bozulması baş dönmesi yanında daha pek çok belirtiyi de yanında getirir. Ortostatik Hipotansiyona bağlı bir baş dönmeniz varsa, sersemlik, bilinç kararması, görmede bulanıklık, çarpıntı sorunlarını da yaşamanız kaçınılmazdır. Eğer kan basıncındaki düşme daha ağır ve uzun süreli ise geçici veya kalıcı bilinç kaybı ve hatta komaya giden tehlikeli bir durumda yaşanabilir.
Paylaş