Paylaş
Yemeyi azaltınca kilo vermenin kolaylaşacağını düşünüp sabahtan akşama aç gezenler, tam tersine kilo aldıklarını görünce şaşırıp kalırlar. Diyet yapa yapa obez hale gelenlerinin sık yaptıkları bir yanlıştır bu.
Az yemenin, yani yediklerinizi azaltıp düşük kalorili besinlere yönelmenin kilo kontrolünü kolaylaştırdığı, kilo vermeye yardım ettiği kesindir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta az yemekle öğün atlamalar ve ara öğünleri ciddiye almama yanlışlarının yapılmasıdır. Kilo vereceğim diye kahvaltı bile etmeyen, sabahtan akşama aç gezip dayanamayınca “SS- Diyeti”ne, yani “soda-salata” rejimlerine başvuranlar başlangıçta kısa bir süre kilo verseler bile kısa bir süre sonra verdiklerini fazlasıyla geri alırlar.
SEBEBİ NE
Bu paradoksun birçok nedeni var. Birincisi öğün atlama ve ara öğünleri atlamanın yarattığı metabolizma yavaşlamasıdır. Siz yemeyi azaltıp yemek aralıklarını büyüttükçe, vücudunuz da metabolizmasını küçültecektir. Çünkü genetik kodları ona “olağandışı bir durumun olduğunu, muhtemel bir açlık-kıtlık tehdidinin varlığını ve önlem alması gerektiğini” hatırlatacaktır. Neticede vücudunuz daha az kalori yakacağı, daha düşük enerjiyle yaşamını sürdüreceği yeni bir düzene girecektir. Eğer aç kalmaya ve öğün atlamaya devam ederseniz bu durum bir süre sonra metabolizmanızı binli rakamların altına bile indirebilir.
HİPOGLİSEMİ EĞİLİMİ
İkinci nokta bu gelişmelerden insülin şeker dengesinin etkilenmesi ve bir süre sonra tabloya “tatlı krizlerinin” veya “yeme ataklarının” eklenmesidir.
Çoğumuzun sabahtan akşama aç gezen, yemek yemeyi aklına bile getirmeyen ama bir kez yemeye başladı mı freni patlamış kamyon gibi önüne gelen her şeyi silip süpüren ve bu arada yaşamını “kilo ile mücadeleye vakfeden(!)” arkadaşları, akrabaları mutlaka olmuştur. Bu şanssız ve yaptığı hatanın farkında olmayan kişiler kademeli bir şekilde sürekli kilo alırlar. Önce beş kilo verirler, sonra on kilo kazanır, sonra beş daha verir, on daha kazanır, 5-10 yıl sonra kilo verdikçe yağlanan, aç kaldıkça şişmanlayan, haplardan, akupunkturdan, ozondan fayda uman mutsuz, keyifsiz, tombul birisi haline gelirler.
NE YAPMALI
Bu zinciri kırmanın tek bir yolu var: Metabolizmanızı hızlandırmak. Diğer uzmanlar bunun birinci yolunun sık ve az yemekten geçtiğini, öğün atlamanın en önemli hata olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca fırsat buldukça yürümenizi, hareket etmenizi tavsiye ediyorlar. Sık su içmenin de metabolizmayı olumlu yönde etkilediği biliniyor.
Kısacası kilo sorunu ile bilinçli bir mücadelenin yolu aç kalmak veya öğün atlamaktan değil, doğru ve bilinçli beslenmekten, sık ve az yemekten geçiyor.
Tansiyon ilaçları ne zaman gerekli
Eğer tekrarlanan ölçümlerde kan basıncınız 140/90 mm/Hg’nin üzerinde bulunmuşsa stres yoğunluğu, kilo fazlalığı, aşırı tuz tüketimi, uykusuzluk, aşırı alkol kullanımı gibi hatalar bertaraf edildikten sonra bir tansiyon ilacı kullanmanın zamanı gelmiş demektir. Tedavinin amacı ve hedefi kan basıncını mümkünse 130/80 mm/Hg’nin altında tutmaktır. Bu rakam özellikle böbrek yetmezliği veya kan şekeri yüksekliği olanlarda tutturulmaya çalışılmalıdır. Hangi hastaya hangi ilacın kullanılacağını, kullanım zamanı ve dozlarını doktorunuza bırakmalısınız.
Egzersiz yaparken su içmek şart
Egzersizle kaybedilen sıvının yerine doğru bir şekilde konması gerekiyor. Bunun en kolay yolunun ise su içmek olduğu belirtiliyor. Özellikle 40-45 dakikadan daha uzun süre egzersiz yapanlar mutlaka egzersiz esnasında ve sonrasında yeteri kadar su içmeliler. Bunu yaparken de kafeinli ve şekerli içecekler yerine suyu tercih etmeliler. Özellikle de mineral yapısı zengin suları ya da doğrudan mineralli suları içmeliler.
Saç boyaları gebelikte zararlı mı
Gebelikte saç boyalarının güvenli olup olmadığına dair yeterli bilgi yoktur. Saç boyası uygulandığında, çok az bir miktarının ciltten emilmesi beklenebilir. Ancak bu miktarın ne kadarının fetusa gittiğini tam bilemiyoruz. Çok yeni çalışmalar ile gebelikte saç boyamayla bazı çocukluk kanserleri arasında bağlantı kurulmaya çalışılmış ise de sonuçlar çok zayıf kanıtlara dayandırılmıştır. Saç boyasının ciltten emilimini en aza indirmek için Amerikan FDA kuruluşu bazı önerilerde bulunmaktadır:
- Boyayı saçınızda gerektiğinden fazla bırakmayınız.
- Boyadan sonra saçınızı çok iyi yıkayınız.
- Boyayı uygularken eldiven giyiniz.
Saç boyalarının güvenli olduğunu düşünmenize rağmen, gebelikte özellikle ilk 3 ay içinde çok gerekli değilse saç boyamayı erteleyebiliriz. Ayrıca hormonal değişiklikler gebelikte saçın farklı reaksiyon vermesine, beklenmedik bir renk oluşmasına neden olabilir.
Meyve suları sağlığın koruyucusudur
Farklı meyvelerde bulunan sağlığa yararlı pek çok maddeyi garantili bir biçimde vücuda dâhil etmenin yolu o meyveleri yemekten ya da katkısız hazırlanmış meyve suları içmekten geçiyor. Meyve sularının neredeyse tamamı çok güçlü vitaminler, mineraller ve antioksidan besin unsurları içeriyor. Örneğin üzüm suyu içerdiği antioksidanlar nedeniyle tam bir damar tamircisi gibi çalışıyor.
Nar suyu tansiyonla, kolesterolle mücadelede mükemmel sonuçlar verebiliyor. Havuç suyu kanserden koruyucu birçok maddeyi ihtiva ettiğinden özellikle betakaroten -tam bir kanser kalkanı- fonksiyonu görüyor. Elma suyu da mükemmel bir seçim olabilir.
Paylaş