Paylaş
Peki o aşı bulununca sonrası nasıl gelecek? Herkes o aşıdan aynı zamanda ve hızla faydalanabilecek mi? Öncelik risk gruplarının mı, yani “kronik hastalar, yaşlılar, sağlık çalışanları”nın mı yoksa parası pulu olanların mı olacak? Zengin ülkeler önceliği alacak, fakir ülkeler sırada mı olacak? İtiraf edeyim ki böyle bir kuşku bende de var. Nedeni de medyaya yansıyan haberler. O haberlerin özetinde bakın neler var...
ÖNEMLİ
OXFORD AŞISINDAN UMUDU KESELİM Mİ
ÇOK sayıda merkez farklı ülkelerde etkili bir COVID-19 aşısı geliştirebilme gayreti içinde. Onlardan bazılarının daha önde gittiği ve mutlu sona bir hayli yaklaştıkları biliniyor. Bunlardan birinin de Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca ilaç firmasının geliştirmeye çalıştıkları aşı olduğu kesin. Ne var ki geçtiğimiz hafta Oxford Üniversitesi yetkilileri, muhtemel bir yan etkiden kuşkulandıklarını ve bu nedenle aşı çalışmalarını durdurduklarını açıkladılar. Peki bu “Oxford aşısı”nın sonu anlamına mı geliyor? Hayır! Bilelim ki, bu aşı çalışmalarında sık sık karşılaşılan bir sorun. Dolayısıyla herhangi bir hayal kırıklığına kapılmamak lazım. Mesele şu: Herhangi bir aşı üretilirken o aşı denekler üzerinde tekrar tekrar test edilir. Eğer aşının test edildiği o deneklerden sadece biri bile herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle başvurursa, o sorunun nedeni belirlenene kadar aşı çalışmaları otomatik olarak askıya alınır. Oxford’un yaptığı da budur ve doğrudur. Ama bilelim ki binlerce denek üzerinde aşı test edilirken deneklerden herhangi birinde tesadüfen herhangi bir hastalık her zaman ortaya çıkabilir. Nitekim Oxford yetkilileri yaptıkları yeni açıklamada sorunun nedeni anlaşıldıktan sonra aşı çalışmalarının devam edeceğini, etkili bir aşının bu yılın sonuna yetiştirilebileceği umudunu koruduklarını açıkladılar. Kısacası paniğe gerek yok.
KÖTÜ HABER
İLK YANLIŞI TRUMP YAPTI
AŞIDA adil dağıtım konusunda ilk yanlışı yapanlardan biri ABD Başkanı Trump oldu. Trump yönetimi 330 milyonluk ABD nüfusu için 6 aşı üreticisi ile tam 800 milyon dozu garanti eden farklı ve büyük aşı sözleşmelerine imzasını çoktan attı. Trump’ın ardından da devreye diğer “zengin ülkeler” girdi. Mesela Japonya, Avusturalya, İngiltere aşı ihtiyaçları için üretici firmalarla anlaşmalarını çoktan imzaladılar, ihtiyaçlarını fazlasıyla garantiye altına aldılar. Kısacası mevcut haberlere bakılırsa bulunabilecek yeni COVID-19 aşısında şanslı ülkeler yine zenginler olacak. İlk dozları ABD, İngiltere, Japonya, Avustralya gibi zengin ülkeler kullanacak.
İYİ HABER
JAPONYA’DA AŞI ÜCRETSİZ YAPILACAK
JAPONYA’dan gelen bu haber çok önemli. Japon hükümeti COVID-19 aşı kampanyasında önceliği risk derecesi yüksek olanlara vererek, bulunabilecek bir COVID-19 aşısını tüm vatandaşlarına ücretsiz olarak yapmayı planladığını açıkladı. Japon hükümetinin sadece ücretsiz aşılamayla yetinmeyeceği, aşının yan etkilerine maruz kalanları da ücretsiz tedavi edeceğini açıklaması da önemli ve sevindirici bir gelişme oldu. Umalım ki bugüne kadar COVID-19 ile ilgili her türlü sağlık hizmetini halkımıza ücretsiz sunan devletimiz bize de aynı fırsatı tanır. Beklentimiz ve devletimize yakışan da bu olur.
OKUR SORUSU
COVID-19 AŞISINA GÜVENELİM Mİ
BANA sorarsanız hiç tereddüt etmeden güvenebilirsiniz. Nedeni şu: Bugüne kadar hiçbir aşı, geliştirilme sürecinde bu kadar toplumsal ilgi görmedi. Bugüne kadar hiçbir aşının güvenilir olup olmayacağı muhtemel bir COVID-19 aşısı kadar detaylı soruşturulmadı, kuşku ile karşılanmadı. Hemen her ülkede mevcut olan bu kuşkunun varlığının aşı üreticileri de farkındalar. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiler ve “güvenliğin en yüksek öncelikleri” olduğunu belgeleyen önemli bir anlaşmaya imza attılar. İlgili şirketler bu anlaşmada “denek testlerinin yürütülmesi ve aşının üretim süresinde kesinlikle ve mutlaka bilimsel ve etik standartlara bağlı kalacaklarına, küresel ölçekte aşı tedariki için gerekli her tür tedbiri alacaklarına” söz verdiler.
İYİ BİLGİ
BAL MI ANTİBİYOTİK Mİ
SİZE balın herhangi bir solunum yolu enfeksiyonunda antibiyotik, ağrı kesici ve antihistaminik ilaçlardan yüzde 36 daha etkili olduğunu, üstelik de öksürüğü yüzde 50 azaltıp iyileşme süresini bazen 2 güne kadar düşürebildiğini söylesem ve bu bilginin Oxford Üniversitesi tarafından açıklandığını eklesem şaşırmaz mısınız? Bilgi şaşırtıcı ama emin olun bilginin kaynağı çok önemli ve güvenli. Oxford Üniversitesi’nin yaptığı bu çalışma geleneksel olarak “vücut direncini arttırdığı, öksürüğü azalttığı, boğaz ağırsını hafiflettiği” zaten iyi bilinen balın bu muhteşem faydalarını bilimsel olarak da doğrulamış oldu. Oxford araştırmacıları oldukça iddialılar ve “bir kaşık bal”ın halen kullanılan antibiyotiklerin çoğundan daha faydalı olduğu düşüncesinde ısrarlılar.
KISA BİLGİ
D VİTAMİNİ NOTLARI
TAKVİYE olarak D vitamini kullanacağınız zaman lütfen şu ayrıntılar daima aklınızda olsun:
İLK 5
DOZ ÇOK ÖNEMLİ
1. D vitaminini yüksek dozda tek defada almak yerine, düzenli aralıklarla makul dozlarda almaya çalışın.
2. Kan seviyeleriniz aşırı düşük bulunmuşsa (20’nin altı) başlangıçta günlük dozu 4’e bölerek, “10-20 bin IU” civarında tutun.
3 . D vitamini seviyeniz hafif düzeyde azalmışsa yani, 30-50 aralığında ise günlük dozu “1-4 bin IU”
ile sınırlayın.
4. Önemli olan kaliteli bir ürün kullanmanızdır. Ürün kaliteli ise damla, şurup, tablet kullanmanız fark etmez.
5. Son bilgiler, “lipozomal teknoloji” ile üretilmiş “lipozomal sıvı D vitamini formları”nı daha öne çıkarıyor.
İKİNCİ BEŞ
COVID-19’DAN KORUYOR
1. Kanda yeterli düzeyde D vitamini bulundurabilmek için yetişkinlerin günlük D vitamini takviyesini “1-5 bin IU” civarında tutmaları uygundur.
2. D vitamini takviyesi bugünlerde özellikle çok önemli. Çünkü o, vitaminden çok daha öte özelliklere sahip olan bir doğal güç. O güçlerin başında da bağışıklık sistemini düzenlemek, güçlendirmek yani bizi mikroplardan korumak geliyor.
3. Bu değerli vitamin savunma hücrelerimiz ve solunum yollarımızı koruyan yüzey hücrelerinin koronavirüse karşı direncini de arttırıyor.
4. Daha da önemlisi D vitamini halen virüs enfeksiyonunu geçirenlerde oluşabilecek ikinci bir enfeksiyonun gelişmesini de önleyebiliyor.
5. D vitaminini üretebilmeniz için yeterli miktarda “glutatyon rezervi”ne sahip olmanız da mühim bir ayrıntı. Yeni bilimsel veriler cildimizde güneş sayesinde D vitamini üretilebilmesi için kâfi düzeyde glutatyonun gerektiğini net ve açık olarak gösteriyor.
Paylaş