Paylaş
Yaşlılıkta ortaya çıkan bellek sorunları ve bunamanın en önemli nedenlerinden biri olan Alzheimer tehlikesini azaltmak için antioksidanlardan zengin beslenmek, omega-3 zengini yiyeceklere (balık, ceviz) ağırlık vermek; eğer varsa B12 vitamini eksikliğini gidermek, folik asit desteklerinden faydalanmak; uykusu iyi, stresi az, huzuru bol bir yaşam tarzını ve entelektüel faaliyetleri sürdürmek ve sağlıklı bir kiloda kalmak çok etkili önlemler. Özellikle düzenli egzersizlerin (mesela yürümenin) bu hastalığa karşı çok etkili bir koruma sağladığı anlaşılıyor.
YÜRÜYÜŞ TABLETLERİ
Yeni yayınlanan birkaç çalışma düzenli aerobik egzersiz yapanlarda Alzheimer’e yakalanma olasılığının düştüğünü, hastalık yeni teşhis edilmişse gidişinin yavaşladığını gösteriyor. Yeri gelmişken yanlış anlaşılan bir bilgiyi düzelteyim. Önceki yazılarımda yürümenin çok faydalı bir aktivite olduğunu açıklarken “yürüyüş tabletlerini her gün mutlaka alın!” diye yazmıştım. Bazı okurlar, (şaka değil) yürüyüşü bırakıp eczanelerden yürüyüş tableti aramaya başlamışlar! Yürüyüş tabletleri her gün 30-45 dakika yürümekten ibarettir. Günün her saatinde alınabilir. Yemeklerden hemen önce veya hemen sonra kullanılmamalıdır. Alzheimer için en etkili erken tanı yönteminin hangisi olduğuna gelince... Geliştirilen ve geliştirilmeye çalışılan onca laboratuar analizi ve görüntüleme yöntemlerine rağmen (kraniyal MR, PT, spect, CT-spect) Alzheimer’in erken tanısında en etkili yol dikkatle alınmış bir hasta hikâyesi ve özenle yapılmış fiziksel muayenedir.
İçimi hafif sigara daha az zararlı olabilir mi?
SİGARA
Geçen hafta kısa bir ziyaret için Moskova’daydım. Kaldığım otelin lobisinde Rusça yayınlanan bir life style dergisinde “çok zarif, çok renkli, çok cazip” bir ürünün tam sayfa ilanı vardı. İlanın tam ortasında da şık bir paket yer alıyordu. Paket mükemmel resimler ve olağanüstü bir dizaynla üretilmişti. Biraz dikkat edince paketin altında o bildik sigara markalarından birini görünce Rusça bilen arkadaşıma bu ilanın bir sigara tanıtımıyla ilgili olup olmadığını sordum. Yanılmamıştım! Neredeyse en pahalı parfümlerin, göz alıcı mücevherlerin saklandığı kutulardan daha hoş hazırlanmış bu muhteşem, albenili, cazibeli paketin içinde sigara vardı. Üretici firma ürününün “hafif, keyifli, mentollü, düşük nikotinli” olduğunu da ısrarla vurguluyordu. Anlaşılan o ki sigara üreticilerinin yeni hedefi kadınlar! Aslında haksız da sayılmazlar. Kadınları ele geçirdiğiniz mi çocukları da ve kocaları da kolayca ele geçirirsiniz. Ne ki sigaranın zararları konusunda kadınlar erkeklerden daha şanssızlar. Mesela sigara en önemli kısırlık nedenlerinden biri. Gebelik sırasında sigara içmek düşük yapmak ve ölü doğum riskini iki kat arttırmakta. Gebeliği süresinde sigara içen annelerin bebeklerinde doğumsal kalp ve sinir sistemi hastalıklarına daha sık rastlanıyor. Anneleri sigara içen bebeklerin “pasif duman altı durumu” nedeniyle daha sık üst solunum yolu enfeksiyonları geçiriyor, kulak ve akciğer rahatsızlıklarına (astım dahil) daha sık yakalanıyor. Sigara içen kadınların ciltleri daha erken kırışmakta, kemikleri daha hızlı erimekte, bedenleri daha hızlı yaşlanmakta. Kısacası sigara kadın sağlığı açısından bilinen en tehlikeli düşman. En az eroin ve kokain kadar bağımlılık yapıcı bir madde. Küçük, hoş, ince, narin, renkli, dayanılması güç güzellikte, zarif görünümlü şık paketlerde, içimi hafif, nikotin oranı azaltılmış gibi hoş cümlelerle pazarlansalar da sigaranın her türlüsünün kadınlar için en tehlikeli toksin-zehir olduğunu unutmayın.
Yazın beslenme alışkanlıklarımızı nasıl değiştirmemiz gerekiyor?
BESLENME
Her mevsim için farklı beslenme modeli uygulamak gerekiyor mu? Bu özellikle kışa ve yaza girerken herkesin aklına takılan bir soru. Eski Çin hekimlerine göre yaz aylarında kalp ve ince bağırsak çok aktiftir. Yaz aylarında sinir sisteminin dengesini korumak zorlaşır. Bu nedenle geç yatıp erken kalkmak, gün ortasında dinlenmek, vücutta aşırı ısınmaya yol açabilecek bedensel faaliyetleri azaltmak, acı yiyeceklerden daha fazla faydalanmak ve öfkelenmekten uzak durmak önerilir. Haklı, doğru öneriler. Sıcak havalar için benim tavsiyelerimse şunlar: Ağır yemekten kaçınmalı, sık ve az yemeli, sebze ve meyve tüketimine ağırlık vermeli, daha çok su içmelisiniz. Sıcak havalarda gıda zehirlenmeleri ihtimali artacağı için yiyecek içecek seçimlerinde dikkatli davranmalısınız. Alkol ve asitli içecekleri azaltmalı, meyve suyu konsantreleri yerine soda, ayran, alkol yerine sodayla hazırlanmış soğuk içeceklerden faydalanmalısınız. Günlük kalori ihtiyacınızın yani toplam gıda tüketiminizin %80’inin ikindi saatlerine kadar tüketmiş olmalı, akşam yemeyi için toplam %20’lik bir pay bırakmalısınız. Akşam yemeğini erken saatlerde yemenizde fayda var.
Güneş yağları D vitamini üretimini azaltabilir mi?
D VİTAMİNİ
Güneş ışınlarından bulunan UVB’nin deride D vitamini üretimini uyardığı biliniyor. UVB’nin kanserojen etkisi ise oldukça zayıf (kanserojen etkili olanı UVA’dır). UVB derinin yüzeyinde kalıyor. Güneş yağları deride D vitamini üretimini uyaran UVB’nin deriye girişini azaltıp D vitamini üretimini azaltmak bu vitaminin yetersizliğine yol açabiliyor. Bu nedenle zaman zaman vücudu hiç olmazsa ellerinizi kollarınızı güneş koruyucu kremler kullanmadan güneşe sunmanızda fayda var. Kliniğimizde yaptığımız incelemeler D vitamini eksikliğinin eğitim düzeyi yüksek ekonomik durumu iyi olanlarda bile yaygınlaştığını ve ciddi bir sorun haline geldiğini gösteriyor. Bunun nedenlerinden biri de güneş kremi kullanmanın yaygınlaşması olabilir.
D vitamini kanserden korur mu?
KANSER
D vitaminin özellikle kalın bağırsak, meme, prostat, sindirim sistemi kanserlerinden ve lenfomalardan korunmayı desteklediğini gösteren bulgular var. Kanında D vitamini düzeyleri düşük olan (25 OH D vitamini) kişilerde bu kanserlere daha sık rastlanıyor. D vitamininin koruma gücünü hücrelerin aşırı üremesini önleyerek ve olgunlaşmalarını düzenleyerek ve bir ölçüde de iltihabi cevapları azaltarak yaptığı anlaşılıyor. Bu nedenle güneşin bir taraftan cilt kanseri için risk oluşturduğunu ama kontrollü güneşlenmenin D vitamini üretimini artırarak kanserden koruduğunu söyleyebiliriz. Düzenli olarak güneş ışığına maruz kalmak ve bunu düzeylerde tutabilmek kanserden korunmada önemli bir yardımcı.
Güneş kremleri kanser yapabilir mi?
GÜNEŞ KREMİ
Güneş yağlarının içinde bulunan kimyasal maddeler güvenli kabul edilseler de bunlardan bazılarının kuşkulu olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla. Araştırmalar kremlere eklenen maddelerin cildin yüzeyinde kalmadığı derinin iç tabakalarına geçebildiği gösterdi. Bu nedenle güneş kremi alırken dikkatli davranmanızda fayda var. Önemli bir nokta da şu: “Ben güneş yağımı sürdüm, artık bütün gün canım istediği kadar hangi saatte olursa olsun güneşin altında kalabilirim” diye de düşünmemelisiniz. Çünkü güneş yağlarının büyük bir kısmı en tehlikeli deri kanseri olan malign melonumu hatta bazal hücreli cilt kanserini bile önleyemiyor.
Paylaş