Ağrı, depresyon ve yorgunluk üçgenine girmeyin

Şiddetli ve yaygın ağrıları nedeniyle işine gidemeyen, hatta yataktan bile çıkamayacak duruma gelen hastalar var.

Yorgunluk sabah hasta uyanır uyanmaz başlıyor. Ağrılar ağrı kesicilere yeteri kadar yanıt vermiyor. Antidepresanlar pek başarılı olmuyor. Adına ister fibromiyalji veya kronik yorgunluk sendromu, ister kas romatizması deyin doğru teşhis için iç hastalıkları, romatizma hastalıkları ve nöroloji uzmanlarının hatta bir psikiyatrın işbirliği yapması gerekebiliyor.

BOYUN, SIRT, BEL VE KALÇADA AĞRI VARSA

Romatizma aklınıza hemen eklem ağrıları ve şişliklerini getirmesin. Romatizma diğer dokularda da görülebiliyor. Özellikle boyun, sırt, bel ve kalça bölgelerine yerleşen romatizmal sorunlar bazen can sıkıcı ağrılara sebep oluyor. Şiddetli ve yaygın ağrıları nedeniyle işine gidemeyen, hatta yataktan bile çıkamayacak duruma gelen hastalar var. Doktorlar, eklem dışı romatizmalar söz konusu olduğunda kas romatizması veya yumuşak doku romatizması deyimlerini tercih ediyor. Bu hastalıklar kaslar, kasları çeviren zarlar, kasların tutunduğu kirişler, eklemlerin yaslandığı su kesecikleri veya eklemlerin yuvalandığı sinovyal (kayganlaştırıcı) yapılara yerleşebiliyor. Ama en sık yerleştiği yer kas dokusu. Özellikle tercih ettiği yerler eklem çevresi, sırt, boyun ve kalça bölgesindeki kaslar. Kas romatizmasından yakınan hastaların önemli bir kısmında yorgunluk ve depresyon şikáyetleri de bulunuyor.

Ağrılı yumuşak doku romatizmasının en ağır seyredenlerinden biri, fibromiyalji sendromu olarak adlandırılıyor. Fibromiyaljili hastalarda ağrının çok şiddetli olması, uzun sürmesi, sık sık tekrarlaması ve ağrıyla birlikte birçok doku ve organa ait şikáyetlerin bulunması tipik belirtiler olarak kabul ediliyor. Bu hastalarda ağrıya çoğu zaman depresyon (hiç olmazsa bir hüzün hali), sinirlilik, gerginlik de eşlik ediyor. Bazı dönemlerde depresyon ağrıdan daha önde olabiliyor. Bu dönemlerde unutkanlık, yorgunluk ve bitkinlik dikkati çekici hale geliyor. Aynı dönemlerde uyku bozuklukları ve baş ağrısına sık rastlanıyor. Hastaların bir kısmında kol ve bacaklarda uyuşma, yanma, karıncalanma, kramp gibi şikáyetler de olabiliyor. Bazen de geceleri belirginleşen ayak şikáyetleri ön plana çıkıyor. Bu durumda uyku tamamen bozulabiliyor, ayakta ağrılar, kramplar, keçelenme hissi hastaları canından bezdiriyor. Tabloyu "Rahatsız Ayak Sendromu" olarak adlandıranlar da var.

ATEŞ, BOĞAZ AĞRISI VE UYKUSUZLUK VARSA

Fotoğrafın başka bir yüzü daha var. Bazen o yüz çok daha önemli olabiliyor: Yorgunluk. Yorgunluk sabah hasta uyanır uyanmaz başlıyor. Aşırı yorgunluk nedeniyle işe gitmeyen, kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken hastalar olabiliyor. Yorgunluk şikáyetinin ön planda olduğu hastalarda fibromiyalji veya kas romatizması deyimi yerine "kronik yorgunluk sendromu" deyimi tercih ediliyor. Bu hastalarda boyun lenf bezlerinde ağrılı şişmeler, hafif bir ateş, boğaz ağrısı, sık tekrarlayan grip nezle atakları dikkati çekiyor. Anlattığımız bu tabloda teşhis çok zor değil ama klinik bulgular her zaman böyle dört dörtlük ortaya çıkmıyor. Yaygın kas ağrılarının, yorgunluk ve depresyonlarla beraber olması, 3 aydan daha uzun sürmesi ağrıyı açıklayacak romatizmal veya bağışıklıksal başka bir sebebin olmaması halinde teşhis kolaylaşıyor.

Hastaların vücutlarında bazı noktaların basınca aşırı hassas olması da önemli bir işaret. Çünkü sendrom esas olarak ağrı sorununun aşırılaşması eğilimi ile karakterli. Vücuttaki bazı hassas noktalara başparmak ile basınç yapıldığında çok şiddetli ağrıların ortaya çıkması tipik bir bulgu kabul ediliyor. Örneğin boyunda, kürek kemikleri arasında, omuz çevresinde, kalça ve göğüste, dirsek ve dizin iç kısmında bulunan belirli noktalara yapılan basınç uygulamaları çok şiddetli ağrılara yol açabiliyor.

BU BELİRTİLER DE ÖNEMLİ

Fibromiyaljiye eşlik edebilen başka bazı şikáyetlerde olabiliyor. Mesela, karında gaz, şişkinlik, kabızlık ve ishal atakları görülebiliyor. Bu hastalara spastik kolit, reflü, özofajiti, sinirsel gastrit gibi teşhisler konulabiliyor.

Kas ağrıları depresyon ve yorgunluk üçgeni içine hapsolan bazı hastalarda baş dönmelerine, ani tansiyon düşmelerine, göz kararmaları ve baygınlık nöbetlerine de sık rastlanıyor. Hipoglisemi de sık görülen bir problem olarak dikkati çekiyor. Sık tekrarlayan nezleler, grip atakları, ateşlenmelere de rastlamak mümkün.

Kısacası bu hastalarda son derece karmaşık bir "şikáyetler yumağı" ile karşılaşmak şaşırtıcı olmuyor. Dikkatli bir gözlem bu insanların genellikle mükemmeliyetçi, kılı kırk yaran, her şeyin düzenli olmasını arzulayan, duygusal inişleri çıkışları fazla, kolay üzülen, kırılgan insanlar olduğunu gösteriyor. Yani birçok hastada ciddi bir hassaslık hali söz konusu olabiliyor.

KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Adına ister fibromiyalji veya kronik yorgunluk sendromu, ister kas romatizması deyin bu belirtiler topluluğunun nedeni bilinmiyor. Hastaların çok büyük bir kısmının kadınlar, özellikle orta yaşlı kadınlar olması ilginç. Hastalığı tanımlayacak tipik bir laboratuvar bulgusu ya da teşhis aracı ne yazık ki hala yok. Doğru teşhis için bu konuda uzmanlaşmış olmak ve hastayı iyi dinleyip iyi incelemek gerekiyor. Hastalığı taklit edebilecek diğer romatizmal hastalıkları bertaraf etmek için bazen çok sayıda test yapmak gerekebiliyor. Doğru teşhis için iç hastalıkları, romatizma hastalıkları ve nöroloji uzmanlarının hatta bir psikiyatrın işbirliği yapması gerekebiliyor.

TEDAVİ YÜZ GÜLDÜRMÜYOR

Tedavi konusunda bilinenler son derece sınırlı, başarı şansı oldukça az. Ağrılar ağrı kesicilere yeteri kadar yanıt vermiyor. Antidepresanlar pek başarılı olmuyor. Kas gevşeticiler, bölgesel fizik tedavi uygulamalarından da sonuç alınamıyor. Tamamlayıcı destekler olarak magnezyum, B12 vitamini, CoQ10’un yararları da sınırlı kalabiliyor. Eğer genç veya orta yaşlı bir hanımsanız ve tekrarlayan gezici ağrılardan, halsizlik, yorgunluk ve isteksizliklerden, uyku sorunları, hazım problemleri ya da hipoglisemilerden yakınıyorsanız bu bilgiler aklınızda olsun. Probleminizin ciddi bir sağlık tehdidi olmadığını unutmayın, endişeye kapılmayın. Çözümün çoğu kronik hastalıkta olduğu gibi bilgilenme koruyucu önlemler ve ekip çalışması gerektirdiğini aklınızdan çıkarmayın.
Yazarın Tüm Yazıları