Paylaş
Stres kaynaklı “adrenal yorgunluk” deyimi, böbreküstü bezlerinin beyinden gelen olumsuz uyarılar nedeniyle bitkin ve bitap düşmesi anlamına geliyor. Bu ciddiye alınması gereken bir sorun. Başlıca belirtileri ise şunlar:
◊ Bitkinlik ve yorgunluk hissi (Parmağını oynatacak gücü bile bulamamak!)
◊ Uyku hali ya da uyuma isteği (Ama uykuya rağmen de asla dinlenememek. Her sabah yorgun uyanmak)
◊ Baş ağrıları (Özellikle zonklayıcı, ense bölgesinde yoğunlaşan, bazen gece uykudan uyandırabilen ağrılar)
◊ İştah sapmaları (Aşırı yeme atakları, tatlı krizleri veya yemeden içmeden adeta kesilme halleri)
◊ Terlemeler (Bilhassa boyun, baş bölgesinde aşırı terlemeler, gece terlemeleri)
◊ Kararsızlık, konsantrasyon ve unutkanlık, dalgınlık gibi problemler
◊ Aşırı duygusal tepkiler (ani ağlamalar, ölçüsüz sinirlenme ve öfkelenmeler)
◊ Havasızlık duygusu, hava açlığı (Hava yetmiyor, nefes alamıyormuş gibi hissetmek)
◊ Kalp çarpıntıları, gaz ve şişkinlik sorunları
◊ El ve ayaklarda uyuşma, yanma, karıncalanmalar, kas seğirmeleri ve kramplar
Hızlanmak ıskalamayı, yavaşlamak farkındalığı kolaylaştırır
Yürümenin mühim sırlarından biri de yavaşlıktır. Yavaş yürüdüğünüzde günleriniz daha uzundur ve o yürüyüşler daha uzun yaşamanızı sağlar. Yavaşlık zamanın esnemesi, mekânın derinleşmesidir.
Yürüyüşün yavaşlığında hızın reddi vardır. Hız ıskalamak, yavaşlık farkındalıktır.
Yürüyüş sıradandır, tek düzedir, tekrara dayanır. Asla bıkkınlık vermemesinin nedeni de bundandır.
◊ Yürüyüş zaman öldürmek de değildir. Zaman öldürmek için değil, zamanı bağrımıza basmak, yaprakların, çiçeklerin, seslerin farkına varmak için yürürüz.
◊ (Yürümenin Felsefesi kitabından)
Yürümek sıradan bir egzersiz değildir
Yürümek bir spor değildir. Çocuk işidir. Yürümek için iki bacağınızın olması yeterlidir.
Akıllı insan sessizlikte yürür. Çünkü sessizlik her şeyi şeffaflaştırır. Her şey sakin, tetikte ve istirahat halindedir.
Yürüdükçe çoğalırız. Tek başına yürüdüğümüzde bile kısa bir süre sonra iki kişi oluruz, ruhumuz da bize katılır. Yürürken çevremizdeki ağaçların, çiçeklerin, canlı her şeyin yakınlığını, sevgisini de kazanırız.
◊ Yürümek kafayı boşaltır, zihni dünyanın mevcudiyeti ile doldurur.
(Yürümenin Felsefesi kitabından)
Yaşasın Hayat’ın yürüme mottosu
“Paslanmamak” istiyorsanız günde en az 5 bin adım atmaya bakın. Bu en alt rakamdır, unutmayın. “Yağlanmamak” için adım sayınızı 7 bin 500’lere çıkarın. Bu rakamı minimum insülin kontrol rakamı olarak kabul edin. İnsülin direnciniz varsa bu rakamın altına asla inmeyin, mümkünse daha fazlasını hedefleyin.
◊ “İyi yaşlanmak” için hedefiniz günde 10 bin adımı geçmek ve bu hedefi hemen her gün tutturabilmek olsun. Daha fazlası kişisel tercihtir, bence günde 12 bin 500 adımla tamamlanan yürüyüşlerse “mükemmel sağlığa” yolculuk demektir.
Unutmayın: Yaşınız ilerledikçe lokmaları azaltmamız ve adımları çoğaltmamız gerekiyor.
Zayıflatan baharatlarda ilk dört
◊ Tarçın: İnsülin-şeker dengesine yaptığı katkılar nedeniyle özellikle insülin direnci olanlarda kilo kaybını desteklediği düşünülüyor.
◊ Zencefil: Tokluk hissini arttırdığı ve mideyi rahatlattığı için tercih ediliyor.
◊ Zerdeçal: İltihap baskılayıcı etkileri yanında tokluk hissini güçlendirici faydaları olduğu da düşünülüyor.
◊ Nane: Mideyi rahatlatıcı ve tokluk hissini artırıcı etkileri nedeniyle tercih ediliyor.
Canınız sıkılıyorsa
Can sıkıntısı kötü bir duygu. Ayrıca çoğumuzun farkına bile varmadığı mühim bir stres kaynağı. Bu yaz elimden düşmeyen bir kitaptan Allan Percy’nin “Her Güne Bir Nietzsche” isimli eserinde görüp beğendiğim mükemmel bir “anti-sıkıntı” (!) reçeteyi size de aktarmak istedim:
“Keyfinizi kaçıran, canınızı sıkan ve gereksiz olan tüm bağlarınızdan kurtulun.
Devamlı şikâyet eden ve sizi ilgilendiren şeylerden bahsetmeyen insanlardan yavaş yavaş uzaklaşın.
İşinizin sizi gerçekten heyecanlandırıp heyecanlandırmadığı, severek yapacağınız başka bir işe yönelme şansınızın olup olmadığını araştırın.
Her zaman yapmak istediğiniz ve yapamadığınız “dil öğrenmek, enstrüman çalmak” gibi şeyleri yapmayı düşünün.
Son yıllarda hayatınızı esir alan alışkanlıklarınızın dışına çıkın.
Yeni insanlarla tanışabileceğiniz yeni ortamlara girin.
Her gün en az bir şey öğrenin.
Ara sıra küçük çılgınlıklar yapın.
NOT
Şu son iki tavsiye de benden...
◊ Her gün düzenli yürüyün.
◊ Hayatınıza daha çok eğlence, keyif eklemeyi, hayatla ve kendinizle dalga geçebilmeyi de düşünün.
Paylaş