5 soru 5 yanıt

Bugünkü sayfamızda, hastalarımız ve okurlarımızdan çok sık duyduğumuz sorulardan ilk 5’ine yanıt vereceğiz.

Haberin Devamı

1- OMEGA-3 DEPRESYONA İYİ GELİR Mİ?
Uzmanlar, klinik çalışmaların olumlu sonuçlarını izledikçe, depresyon tedavisi için yazdıkları reçetelerde Omega-3 desteklerine daha sık yer verir oldular.
Aslında temel yağ asitlerinin eksikliğinde en sık karşılaşılan sorunlar, saçlarda kuruma ve matlaşma, deride kuruma, kepeklenme ve tırnak kırılmalarıdır.
Bu belirtiler bulunmasa da depresyon sorunu karşısında Omega-3 kullanmak iyi bir çözümdür.
Keten tohumu yağı, çuha çiçeği yağı ve Omega-3 zengini balık yağlarını tercih edebilirsiniz.
Keten tohumu yağı hem Omega-3 hem de Omega-6 yağ asidi kaynağıdır. İnsan vücudunda gerek duyulan temel yağ asitleri gamma linoleik asit (GLA), dokosaheksaenoik asit (DHA) ve eikosapentaenoik asittir (EPA). Bu nedenle keten tohumu yağına ek olarak GLA, DHA ve EPA içeren diğer yağları da besin desteği olarak almanız faydalı olabilir. Çuha çiçeği yağı iyi bir GLA kaynağıdır. Ayrıca balık yağı kapsülleri DHA ve EPA’dan zengindir.
Eşit miktarda GLA ve DHA alabilirsiniz.
Bunun yanında en azından magnezyum, B6 vitamini, çinko, niasin ve C vitamini desteklerini de almayı düşünün.
Çünkü bunlar temel yağ asitlerinin prostaglandinlere dönüşümünü artırır.
Bu maddeler vücudumuzda kas kasılmaları açısından çok önemlidir.

Haberin Devamı

2- SOĞUK NODÜL MÜ TEHLİKELİ, SICAK NODÜL MÜ?

Tiroit nodüllerinin neden oluştuğu bilinmiyor. İyot eksikliğinin nodül gelişimini tahrik ettiği düşünülüyor. Nodüllerin az, çok ya da normal çalışanı var.
Tiroit nodülleri son derece yaygındır, büyük bir kısmının ameliyat edilmesi hatta tedavi edilmesi bile gerekmez.
Nodüllerin çoğu iyi huyludur, kanserleşmez. Bazıları bağımsızlığını ilan etmiştir. Tiroit hormonu ihtiyacını dikkate almadan kendi başına (!) hormon üretir. Bu durumda “toksik” yani “zehirli guatr” ortaya çıkabilir. Bu şekilde aktif olarak hormon üreten nodüllere “sıcak nodül” adı verilir. Bağımsız (otonom) nodüllerin nasıl bir değişim izleyecekleri de belli olmaz.
Bazı nodüller ise hormon üretmezler. Bunlar “soğuk nodül” olarak tanımlanırlar. Bu nodüllerin kanser hücresi barındırma olasılığı daha fazladır. Özellikle tek ve soğuk bir nodül varsa bu olasılık artar. İçi sıvı ya da kanla dolu nodüller de vardır. Diğerlerine göre kötü huylu olma ihtimali az olan bu nodüller içine kanarsa şiddetli ağrıya neden olabilir.
Çok büyük, ağrılı nodülleri ciddiye almanızda yarar vardır. Nodüle cerrahi bir girişim yapılmasına, bir endokrin uzmanı ile tiroit cerrahının birlikte karar vermesi gerekir. Bir nodülün kanserli olup olmadığını saptamak için en güvenilir yol biyopsidir. Kötü huylu hücreler varsa cerrahi girişim şarttır.

Haberin Devamı

3- BAKIR, KALBE İYİ GELİR Mİ?
Yapılan çalışmalar, günlük diyetinde 1 miligramdan az bakır alan bireylerde plazma kolesterolünün yükseldiğini, glikoz toleransının azaldığını ve kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskinin arttığını göstermektedir.
Özellikle yaşla birlikte bu hastalıklara maruz kalmamak ve kalp sağlığınızı korumak istiyorsanız, diyetinizle yeterli düzeyde bakır almaya dikkat etmenizde yarar var. En iyi bakır kaynakları; susam tohumu, fıstık, kuru baklagiller, balık, kakao, yumurta ve koyu yeşil yapraklı sebzelerdir.

4- ÜRİK ASİTİ YÜKSELTEN BESİNLER HANGİLERİ?

Eğer tahlillerinizde kanda ürik asit düzeyiniz yüksek çıktıysa, besin seçiminde daha titiz davranmanız sizi bir gut atağından kurtarmaya yetebilir. İşte listeniz:
- Ürik asiti az derecede yükselten besinler: Süt ve süt ürünleri, peynir, yumurta, ekmek, tahıllar, sebze ve meyveler.
- Ürik asiti orta derecede yükselten besinler: Et, tavuk, balık, kuru baklagiller, mantar, ıspanak, karnabahar, kuşkonmaz.
- Ürik asiti fazla derecede yükselten besinler: Sakatat, havyar, küçük balıklar.

Haberin Devamı

5- GÖĞÜS AĞRISININ KALP DIŞI NEDENİ VAR MI?

Göğüs ağrılarının çoğu kalp dışı sebeplerden kaynaklanır. Özellikle karın içi organlarında meydana gelen sorunlar göğüs ağrısı yapabilir. Safra kesesi ve yemek borusu hastalıklarının, yutma güçlüklerinin, reflü, gastrit, ülser veya asit fazlalığı ile ilişkili yanmaların, bağırsaktaki gaz sıkışmalarının göğüs ağrısına yol açması mümkündür.
Akciğer zarında iltihap ve sıvı toplanmaları, kaburga çatlakları, kırıkları, göğüs kafesindeki kıkırdak dokunun iltihaplanması, kalp krizini düşündürecek kadar şiddetli göğüs ağrılarına yol açabilir. Bir kan pıhtısının akciğer damarına yerleşerek damarı tümüyle tıkaması durumunda sık ve derin nefes alma veya öksürüğe eşlik eden çok şiddetli bir göğüs ağrısı hissedilebilir.
Göğse yerleşen bir zona, göğüs kaslarındaki zedelenmeler, kaburgalar arasında sıkışmış ya da iltihaplanmış sinirler de göğüs ağrısı nedenidir. İyi yönetilemeyen yüksek stresin ilk ve önemli belirtilerinden biri de göğüs ağrısı olabilir.

Yazarın Tüm Yazıları