Paylaş
VARAN 1
Antik tahıllar gözde
İşlenmiş tahıl, özellikle beyaz un neredeyse tamamen “out” oldu.
İmkanı olan, ekonomik durumu müsaade edenler beyaz un içeren yiyecekleri beslenme modellerinden neredeyse tümüyle çıkardılar.
Tam tahıllı yiyecekleri tercih edip ekşi mayalı ekmek tüketmeye gayret ediyorlar.
İstiyorlar ki tükettikleri tahıl ürününün içinde endosperm de, ruşeym de, kepek de bulunsun, vitamini, minerali, posası eksiksiz ve tam olsun.
Yeni bir yönelim daha var: Mevcut tahılların genetiği ile oynandığı düşünüldüğünden eski zaman tahılları yeniden gündeme gelmeye başladı.
Tahıl seçiminde de “eski sandıklar” açıldı. Horasan buğdayı, kavuzlu buğday, eski Anadolu arpası, firik bulguru bizde, kinoa, faro, milet gibi tahıllar ise yurtdışında öne çıkmaya başladı.
Ben özellikle bu antik çağ tahılları konusunun, yani eski, geleneksel tahıl tercihi meselesinin giderek büyüyeceği düşüncesindeyim.
VARAN 2
Enerji kaseleri geliyor
Önce Amerika’da başlayıp sonra da Avrupa’yı kasıp kavuran yeni bir beslenme trendi daha var: “Enerji kaseleri!”
Kaseler proteinden, sebzeden zengin yiyeceklerle tam karbonhidratları birlikte tüketmeyi hedefleyen doğal besin karışımlar şeklinde hazırlanıyor.
Kaselerin içine peynir, yumurta, kuruyemiş parçaları, yağlı tohumlar (ayçiçeği, kabak çekirdeği, öğütülmüş keten tohumu, susam), mevsim sebzeleri, haşlanmış baklagiller, küçük meyve parçaları adeta “dolduruluyor” ve adeta bir “besin çorbası” şeklinde servis ediliyor.
VARAN 3
Çiğ gıdalar öne çıkıyor
Çiğ beslenmek sebzeleri, bakliyatı, yağlı tohumları doğal halleriyle olabildiğince “ham” olarak tüketmek de giderek büyüyen bir beslenme tercihi haline geldi. Aslında bu akım için “yeni” demek pek de doğru sayılmaz. 50 yıl önce Orta Avrupalı bazı hekimler de (Dr. F. X. Mayr, Dr. Buchinger) çiğ beslenmenin faydaları üzerinde durmuşlardı. Bunların da farklı bakışta olanı var. Mesela Mayr diyeti akşamları çiğ yemeyi yasaklıyor. Yani burada da bir “eski sandıkları açma” gibi bir durum var. Ama ne olursa olsun şişkinlik, gaz, reflü, gastrit gibi sorunlara yol açmadığı sürece özellikle sebzeleri doğal halleriyle, pişirmeden tüketmekte fayda var. Tabii ki bu herkese uygun bir seçim de olmayabilir. Mesela kolitiniz varsa çiğ beslenmek şikayetlerinizi şiddetlendirebilecektir.
VARAN 4
Filizlenmişler daha makbul
Bakliyat ve tahıl grubu besinleri filizlenmiş halleriyle tüketmek de yeni tercihlerinden biri.
Taraftarları filizlenme sürecinin besindeki mineral, vitamin, antioksidan ve enzim yoğunluğunu yükselttiğini, bunun da sağlık bakımından önemli olduğunu ileri sürüyorlar.
Bu da aslında bir “eski sandık giysisi” gibi görünüyor. Nedeni şu: Türk mutfağının kraliçelerinden biri kabul ettiğim Hatay mutfağı filizlenmiş besinleri en çok kullanan mutfaklardan biri.
Mesela Firik pilavı böyle bir besin. Orta ve Güneydoğu Anadolu’da da (Elazığ, Kahramanmaraş, Antep, Kilis mutfakları) bu tür besinleri bulmak mümkün.
VARAN 5
Sebze makarnası alır mıydınız
İlgi çekici bir yeni gelişme de “sebze makarnası” konsepti.
Sebzeleri makarna, Çin eriştesi ya da julyen doğrayan yeni ve ucuz mutfak araçları da zaten bu amaçla geliştirildi. Bu araçlar sayesinde kalori değeri yüksek olan unlu makarnalar yerine sebze makarnaları hazırlanıyor.
Buharda ya da haşlamayla pişirilip afiyetle yeniyor.
Balkabağı, pancar, havuç, kabak en çok tercih edilen makarnalı sebzeler.
Bunları domates, pesto sosu gibi soslarla tatlandırmanız veya üzerlerine yoğurt ya da kıyma ekleyerek tüketmeniz de mümkün.
VARAN 6
Fermante besin pazarı patladı!
Eski mutfak (!) deyip “tuuu-kaka” ettiğimiz o güzelim geleneksel mutfakta ne varsa yeniden ve bir bir ortaya dökülüyor. Bir zamanlar “köylü besini” sayılan turşu ve benzerleri ile kefir, hatta boza yeniden gözde oldu. Bitmedi! Listede başka fermante besinler de var. Özellikle probiyotik zengini fermante yiyeceklerin yenileri kapıda bekliyor.
VARAN 7
Doğal aromalar pek moda
Fesleğeni, kekiği zaten bilirdik de çoğumuz sumaktan veya zahterden bihaberdik. Şimdilerde biraz daha ileri gidildi, “susam, sumak, kekik, zerdeçal karışımı geleneksel aromatikler” yeniden ve hızla popüler olmaya başladı. Tarçın, zerdeçal, kırmızıbiberin her türlüsü... Aromalı zeytinyağları ve ev yapımı salçalar. Daha neler var! Bakalım daha neler göreceğiz.
VARAN 8
Humusa gel humusa
Yıldızı parlayan geleneksel besinlerden biri de humus. Humus için özellikle Amerika’da tam bir “yıkılıyor!” durumu var.
Avrupa’da (özellikle Almanya) bu akımdan çoktan etkilendi. Sadece nohut değil siyah fasulyeden mercimekten, hatta pancardan bile humus ürettiler. Ben Türk Hava Yolları’nın servis ettiği “pancarlı humus” gibi lezzetlisini hiç görmedim.
Tebrikler THY, tebrikler DOCO ve teşekkürler Atilla Doğudan.
Humus dalgası Avrupa’ya çoktan ulaştı, bizim de kapımızı çalıyor.
VARAN 9
Sebze suyu
Sebze sularının sağlığa faydaları tartışılmaz. Yüksek antioksidan güçleri ve vitamin-mineral yapılanmaları hemen her türlü sebze suyunu sağlığın baş tacı haline getiriyor.Peki eksiği yok mu? Var! Posası alındığı için sağlık yararlarının bir kısmı da devreden çıkarılmış oluyor ama olsun. Bu kadar hatayı her şeyde bulabilirsiniz. Sebze sularının bir başka sorunu da lezzetleri, daha doğrusu lezzetsizlikleri! Bu nedenle de tek başlarına tüketilmeleri biraz keyifsiz ve zor oluyor. Zaten bu nedenle de meyve suları ile birlikte “karışım” halinde içmek en doğrusu gibi görünüyor. NetiAce şu: Üzerine “kilo verdirir, ödem atar, enerji yükler, akıl açar, bağışıklığı güçlendirir, güzelleştirir falan filan” gibi lüzumsuz yükler bindirmeye kalkmazsanız genel sağlık faydası olarak taze sebze-meyve karışımlarından rahatlıkla faydalanabilirsiniz.Ama bir şartla: İçine koruyucu, renklendirici eklenmemeli, hazırlanırken raf ömrünü uzatıcı işlemlerden geçirilmemeli.
VARAN 10
Bezelye proteini çok satıyor
Özellikle spor salonlarının müdavimleri olanların pek sevdikleri yeni trendlerden biri de “proteini güçlü” besinler tüketmek.
Bazı fitness tutkunları daha çok kas kitlesi yapıp mevcut kaslarını proteinle doyurmak için daha fazla protein tüketmeleri gerektiğini düşünüyorlar. Bazen de bu işi abartıyorlar.
Sağlıklı biri için günlük protein tüketimi kilo başına 2 gramı geçmemeli.
Protein kaynağı olarak da “doğal yollar” tercih edilmeli. Yani daha fazla yumurta, daha çok et, tavuk, balık, süt ve süt ürünü yenmeli.
Eğer “ben daha fazlasını istiyorum” diyorsanız protein oranı yükseltilmiş atıştırmalıklardan (Dikkat: Çoğunun içinde şeker, tatlandırıcı, renk verici, raf ömrü uzatıcı, lezzet verici, kıvam sağlayıcı kimyasal katkılar var) ya da protein tozlarından da faydalanabilirsiniz.
Peki, hangi protein tozu? Mümkünse peynir altı suyu proteini (whey proteini) yerine bitkisel kaynaklı protein tozlarını (bezelye proteini) tercih etmek lazım.
Zaten bezelye kaynaklı protein tozları bu nedenle “yeni trendlerden biri” haline geldi.
Paylaş