Paylaş
Bazıları sorunlarını birkaç günde atlattı. Bazıları da aylarca –hatta yıllarca- yatağa, doktorlara ve hastanelere bağımlı kaldı. Hepsinde ortak bazı özellikler olsa da bir tanesi ise hiç ama hiç değişmiyordu: Sağlam ve sağlıklı günlerinin, huzurlu ve keyifli anlarının ne kadar önemli ve değerli olduğu duygusu ve o günlere duyulan özlem...
KİMİ “Keşke bu kadar çok yorulmasaydım, işime, gücüme bu kadar ağırlık verip zamanımın büyük bir kısmını çalışmaya ayırmasaydım”, kimi “Aileme, çocuklarıma, torunlarıma, dostlarıma, arkadaşlarıma, komşularıma, kısacası sevdiklerime ve beni sevenlere daha fazla zaman ayırsaydım”, kimi “Kendimi mutlu etmeyi bu kadar ihmal etmeyip de kendimle ilgili kendimi sevindirecek şeylerle biraz daha çok meşgul olsaydım” diye düşünüyordu. Sık duyduğum diğer cümleler ise şunlardı: “Her şeyin başı para ve varlık değil! Sağlık en önemli hazine! Huzurdan daha önemli bir şey yok arkadaş! Hayat o kadar kısa ki başkalarını üzmeye, itişip kakışmaya, hele hele kalp kırıp gönül yaralamaya kesinlikle değmez...
Hepimiz “iyi, güzel, sağlıklı, keyifli, huzurlu –siz bu cümleye başka güzel sözcükler de ekleyebilirsiniz- bir hayatın” peşindeyiz. Bunu kimimiz “daha çok kazanarak”, kimimiz “sosyal pozisyonumuzu daha çok yükseltip mesleğimizde –işimizde- zirvelere tırmanarak”, kimimiz de “beden kadar akıl ve zihnin desteğine de yaslanıp duayı, inancı, maneviyatı, aidiyetimizi çoğaltarak” başarabileceğimiz düşüncesindeyiz ve tek bir cümle ile “hepimiz haklıyız”, herkes “aklına göre” bir hayat kurup onu yaşama telaşı ve arzusu içinde.
İŞTE SİHİRLİ SÖZCÜK
“Wellness” işte tam da sonradan bu noktada, yani sonradan pişman olmama, işin çaresine sağlıklıyken, aklınız tıkır tıkır çalışır eliniz, ayağınız tutarken bakmanın yollarını gösteren sihir yüklü bir sözcük; “kendini daha iyi hissetme” şeklinde özetlenebilecek bir duygunun, bir duygu durumunun ifadesi. Wellness’in tam karşılığı bir sözcük bizde yok. Alman, Japon, Fransız dilinde de olduğunu da sanmıyorum. Belki de bu yüzden hemen her ülke sözcüğü olduğu gibi kullanıyor.
Peki, nasıl ulaşacağız bu sözcüğün anlamına? Nasıl gireceğiz bu sözcüğün yani “iyi hayat”ın mutlu ve huzurlu şemsiyesinin altına?
Önce şu önemli ayrıntıyı çok iyi bilmeliyiz: “wellness bir yaşam tarzıdır”. Hayatla –hayatın içindeki ve hayata dair her şeyle- ilişki kurma biçimidir. Bir seçim, bir bakış açısıdır. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi “hayatla nasıl dans etmeyi düşündüğünüzün, dans ederken nasıl bir duruş sergilediğinizin” tanımıdır. Sosyal, duygusal, zihinsel, fiziksel bir duruştur. Sizin hayatınızı yapma ve onu yaşama tarzınızdır. Hayata sizden sonra ne bırakacağınız ve nasıl hatırlanıp anlatılacağınızdır. Kısacası bugünkü ve sonraki hayattır.
Ne yazık ki çoğumuz ısrarla “iyi hayat” yerine “sağlıklı yaşam”, “iyi yaşlanma” –aging well- yerine “anti aging”, bedeni ve ruhu keyif ve lezzzetlerle besleme yerine brokolinin faydaları, altın çileğin marifetleri ile meşgul olmak gibi yanlışlarla meşgulüz. Oysa adına ister “wellness”, ister “iyi hayat”, ister “iyi yaşlanma” ne derseniz deyin, bana göre iyi hayata ulaşabilmenin yolu en fazla 8-10 cümlede, adımda, kuralda ve ritüelde gizli… Tabii ki bunlara sizin de ilave edilecekleriniz olabilir, olmalıdır da. Ama bana sorarsanız “sürdürülebilir bir iyi hayat” için bu on maddelik çerçeveyi hayata geçirmek yeterlidir.
İşte 10 adım
1. Huzura odaklı bir hayat beklentisi.
2. Daha çok inanç ve manevi zenginlik çabası.
3. Aile ve arkadaşlarla daha çok ve daha keyifli zamanlar geçirmek.
4. Dinlenmeye, eğlenmeye daha fazla vakit ayırmak.
5. Bedeni ve ruhu birlikte, aynı anda ve birbiriyle beslemek ve dengelemek.
6. Uykudan asla taviz vermemek.
7. Aktiviteyi asla ihmal etmeyip düzenli ve programlı bir egzersiz çabası içine girmek.
8. Stresle mücadelede ve stresi yönetmede daha akıllıca stratejiler geliştirmek.
9. Sosyal ilişkileri olabildiğince genişletip büyütmek.
10. Kendiyle barışık, “gerçek ben”i ifade etme cesaretine dayalı bir davranış modeli geliştirip onu yaşamak...
Paylaş